BÖLÜMϟ13
Tahtadan yapılmış, rahatsız sıraların üzerinde kalemliğimin fermuarı ile oynarken sınıftaki kıkırtılar dinmişti. Herkesin kafası mekik gibi bir tahtaya bir bana dönüyordu. Öğretmen ise gayet normal bir şeymiş gibi tepki vermişti. Sanırım şuan sıramda rahat oturuyor olmamın sebeplerinden biri de buydu.
Pekâlâ. Ben sonuçta üzerimi düşen görevi yerine getirmiştim. Onun onca kâğıttan benim yazdığım cümleyle karalanmışı seçmesi ise tamamen onun kaderiydi.
“Böyle bir şeyi yapmam,” diye bir sesin duyulması kafaları tekrar harekete geçirdi. Karahan dâhil hiç kimse bu komik duruma düşmeyi istemezdi ama şuan bunu yapması tüm dengeleri değiştirecekti. Cesaret denilen duygu bana yüklenmemiş ya da bünyem kabul etmemişti. Zaten ben dünyada ki fazlalık ve vücudumda olan eksiklikten başka bir şey değildim.
Sıkıntıyla iç geçirirken öğretmenin yanıma adımlamasıyla kafamı yukarı kaldırdım. Gördüğüm surat ifadesi ekşimiş bir surat ve ne yapacağını bilmeyen bir ifadeyle bana bakıyordu.
“Bunu yazan kişi eğer yapmanı istemezse yapmama ihtimalin var. Sen ne diyorsun Esila?”
Tüm ihale üzerime kaldı. Herkesin bir çıkarı vardı. Benim de elime sunulan fırsatı tabi ki de geri çevirmeyecektim. Başıma daha fazla neler gelebilir düşüncesini bir heyecana kapılarak yok sayacaktım. Herkesin gözleri üzerimde gezinirken rahatsız olacaktım elbette ama hiç olmazsa kendi utangaçlığıma onu da çekecektim.
Cevap bekleyen, şaşkınlıktan iri olmuş gözlerin yerini şimdi merak duygusu aldığını görebiliyordum. Benden ‘Hayır’ cevabını bekleyen sınıfa ters düşecek bir şey yapmak için daha fazla beklemeye gerek yok diye düşündüm.
“Her kim olursa olsun, bunu yapmalı hocam. Sonuçta bir hata yaptı ve sonucunu da biliyordu. Yeni bir uygulama değil ki bu kaytarsın cezadan,” diye konuşmamın ardından hoca ellerini arkaya bağlayarak geri döndü geldiği yere. Sınıftaki uğultular, saygısızlık derecesinde olmasa da öğretmenin, “Sessiz olun uyarısı,” için de az değildi. Peki, Karahan’ın yumruk olmuş sağ eli ve kasılan çenesi ise benim korkmam için bir sebep olabilir miydi? Sonuçta o yumruk benim suratımın ortası için değildi.
Ensemde kısa bir süreliğine hissettiğim serinlik, “Ne inat bir kızsın sen,” dedi.
Sınıfın ortasında dikilen Karahan ise sakinleşmek istercesine omuzlarını geriye atarak sesli nefesler alıyordu. Ringde hırlayarak dolaşan bir dövüşçüyü andırıyor gibi durması sanırım sadece benim benzetmem olmasa gerek.
Birkaç öğrencinin ellerine son model telefonlarını çıkarması ise bir boğanın kırmızı bir kumaşı görmesi kadar acıydı. “Kaldırın lan telefonları, eğer videoya alan olursa telefonu s.” demesine kalmadan öğretmen Karahan’ı uyardı.
“Hop hop delikanlı. Ağır ol bakalım. Sizler de kaldırın telefonları! Dönem sonuna kadar vermem alırsam,” demesi sınıfın gülmesine neden oldu. Öğretmen de kendi söylediği cümlenin saçmalığını anlamış olmalı. Çünkü burası bir devlet okulu değildi. Bu tehditler onlara işlemeyecek kadar değersizdi. Yine de sınıf sakinleştiğin de arkadan bir, “İşte şimdi sıçtın,” cümlesi işittiğimde kafamı arkaya çevirdim. Bu bana söylenmiş bir hakaret değildi.
Telefonunu kamufle etmiş, dilini ağzında yuvarlamış bir çocuk Karahan’a alaylıca bakıyordu. Bu sınıfta ondan nefret eden tek kişi olmadığım anlamına geliyordu. Aslında ondan hoşlanmayan bir çok kişi olsa da bunu söyleyemeyecek kadar korkaklardı, tıpkı benim gibi.
“Şu ceza işlerinden nefret ediyorum,” diye hiç beklenmeyecek bir şekilde öğretmen sitem etti. “Yine dersten gitti. Kasıtlı mı yapıyorsunuz bunu anlamıyorum çocuklar?”
![](https://img.wattpad.com/cover/17935392-288-k741786.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kavanoz Nohut Tanesi -Askıda-
Fiksi RemajaEvi, onun saklanış kalkanı. Huzuru sadece uyuyarak yakalayan biri için diğer şeyler çok gereksizdir. Evin üst katı.. Sağdan ikinci kapı.. Krem ve toz pembe ile döşenmiş adeta huzuru yansıtan bir oda.. Çift kişilik bir yatak.. Pembe çiçekli olan açık...