"Seni dinliyoruz lalisa"
Yutkundum. Canım abilerim beni bir koltuğa oturtup başıma dikilmişlerdi. Ve şimdi sorgu zamanıydı.
"Şimdi şöyle çok sevgili abilerim. Jeongguk benim çok ama çok sevdiğim bir arkadaşım. Yani asla sizin düşündüğünüz gibi bir şey yok. Arkadaşız sadece. Moralim bozulunca oraya gittik ve biraz oturup denize girdik"
Hoseok kafasını salladı. Ah benim minik abim. O bana hep inanırdı. Bunu içimden geçirirken aslında onlara Jeongguk'dan hoşlandığımı söylesem beni anlayışla karşılayacakları geldi. Yine de şuan zamanı değildi.
"Ben inandım"
Tamam pekala Hoseok gerçekten inanmış olabilirdi ancak burada kandıramayacağım diğer dörtlü vardı vardı. Yoongi, Taehyung ve Namjoon. Onlar hiçbir boka inanmıyorlardı.
Tahmin ettiğim gibi Yoongi konuştu.
"Denize neden girdiğinizi sorabilir miyim Lalisa?"
O güzel kafanı çalıştır şimdi ve iyi bir yalan bul Lalisa!
"Aslında biz yanlışlıkla düştük. Sonra da hemen çıkıp gidecektik işte ama siz geldiniz."
Taehyung: "peki ya neden soğuk suyun yanındaydınız bir kış günü?"
Tam ağzımı açıp birşey diyecekken Hoseok girdi araya. Hah şimdi kurtulmuştum çünkü en sevdiğim abiciğim beni kurtaracaktı.
"Yeter ya! Lalisa artık olgun bir kız o ne yapacağını bilir zaten. Gitmeyin üstüne bu kadar!"
Jimin: "haklı bence"
Hızla ayağa kalktım ve Hoseok'un boynuna atladım. Sıkıca sarıldım. Ciddi anlamda beni uzun bir sorgudan kurtarmıştı.
"Ben seni çok seviyorum ama."
"Neden acaba?"
Güldüm ve yanaklarına öpücük kondurup bu seferde Yoongi'nin boynuna sarıldım. Oda hemen gülümsediğinde yumuşamıştı. Ama Namjoon abimin yumuşayacağını hiç sanmıyordum. O baya kıskançtı bu konularda. Yoongiden ayrıldım ve Namjoon'un yanına gittim.
"Yah gelme"
"Abi~"
Hızla boynuna atladım ve yalvarmaya başladım.
"Abi lütfen affet beni! Birdaha sana haber vereceğim lütfen! Hem bak ben yalan da söylemedim kötü birşeyde yapmadım!"
"Tamam Lisa affettim seni ama birdaha bana haber ver güzelim. Merak ettim seni."
"Söz"
Hızla ayrıldım ve hepsini öpücük atıp odama çıktım. Bilgisayarda jeongguk'un resimlerine dalmış giderken aniden kapım açıldı ve içeri taehyung girdi. Hemen bilgisayarı kapattım ve yorganın altından çıktım.
"Taehyung? Birşey mi oldu?"
"Yo. Merak ettim sadece."
Gözlerimi devirdim.
"Dedim ya niye hala inanmıyorsunuz bana?"
Yanıma geldi ve yanıma yatıp oda sırtını benim gibi yatak başlığına yasladı.
"Sana inanıyorum ama sadece bir konuda."
"Hmm. Neye inanmıyorsun bakalım?"
"Mesela onun çok ama çok sevdiğin bir arkadaşın olduğuna."
Yüzüm düştü. Evet arkadaş gibiydik. Belkide değildik. Ben onun gözünde ona hislerini açan sıradan bir kızdım. Ve öylede kalacaktım. Benim ona karşı hislerim var diye beni sevmek zorunda değildi. Ben sadece söyleyip şansımı denemek istiyordum.
"Hey! Ne oldu? Kötü bir şey mi söyledim?"
"Hayır... Ah sana yalan söylemeceğim. Ondan hoşlanıyorum... Belkide daha fazlası. İki yıldan beri."
"İki yıl mı? İnsafsız insan bana da söyler!"
"Özür dilerim. Cesaret edemedim"
"Özür dileme anlat bakalım"
Derin bir nefes aldım. Ryujin ve yeji'den sonra ilk defa birine söylüyordum.
"Onu ilk başta bir kafede gördüm. En yukardaki kattaydı. Hiç kimsenin olmadığı bir oda vardı ve kapısı açıktı. Taehyung o resim çiziyordu ve... melek gibiydi. Güneş yüzüne vuruyordu, gözleri parlıyordu. Dudakları bir kirazdan farksızdı. Ellerinde ki yüzükler ve bileklikler ona o kadar yakışmıştı ki... Taehyung o kanatsız bir melekti. Sana yemin ederim ilk gördüğümde bir melek olduğunu sanmıştım. Kalbim hızlandı ilk gördüğüm anda. Kabullenmedim ilk başta ama heryerde didik didik onu aradım. O kafeye kaç kez gittim yoktu. Sonra universitenin ilk günü yemekhanede otururken gördüm. Arkadaşlarıyla konuşuyordu. Gülüyordu ve o an zaman durdu. İnan bana herşey durdu taehyung. O bana baktı. O güzel gözleri bana baktı. Kasıldım. Heyecanlandım. Göz bebeklerime kadar titredim. Hepsi iki saniyede oldu. Beni merak etmedi. İki seneden beri aynı derse giriyoruz ama bilmiyor bile."
Dudaklarımdan bir nefes bıraktım ve taehyung'un omuzuna yaslandım. Oda saçlarıma bir öpücük kondurdu.
"Sen aşık olmuşsun benim minik lalisa'm."
Ondan ayrıldım ve yataktan kalkıp dolabıma yöneldim. Taehyung ise anlamaz gözlerle bana bakıyordu.
"Ne yapıyorsun yine lalisa?"
"Gidiyorum taehyung. Gidicem ve yapışacağım dudaklarına yeter iki seneden beri bıktım. Onu istiyorum artık."
"Oo pekala. Git bakalım namjoon ve yoongiyi ben oyalarım"
"Sen bitanesin."
Ona döndüm ve öpücük atıp dolaptan bir sweet çıkardım. Altımda gri eşofmanım vardı sadece üzerime bir sweet giyip gidecektim. Taehyung odadan çıkınca üzerimi değiştirdim ve hemen telefonumu alarak odadan çıktım. Taehyung, Yoongi ve Namjoon'u mutfağa götürmüş oyalıyordu. Hemen evden çıktım ve yola koyuldum.
Jeongguk'u ilk gördüğüm park bize uzaktı. Biraz yürüme yolu vardı ama bu bir sorun değildi. Onu görmek için değerdi.
On beş, yirmi dakika sonra yoru yarıladım. Jeongguk'a geldiğimi haber vermek için telefonumu açtığımda zaten ondan gelen bir mesaj olduğunu gördüm.
-
Jeongguk💛:
Konuşmayalım bir süre.-
Kalbim elindeydi ve o şuan parçalamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let Me Be Your
FanfictionBaekhyun: Nasıl yani şimdi okulun gözde harika mükemmel kusursuz bacakları ve tapılası bir yüzü olan lalisa bizim çöpçü jungkooka mı aşıkmış?!?!?!?! Jungkook: Saol ya cidden Texting×düzyazı (çoğunluk düzyazı) Lalisa&jungkook 2021|©thelalis 190122 : ...