BKNT»20

335 36 7
                                    

BÖLÜMϟ20 

"Toplumun güvenliğini sağlama görevi hangi mesleğe aittir?"

"Evet, Esila şimdi cevabı oku."

"A şıkkı ..."

"Cevabı oku dedim sana kızım," dedi öğretmen hafif sinirlenmiş bir tarzda.

"A şıkkı," dedim tekrardan.

Yanıma adımladığını yüzüme vuran hafif parfüm kokusundan anladım. Gözlerimi kırpıştırarak tekrardan test kâğıdına çevirdim bakışlarımı. Doğru bildiğim şeyleri sesli söylemeye gelince başka bir şey söyleyecekmiş hissediyordum. Bunun için sıklıkla parmak kaldırmak yerine bakışlarım genelde defterimin ya da sıranın üzerinde dolaşıyordu.

"Çocuğum!" dedi sesini yükselterek. "Sana direk cevabı okumanı söylemedim mi?"

Sınıftaki uğultu iki büklüm oturuşumu destekliyordu.

"Ama.." dedim lafımı bitirmeme imkan verilmeden.

Elini sert bir şekilde sırama vuran öğretmenin çıkardığı ses ile gözyaşlarım ufakça testimin üzerine damladı. Titrek nefesimi verirken kafamı göğsüme doğru iyice gömmeye çalıştım.

"Ama zaten cevabı okuyordum," dedim hıçkırıklarımın arasından.

Sınıftan birkaçı neyse ki "Evet," demişti.

 

-


Hatalar arada sırada değil hep oluyordu. Alışagelmişin dışında olan bazı şeylerdi hatalarımız. Uyanmadan hemen önce okulda olmanın ve geçirdiğim kötü bir günün son vuruşu olan üçüncü sınıf anım hatırlamak istemediğim yığından sadece biriydi. Sözümün hiçbir zaman tamamlanmasına izin verilmiyordu. Söyleceklerimi zaten biliyormuş gibi davranıyorlardı. Sesli olarak başladığım cümlelerimi hep içimden tamamlamak zorunda kalmıştım.


Yarım yamalak olan görüş alanım siyah boşluktan başka bir şeye sahip değildi. Gözlerimi

açmaya zorlamak korkunç, uyuşturulmuş gibi hissettiren

bir duyguydu. Ayağa kalkmak için ellerimi iki yana koyarak doğrulacaktım ki aniden durdum. Ben bir dolaba kilitlenmiştim. Tekrardan, bayılmadan önceki olan korku ve endişe duygusu kendini gösterdi.  Boğazımda hissettim yumru, yutkunurken gırtlağımda acı hissini bırakıyordu kendiyle.

Dehşetti.  Dudaklarımın kenarları titriyordu. Bütün panik düğmelerime basıp birilerinin yardım

etmesi için haykırmak istiyordum. Zaman kavramını kendimi bu dünyada kaybettiğim için tahmin bile edemiyordum. Ayak seslerini duymamla birlikte gözlerim ışıltıyla parlar gibi oldu. Omzunda aşağı sarkan, alnıma, enseme yapışan saçlarımı geriye atarak sese dikkat kesildim.

"Gerçekten mi? Bunu gerçekten yaptılar mı?"

"Evet, yalan söylemiyorum."

"Peki neden hiç ses gelmiyor? Yoksa? Yoksa panikleyip kriz falan geçirmiş olmasın?"

Birkaç saniyelik konuşmanın ardından, "Ben gidiyorum. Beni görmese iyi eder,"dedikten sonra yeniden ayak sesi duydum.

Dolap tıklatıldı. Ardından sessizliğin büyüsü bozuldu. "Esila," dedi usulca.

"Evet, benim." Uyuşmuşluğun yanı sıra buradan çıkacağımı biliyordum. Bunun Barlas'ın güven verici sesi ile alakası olamaz. Sonsuza kadar burada kalamazdım. Sonuç olarak bir okuldaydık ve yarın gelecek olan öğrencilere elbette kendimi duyurabilirdim.

Bir Kavanoz Nohut Tanesi -Askıda-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin