Başladığınız tarih~
_______________"-Size davetiye gerek diyorum, hem sen şu tipime bakar mısın? Gökten düşmüş melek gibiyim, sadece burada çalışan arkadaşıma bir şey vermem gerek rica ediyorum içeriye gireyim."
İzdanbut kılıklı adamlara doğru elimdeki,içi kekle dolu olan poşeti sallayarak söylediklerime tepki vermemeleri beni sinirlendirirken sakin kalmaya çalışıyordum.
"-Bak küçük buraya bu bahane ile günde kaç kişi geliyor senin haberin var mı,öyle her önümüze geleni alırsak patron bize ne yapar sence?"
İnadı tutmuş olan adam beni içeri alsın diye son 15 dakikadır dil döküyordum,bu hayatta merhametli olmaktan daha fazla yoran hiçbir şey yoktur sanırım. Şu an burada bulunmamın sebebi olan arkadaşım için yaptıklarım bir kez daha yüzüme çarptı, işten yorgun argın gelmiş saatlerce bir sürü öğrenci ile uğraşmış eve gelincede bir anda gelen tatlı krizim ile benim sevdiğim,ev arkadaşım'ın -Jimin- aşık olduğu tatlı olan limon soslu keki yapmış ama nasıl olduysa iş yerinden kokusunu alan arkadaşıma -üst katımızda oturan canım arkadaşım Hoseok ile kesinlikle alakası olduğunu düşünmüyorum- kıyamayıp buraya gelmem o kadar ani gelişmişti ki üzerimdeki penguenli pijamamı bile değiştirememiştim.
Kesinlikle bir Yunan tanrısı falan göreceğime eminim.
"-Bak lütfen biraz da sana kek koyayım ama al artık içeri, ya oradan bakınca koca barı soyacak tip falan mı var ben de anlamıyorum ki? "
Adam ciddi olup olmadığımı anlamak istercesine bir süre yüzüme baktı,tam ikna oldu diye sevinecekken bütün hayallerimi suya düşürdü.
"-Lan defol git katır inadı mı var sen de be çocuk."
Kulağımdan akan kırmızı şey normal mi?Ne diye bu kadar bağırıyor bu adam.Hayır her yerde zifiri karanlık göremiyorum ki.
"-Yeter Seo-joon,al ufaklığı içeri."
Karanlıktan gelen ses kulaklarıma aşina olsa bile tam olarak kim olduğunu çıkaramamıştım.Sesin sahibine bakınmaya çalıştım ama karanlıktan görünmüyordu ki.
"-Peki efendim, buyurun beyefendi içeri geçebilirsiniz."
Yoldan çekilen iri adam ile bir dilim tutulmadı değil.1.90 adam resmen kedi oldu.
"-Ne bekliyorsun ufaklık üşüteceksin geç içeri."
Yanımdaki iri bedenin ne zaman geldiğini bile sorgulamaya vakit bulamadan adamın kokusu burnuma dolmaya başlamıştı.Adam resmen elmalı kurabiye gibiydi hem de tarçınlı hani şu en sevdiğim olan.Sanırım sınanıyorum.
Adamın yüzünü tam seçemesemde Jimin'in,bir kaç kez denk geldiğimiz patronu olma olasılığı çok yüksekti.
Hoş adamın sesini duymayı geç,görmeniz bile zordu.
Adamın adını tam hatırlamasam da soyadının Jeon olduğuna yemin edebilirdim.Tanrım soyismi çok güzeldi.
"-Teşekkür ederim elmalı kurabi- ah beyefendi hemen gidiyorum. "
Dağa fazla rezil olmamak için arkamdaki iri kurabiyeyi bırakıp içeri hızlıca yürümeye çalıştım.
Sanırım koku bünyeme fazla gelmişti ya da bardaki yabancı olduğum şehvet ve içki kokusu fazla gelmişti.Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra Park bela Jimin'i aramaya acilen başlamam lazımdı.
***
Uzun uğraşlar sonucu bulduğum bar tezgahının önünde Jimin'in parlayan sarı kafası görüş alanıma girmişti. Yanındaki beyaz tenli,sert mizaçlı adam ile hararetli bir şeyler konuşuyordu.Adam sanırım bana bahsettiği kediye benzeyen patronuydu,resmen adam kedi olacakmış son anda tanrı insan yapmaya karar vermiş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Apple Cookies | Taekook √
FanfictionPenguenli pijamalarıyla gecenin bir yarısı arkadaşının çalıştığı gece kulübüne,yaptığı limonlu kekten götürmeye giden Kim Taehyung ve barın elmalı kurabiye kokan ortağı Jeon Jungkook. 221021🧚♀110222