bu dünya bizi incitebilir

849 75 6
                                    

İkiside sessizce oturuyordu önünde ki denize bakarak. Sessizlerdi. İkiside konuşmuyordu. Jungkook'un yanağında morluk vardı. Yoongi'nin yumruğunun iziydi bu. Lalisa her ne kadar jungkook'a kızgın olsa da mahçup hissediyordu kendini. Yarım saattir ondan özür dilememek için kendini zor tutuyordu. Dilemeyecekti. Evet. O onun hakkında öyle düşünüyordu ve o hâlâ özür dilemeye çalışıyordu! Yapmayacaktı emindi!

Kızın sürekli tam birşey diyecekken susması jungkook'un dikkatini çekmişti. Yüzünde ki yara biraz sızlıyordu ama hak ettiğini düşünüyordu. Biraz düşününce yanlış yaptığını anlamıştı. Kendisi zaten ona karşı suçluyken birde üste çıkmaya çalışmıştı.

Güneş batıyordu. Lalisa'nın artık gitmesi gerekiyordu. Mâlum evde birbirinden sinirli beş abi bırakmıştı. Derin bir nefes bıraktı soğuk havaya ve ellerini ceplerine koyup ayağa kalktı. Jungkook aniden onun bileğinden tutup gitmesini engelledi. Lalisa şaşkınca ona baktı. Jungkook gözüne vuran güneşten gözleri kısık konuştu. "Gitme lalisa. Biraz daha kal."

Lalisa turuncu güneşin vurduğu güzel yüzüne baktı. Gözleri doluydu. Dudakları... İnanın ki böyle tonda bir kırmızı yoktu... gözlerinde ki parıltılar lalisa'yı kendine çekiyordu adeta. Ona her baktığında aşık olmasını sağlıyordu gözleri. Lalisa'nın da istemsizce gözleri doldu. Kafasını olumlu sallayıp banka geri oturdu. Jungkook ellerini çekmezken lalisa ellerine baktı. Jungkook tarafından sarılan ellerine.

Kalbi bir anda hızlanmaya başladı. Yanaklarına hücum eden kızarıklık onun daha çok utanmasını sağladı.

Jungkook ona döndü. Gözlerinin içine baktı lalisa'nın. Lalisa ise lanet çekti. Onu her halükarda affedeceğini bildiği için 'lanet olsun' dedi.

"Lalisa ben özür dilerim. Biliyorum çok haksızım seni dinlemedim bile ve sana çok kötü şeyler söyledim... Ama çok pişmanım." Lalisa'nın dudakları titredi. Jungkook'un kaşları çatıldı. Neden ağlıyordu?

Lalisa gözlerini yumdu ve gözyaşları kendiliğinden düştü. Jungkook lalisa'nın yüzünü avuçlarının arasına aldı. "Hey neden ağlıyorsun? Lalisa? Bana bak neden ağlıyorsun?" Lalisa gözlerini açtı. İkisinin gözleri buluştuğunda lalisa hızlanan kalbinden nefret etti. Neden bu kadar aşıktı?! Neden aptal aşık kızlardan farkı yoktu?! "Nefret ediyorum!" Jungkook'un yüzü düştü anında. Kalbinin kırıldığını hissetti. Gözlerine gelen ıslaklığın farkına vardı.

Lalisa ise gözlerini dahi kırpmadan jungkook'un gözlerine baktı. "Seni her gördüğümde hızlanan kalbimden nefret ediyorum! Bana her baktığında sana tekrar aşık olmaktan nefret ediyorum! Her Alex'in yanına gidip ona güldüğünde senden nefret ediyorum! Ama benim yanımdayken... Benim yanımdayken seni o kadar çok seviyorum ki... En çokta bundan nefret ediyorum!" Jungkook gözlerini yumdu. Gözünden bir yaş düştüğünde lalisa eliyle sildi hemen. Jungkook'un elleri lalisa'nın yüzünden düştü. Lalisa ise jungkook'un yüzünü okşadı. "Özür dilerim lalisa. Seni ağlattığım için kendimden nefret ediyorum"

Lalisa kollarını jungkook'un boynuna sardı. Sıkıca kollarını boynuna doladı. Jungkook ise belini kavradı hızlıca. Kafasını boynuna gömdü ve oraya döktü gözyaşlarını. Milyonlarca kez durmadan fısıldadı. "Özür dilerim lalisa" lalisa ise onun kokusunu derince içine çekti. Boynuna kondurduğu öpücük ile jungkook'un aniden kalbi hızlandı. Damarlarından yabancı olduğu bir his aktı. Bu gözlerini açmasına sebep oldu. Lalisa ise fısıldadı. "Seni çok seviyorum jeongguk" jeongguk...

Jungkook adını daha önce hiç bu kadar çok sevmemişti. Hiç bu kadar güzel duymamıştı. Onun adı lalisa'nın kirazımsı dudaklarından o kadar güzel çıkıyordu ki hayran kalıyordu. Belki daha önce pek fark edememişti. Belki Alex onun biraz gözünü boyamıştı. Ama lalisa o gözlerin tekrar açılmasına sebep olmuştu. Evet bundan emindi. O lalisa'yı seviyordu.

Lalisa kollarını biraz çekip göz göze gelmelerini sağladı. İki çift dolu göz birbirine bakıyordu. Yüzleri o kadar yakındı ki birbirlerine ikisininde kalbi depar atıyordu. Lalisa tekrar fısıldadı. "Her bir zerrene aşığım jeongguk" lalisa gözlerini yumup jeongguk'un dudaklarına uzandığında jungkook da yumdu gözlerini.

Dudakları birleştiğinde lalisa neredeyse bayılacaktı. Jungkook'un hızlı atan kalbini duyması onu mutlu ediyordu. Belini okşayan elleri onu havalara uçuyordu ve dudaklarının üzerinde duran dudakları içinde kelebeklerin uçuşmasına sebep oluyordu.

Jungkook dudaklarını ayırdı. Yavaşça lalisa'nın alt dudağını kavradı. Lalisa o kadar tuhaf ve mutlu hissediyordu ki neredeyse bayılacaktı. Şayet eğer oturuyor olmasalardı yere yığılabilirdi.

Oda dudaklarını araladı ve ona izin verdi. Jungkook'un dudaklarına daha önce hiçbir dudak değmemişti. Lalisa'nın da öyle. İkiside birbirlerinin ilkiydi. Ve ikiside bu durumdan oldukça mutluydu. İkiside birbiri için özeldi. Bu öpücük ikisi içinde şuan en değerli şeydi.

Lalisa jungkook'un üst dudağını dudaklarının arasına aldı. Yavaş hareketlerle dudaklarını öptüğünde jungkook kalpten gitmek üzereydi. Kalp seslerini duyan lalisa sadece buradan cesaret alabiliyordu. Soğuk bir rüzgar esti. Güneş güzel havaya veda etti ve hava git gide karardı. Bu ikisininde umrunda olmadı.

Lalisa dudaklarını geri çektiğinde alınlarını birbirine yasladılar. Jungkook fısıldadı. "Seni seviyorum lalisa." Lalisa duyduğu şeyle buz kesti. Gözleri açıldı. Kalbinin bir anlığına durduğunu hissetti. Elleri titredi. Jungkook gülümsedi. "Bende seni çok seviyorum." Lalisa jungkook'un dudaklarına uzun bir öpücük kondurdu. Jungkook'un kalbi hiç durmaksızın hızlandığı da lalisa hiç bir iki kelimeye bu kadar sevinmemişti.

Lalisa ayrıldıktan sonra güldü. Ardından fısıldadı. "Seni bundan sonra hiç bir kızla yan yana görmek istemiyorum jeongguk" jungkook da güldü. "Emrinize âmadeyim prensesim." Birlikte güldüler. Göz göze geldiler. Jungkook ona biraz daha yaklaşıp boynuna gömüldü. Kafasını boynuna gömdüğünde lalisa gülümsedi genişçe. Jungkook derin nefesler aldı. Pastanenin taze ve harika kokusu vardı üzerinde. Saçları o kadar güzel kokuyordu ki hiç kafasını kaldırmak iatemedi. Kokusuyla karışmış olan pastane'nin çilek kokusu dünyanın en güzel şeyi olabilirdi.

Lalisa'nın yaptığı gibi boynuna bir öpücük kondurdu. Lalisa'nın anında kalp atışlarını duydu. Bu onu gülümsetti. Jungkook mutlu olduğunu hissediyordu. Gerçekten mutlu olduğunu hissediyordu. Lalisa ise rüyada gibiydi. Jungkook kafasını kaldırarak göz göze gelmelerini sağladı. İkiside gülümsüyordu. İkisininde gözleri parlıyordu. İkisininde kalpleri uyumlu bir şekilde hızlı atıyordu.

Jungkook uzanıp genç kızın soğuktan kızaran burnunu öptü. Ardından eliyle kahküllerini ayırdı ve alnına uzun bir öpücük bıraktı. Lalisa bütün bedeninin uyuştuğunu hissetti. Titriyordu. Belki soğuktan belki mutluluktan. Mutluluktan titremek? Biraz saçmaydı.

Lalisa güldü bir anda. Jungkook kaşlarını çattı. Lalisa'nın ufak çaplı gülüşü gittikçe büyüdü. İnanamıyordu. Buna inanamıyordu. Bu en büyük hayaliydi. Onun karşısında olmasına inanamıyordu. Ellerinin belinde olmasına inanamıyordu. Bu çok olağan üstüydü.

Jungkook da gülmeye başladığında sinirleri bozulmuştu.

Soğuk rüzgar lalisa'nın uzun siyah saçlarını uçurdu. Jungkook'un burnuna gelen koku gözlerini yummasına neden oldu. Lalisa'nın ise tebessüm etmesine. Bu sefer lalisa ona yaklaşıp derin nefesler alan jungkook'un burnuna öpücük bıraktı. Beklemeden ona sıkıca sarıldığında jungkook da kollarını beline daha çok sardı. Lalisa o kadar sıkı sarılıyordu ki neredeyse aralarından rüzgar dahi geçemiyordu. Lalisa karanlığın devraldığı bu zamanda soğuk rüzgarla birlikte jungkook'un kalbine işleyecek olan bir cümle kurdu.

"Bu dünya bizi incitebilir sevgilim. Ama unutma ki bundan sonra birlikteyiz."

Let Me Be YourHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin