tanışma ve gerginlik

739 55 9
                                    

Medya da huzuru bulabilirsiniz😌

İyi okumalar💜

Lalisa'dan

"Jungkook'la biz sevgiliyiz!"

Sonunda söylediğimde hepsi şaşkın şaşkın sus pus oldular. Taehyung hariç hepsi bana bakarken omuzlarımı düşürdüm. Yanımda ki jeongguk'un elini tuttum ve surat astım. Biraz acıtasyon gerekiyordu nede olsa. "Zaten ona plotonik olduğumu biliyordunuz ama biz iki gün önce sevgili olduk. Size söyleyecektim zaten sadece biraz zamana ihtiyacım vardı ki zaten taehyung biliyor. Bana kızarsanız trip atarsanız sizi anlarım ama lütfen bize saygı duyun. Bunu yapacağınızı zaten biliyorum çünkü size güveniyorum"

Namjoon gülümsedi. Jungkook bana bakıp gülümserken ona baktım. Tanrım bana öyle bakmamalıydı... Abilerimin gözü önünde eriyip gidemezdim...

Gözlerimi sonunda ondan çektim. Namjoon ise konuştu. "tabii ki sana saygı duyacağız lalisa. Sen bizim için çok değerlisin ve senin mutlu olman bizim için en önemli şey." Gülümsedim. Yoongi'ye baktığımda o pek bu durumdan hoşnut değil gibiydi.

Koltukta mum gibi dizilen yeri unnielere baktım. Onlar da benimle gelmişlerdi çünkü beni yanlız bırakmak istememişlerdi.

Araya yoongi girdi. "Kardeşimi üzersen bu sefer yanağında ki morluğa şükür edecek hale getiririm seni ona göre." Hepimizin gözleri irileşirken jungkook yutkundu. "Onu asla üzmem merak etmeyin." Jimin göz devirdi. "En son senin yüzünden omuzumda ağlıyordu." Jungkook gözlerini kaçırdı. "Bunlar geride kaldı ne de olsa. Değil mi canım abilerim?" Kafalarını salladılar ve hoseok ayağa kalktı.

"Pekala yeter bu kadar gerginlik bir şeyler içmeye ne dersiniz?" Jin ayağa kalktı ve birlikte mutfağa gittiler. Yugyeom da peşlerinden giderken sehun ile baekhyun telefonlarından oyuna girdi. Taehyung da onlara katıldığında gülümsedim. Bambam ile jimin güluserek birşey konuşuyordu. Hadi ama! Daha az önce atar gider yapıyordun?!

Namjoon'un camın önünde elinde yemek olan Jin ile konuştuğunu gördüm.

Jungkook'a döndüm. "Gerici olmalı" güldü ve eliyle boynunu okşadı. "Fazlasıyla. Hele yoongi hyung dan fazla tırstım. Ama tanrıya şükürler olsun ki namjoon çok anlayışlı." Gülümsedim. "Merak etme onun alışması biraz uzun sürer ama sonra en çok o komik, o eğlenceli olur." Gözlerini açtı. "Umarım kısa sürer. Sehun'a baksana taehyung'a anırıyor ve küfür ediyor..." Sehun'a bakmamla gülmem bir oldu. "Merak etme taehyung biraz sıcak kanlıdır çabuk alışır."

Bana baktı. "Sana şuan o kadar çok sarılmak istiyorum ki... Güzel kokunu içime çekmeyi çok istiyorum ama yoongi gözlerini dikmiş buraya bakıyor." Kendimi tutamayıp gülmemle o da güldü. Tanrım o kadar tatlıydı ki ısırasım geliyordu bazen.

"Biliyor musun bugün akşam saat yedi de minik cennete gidelim" dudakları aralandı. "Ben gelirim ama sen nasıl geleceksin?" Omuz silktim. "Yejilere gittim derim ya da tae ve hoseok beni idare eder. Hiç olmazsa onlara söylerim."

Aniden kafasını olumsuz salladı. Kaşlarımı çattım. "Hayır hayır bence abilerine doğruyu söyle. İzin vereceklerini sanıyorum. Sana kıyamıyorlar." Gülümsedim ve elini iki elimin arasına aldım. "Merak etme jeongguk onlar çok anlayışlılar. Gözünde ki endişeyi sil sevgilim." Oda gülümsedi. Ne olduğunu anlamadan aramıza taehyung'un atlamasıyla hızla irkildim. Bunun sorunu neydi?!

İkimizde taehyung'a baktığımız da o sanki hiçbir şey olmamış, sanki ortamıza atlamamış gibi davranıyordu. "Taehyung tanrı aşkına ne yapıyorsun?" Omuz silkti. "Sadece oturuyorum Lisa." Gözlerimi yumdum sinirle. "Onu görüyoruz zaten. Ama o kadar boş yer varken neden burası?!" Jungkook'a baktı. Ardından bana. Sonra göz devirerek kalktı. "Ne halin varsa gör." Bir de Trip yapıyordu tanrım!

