Emir uyanalı iki hafta olmuş taburcu olacağı gün gelmişti. Eşyalar toplanmaştı. Amine yaklaşık yedi aylık hamileydi. Artık çok daha çabuk yoruluyor hemen enerjisi bitiyor sürekli bir yerlerde uyuya kalıyordu. Karısının bu halleri Emir'in çok hoşuna gidiyordu. Emir'in taburcu olacağı Cumartesi günü sabahı Murat hastaneye gelmişti onları almak için. Çıkış için imzalamaları gereken evrakları imzaladılar. Murat mutluydu.
"Emir sonunda evimize dönüyoruz ha"
"Çok şükür o eve tabutumda gelebilirdi"
"Babaannemin bir sözü vardı hatırlar mısın?"
"Rahmetli babaannemin bir sürü sözü vardı hangi birini hatırlayayım?"
"Ya o zaman bir tanesini söyleyeyim"
"Söyle"
"Ağzını hayıra aç bir tarafını bayıra aç"
Amine Murat'ın bu sözü üstüne sessizce güldü Murat devam etti.
"Neymiş efenim yok o eve tabutuda dönebilirmiş ağzının tam ortasına çakacağım şimdi"
Emir başını eğdi bazen saçma sapan konuşabiliyordu bu aralar söylediği bütün saçma sözleri kurduğu cümleleri kullandığı ilaca bağlıyordu. Amine bunun ilaçlarla alakası olmadığını düşünüyor ve bunu Emir her konuyu ilaçlara bağladığında ısrarla bunun ilaçlarla bir ilgisi olmadığını söylüyordu. Hastaneden çıkacakları saat geldiğinde. Murat odaya elinde bir tekerlekli sandalye ile geldi. Emir yüzünü ekşitti
"Abi bu ne şimdi Allah aşkına"
"Yav güzel kardeşim neredeyse bir aydır camış gibi yatıyorsun doktorun dediklerini duymadın herhalde evdede dinleneceksin sana kendini toparlayana kadar da şirkete gelme yasağı koyuyorum"
"Ya tamam da abi tekerlekli sandalye ne alaka yürüyebiliyorum çok şükür"
"Amine bakar mısın ya şu kocana. Bu küçükkende böyleydi hep bir mızmızcılık hep bir laf dinlemezlik."
Amine sadece başını salladı Emir ile Murat'ın arasında geçen bu atışmayı dinlemeyi seviyordu. Murat sözlerine devam etti.
"Oğlum bana bak sen Beyin ameliyatı oldun kafandan golf topu büyüklüğünde tümör çıkardılar sekiz gün yoğun bakımda yattın ama senin söylediklerini bizden başkası duysa abarttığımızı düşünürler."
"Ama gerçekten abartıyorsunuz"
"Apandisit ameliyatı olmadın beyin ameliyatı oldun ölüm döşeğindeydin daha iki hafta önce"
Emir Murat'a karşı olan bu atışmayı kaybetmiş abisini ikna edemeyeceğini anlamıştı o tekerlekli sandalyeye binmeyi yine de istemiyordu.
"Abi kolunuza girip yürüsem"
"Tıpış tıpış biniyorsun şimdi bu sandalyeye elimde kalacaksın"
Emir tekerlekli sandalyeye oturdu. Murat Emir'in arkasına geçti Amine'de çantalarını aldı.
"Abi Amine hamile ağır kaldırmasa çocuğa bir şey olur o en iyisi tekerlekli sandalyeyi itsin"
Murat güldü
"Amine üzgünüm kocanın sadece tümörünü değil beyninin bir kısmını da almışlar. Emirciğim güzel kardeşim Amine'nin taşıdığı çanta en fazla beş kilo sen neredeyse seksen kilosundur beş kiloyu taşımak zarardı seksen kiloyu itmek zarar değil mi?"
Emir sadece başını salladı abisiyle laf dalaşına girmiyordu artık çünki kaybedeceğini biliyordu. Asansöre binip en alt kata indiler hastaneden çıkınca Emir derin bir nefes aldı. Günlerdir dışarı çıkmamış gökyüzünü görmemişti. Murat onu arka koltuğa oturtup tekerlekli sandelyeyi geri vermek için tekrardan hastaneye girdi. Tam o sırada Hanife koşa koşa Amine'nin yanına geldi