Jeongguk'a baktığımda anlamsızca kaşları çatılıydı. "Boşver sen onu. O böyledir." Gülümsedi. Gülümsemesiyle yerim unnie ayağa kalktı ve bir anne edasıyla herkesi ayağa kaldırdı. "Biz artık gidelim. Her şey için teşekkürler namjoon." Abim gülümsedi ve jungkook da ayağa kalktı. "Ne demek. Yine gelin." Yerim unnie gülümsedi ancak Jin onu böldü. "Hiç şüphen olmasın biz yine geleceğiz" güldüğümüzde jeongguk vedalaşmak için bana sarılacağı sırada arkamda duran -tahminim yoongi'nin- bakışlarını gördü ve eli ensesine gitti. "O zaman görüşürüz lalisa" bende gülümsedim.

Yanağına uzandım ve ufak bir öpücük kondurup geri çekildim. Abilerimin arkada açılmış gözlerini ve surat ifadelerini tahmin edebiliyordum.

Jungkook şirince gülümsedi ve yugyeom onu kolundan tuttu. Dediğini duymamla güldüm "gelsene şuraya. Dayak yiyeceksin haberin yok" birlikte evden çıktıklarında derin bir nefes alarak arkamı döndüm.

Hâlâ şaşkın olan abilerime bakıp gülümsedim. "Alışırsınız merak etmeyin." Odaya gidecekken geri onlara seslendim. "Ha bu arada ben saat yedi de minik cennete gideceğim. Jungkook ile birlikte." Odama girdiğimde unuttuğum şeyle hızla çıktım ve salona gittim.

Hâlâ aynı şekilde bakıyorlardı.

Hızla yanlarına gidip yan yana duran abilerime kollarımı açıp hepsine sarıldım.

Hepsi kendine gelip gülümserken yanaklarına öpücük kondurdum. En sonunda onlardan ayrıldım ve taehyung beni kucağına aldı. "Beni odama götürür müsün yakışıklı prens?" Gülümsedi. "Hemen prensesim" gülümsedim ve birlikte odama gittik. Taehyung beni bırakırken birlikte yatağıma oturduk. "Sevdin mi onları?" Kafasını salladı ve masamın üzerinde ki çikolatamı alıp yedi. "Evet kafa çocuklar." Aniden kaşlarını çattı ve eliyle hafif bir şekilde kafama vurdu. "Niye öpüyorsun lan! Sen sadece en sevdiğin abin olan beni öpebilirsin o kadar!"

Güldüm ve yanağından öptüm. "Sakin ol benim minik uzaylım. Ayrıca o benim sevgilim. Tabii ki de öpeceğim" gözlerini yumdu ve geri açtı sinirle. "Deme şöyle sevgilim falan alışamadım hâlâ." Gülümsedim ve ayağa kalktım.

Dolabımın yanına gidip kapaklarını açtım. "Ne giymeliyim sence taetae?" Gözlerini devirip omuz silkti. "Ne bileyim. Açık giyinme yeter." Güldüm ve ona yerde ki yastığı attım. "Hey! Bana yardımcı ol!" Yanıma geldi ve yüz buruşturup dolabıma baktı."seni zevksiz bücür. Bunlar ne böyle? Kıyafetlerinin devamı yok neredeyse. Senin pantolonun yok mu?" Gözlerimi devirdim. "Burası elbise kısmı taehyung. Ve ben elbise giymek istiyorum"

Eline en uzun olan elbisemi alıp gülümsedi. "Bu harika bence!" Ona gözlerimi kısıp elinde ki elbiseyi yatağa attım. "O asla olmaz" yine uzun bir elbise aldığında omuzlarını düşürdüm. "Dalga mı geçiyorsun tae? Bunu giyersem eğer bacaklarıma hakaret olur!" Kafama vurdu. "Bacaklarına hakaret olurmuş."

Onu sırtından kapıya kadar ittim. Ve kapıyı açıp onu dışarı ittim. "Jimin! Bir bakar mısın!" Taehyung gözlerini devirdi. "Ne oldu Lisa?" Gülümsedim ve onu kolundan tutup odama sürükledim. Taehyung ise peşimizden geldi. "Bu uzaylı gram modadan anlamıyor. Şimdi sen bana güzel bir elbise seçer misin?" Gözlerini kıstı ve elini çenesinin altına koyup düşünürmüş gibi yaptı. "Hmm... Bence.... Bu!" Eline yine bir uzun elbise aldığında yüzümü buruşturup elinde ki elbiseye baktım. "Aish!"

Taehyung anırmaya başlamasıyla abimin elinde ki kahverengi elbiseye bakarak ağlar gibi yaptım. "Tanrım! Lütfen çıkın" jimin kaşlarını kaldırdığında tae ye baktı. "Ne dedim ben şimdi?" Tae ile birlikte odadan çıktıklarında dikleştim ve telefonumu elime aldım.

"Pekala yeji ve ryujin'i aramam gerekiyor sanırım"

Onları aradım ve buraya gelmelerini söyleyip namjoon'un odasına gittim. Onun odasında ise hoseok, jimin, yoongi ve taehyung ile karşılaştım. "Aşk olsun abilerim. Demek bensiz ha?"

Bana tuhaf tuhaf baktıklarında kaşlarımı çattım. "Ne oldu?" Jimin omuz silkti ve yanını pat patladı. "Bir şey olmadı." Hemen yanına koştum ve yorganın altına girerek ona sarıldım.

Bir yarım saat sonra ise kızlar geldi. Onlara her şeyi anlattığım da istediğim gibi tepkiler aldım. Bu beni motive etti ve birlikte güzel bir elbise seçip saat sekize kadar film izledik.



💚🧡

Let Me Be YourHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin