ON
Aşkın yaşı
"Evim" dedim.
Sesim resmen bir fısıltıdan ibaretti.
"Evime ne yaptın böyle?" Diye hırladım. Adela, tek kelime etmeden gözlerimin derinliklerine baktı. Mavi gözleri umduğumdan daha cesaretliydi.
Gözlerimi dört açıp odayı süzdüm. Kanlı çarşaflar yoktu artık, odam kan kokmuyordu ; odam Adela gibi saf ve temiz kokuyordu. Dağınıklık yoktu. En ufak bir kemik kırıntısı yoktu. Evime güneş doğmuştu. Kitaplığım düzenliydi. Kaşlarımı çatıp Adela'ya baktım. Düzenli ve temiz olmak benim tarzım olamazdı. Adela ;
" Bay yamyam aç mı acaba?" Diye sordu. Karnım kesinlikle açtı. Bu yüzden dakikalar geçtikçe ruh halim daha çok agresifleşiyordu.
"Evet." Dedim. Adela işaret parmağımı yakaladı,vücudum istemsizce kasılmıştı. Ona dokunmak istemiyordum. Hele açken asla ona dokunmamalıydım. Avuç içleri gülüşü gibi sıcakcıktı. Adela beni minik evimin mutfağına doğru sürükledi. Ölü olan yemek masam canlanmıştı. Masa örtüm bembeyazdı ve parıldıyordu.
"Senin için yiyecek bir şeyler hazırladım." Dedi. Bir av, avcısına yemek hazırlar mıydı? Benim için en iyi yemek Adeladan başkası olamazdı.
"Hmm." Diye homurdandım. Bir bardak kan masanın üzerinde duruyordu.
Adela elimde ki çuvalı aldı ve beni sandalyeye oturtup yıllanmış önlüğü yakama tıkıştırdı. Kendimi mama yerken üzerini pisleten çocuk kadar aciz hissediyordum. Bu komik bir durumdu. Tezgahın üzerindeki tabağı nazikçe masanın üzerine koydu. Bu da ne ?" Dercesine Adela'ya baktım. Adela kucağındaki ayıcığına sarılarak " Soslu parmak kızartması." Dedi.
" Umarım beğenirsin. Hadi ama tadına bakmayacak mısın?''
Kirpiklerimi kırpıştırıp leziz gözüken soslu kızarmış parmaklara baktım. Daha önce kimse yemem için bir ceset hazırlamamıştı. Kendimi değerli hissediyordum. Ve kendimi değerli hissetmemdeki en büyük faktör Adela'ydı. Bardağımdaki kandan bir yudum alıp kuruyan boğazımı nemlendirdim. Ardından tabağımdaki parmaklardan birini alıp ısırdım. Parmakları ağzımda öğütürken çatır , çutur sesler çıkıyordu. Adela uzun bir süre gözlerimin içine bakmaya devam etti. İlk parmağı mideme indirdikten sonra
" Bu harika." Dedim.
Hayatımda yetiğim en lezzetli parmaktı bu. Ama Adela küçük yaşına rağmen nasıl olurda bir cesetin parçalarına dokunacak kadar cesaretli olurdu?
Hız kesmeden tabağımdaki bütün yemeği bitirdim. Bardağımdaki kanı hunharca içtim. Dudaklarımın etrafı kan lekeleriyle dolmuştu fakat kendimi oldukça enerjik hissediyordum. Adela yaptığı yemeği beğendiğimi görünce alkış tuttu.
" Beğenmene sevindim. " dedi. Adela'ya bakıp gülümsedim, karnım toktu ve Adela' yı bu günde yemeyecektim. Kısa bir süre gülümseyip birbirimize baktık.
"Şey... Sen cesur bir kızsın. Tüm gün evde tek başına kaldın ve bana ölü insanların kalıntılarından yemek hazırladın. Teşekkür ederim." Diyebildim.
Adela, içten bir şekilde gülümsüyordu.
"Sende en az benim kadar cesursun. Bu bölgede canlı bir insanı evinde saklamak cesaret ister." Gülümsedim.Bir süre sonra aklım başıma geldi. Burada aç olan tek kişi ben değildim. Asıl amacım Adela' yı doyurmaktı. Kilolu insanları kemirmek daha çok hoşuma gidiyordu. Adela güçsüz ve çelimsiz bir bedene sahipti. Kilo almalıydı ve daha sonra mideme yolculuk yapmalıydı. Çuvalı açıp yumurta ve domatesi çıkardım. " Yumurtanı nasıl istersin?" Diye sordum. Yemek yapma sırası bendeydi.
"Sahanda." Dedi. Domatesleri doğrayıp temiz bir servis tabağına koydum. Yumurtada piştikten sonra, Adela' nın aç kalması için bir engel kalmamıştı. Adela' ya çatal vermek üzereydim ki onun kırmızı domates parçalarını elleriyle yediğini gördüm. Adela çatal kullanamayacak kadar açtı. Sandalyeme geri oturup aç olan küçük kızı izledim. Karnını doyururken bile masumdu, bense her konumda vahşiydim. Masanın üzerinde ki barbunya konservesini daha sonra yiyeceğini söyleyerek geri itti. Yumurtasını ağzına tıkıp yutkundu, ve son domastes parçasını da afiyetle yedi. Yakamda ki önlüğü hızlıca kendine doğru çekti ve kirli olan ellerini sildi." Teşekkür ederim." Dedi.
İşte o anda Adela' ya acıdım. Yamyamlar için açlık katlanılmaz ve acı verici bir şeydi ve bu durum insanlar içinde geçerliydi. Yamyamların ve yaşayan insanların ortak bir noktası vardı.
"Açlık,"
Minik elleriyle evimi temizlerken yorulmuş muydu? Üstelik açtı ve yiyecek getirmemi dört gözle bekliyordu. Bana yemek hazırlarken cesede dokunmak zorunda kalmıştı. Cesetlerden korkay mıydı ya da tiksinir miydi? Bilmiyordum. Küçük masum bir kızın karnımı doyurmam için bana yardım etmesi tuhaf geliyordu. Adela, her zerresinde asildi.
"Bir ailen var mı? " dedim.
"Var." Dedi. Cevabı kısa ve kesindi.
" Öyleyse neden o gün tekdin?"
" Annem ve babam çalışıyor. Bir laboratuvarda yamyamlar üzerine araştırmalar yapıyorlar." diye cevap verdi gözlerimin içine bakarak.
" Kardeşlerin yok mu? "
"Yok. Yalnızca Diego var." Dedi.
" Diego mu?" Deyip yüzümü buruşturdum. Göründüğümden daha yaşlı durduğum kesindi.
" Evet, Diego. " dedi kucağındaki ayıcığı göstererek.
" Bu Diego. "
Diego bana annemin hediyesi ve benim için oldukça değerli." Dedi.
" Memnun oldum." Diyerek Diego'nun elini sıktım. Değerli varlıkla tanışmıştım. Adela kıkırdadı. Uzun zaman sonra ilk kez kendimi hissediyordum. Adela, bir yamyam da dahil olmak üzere dünyada ki bütün varlıklara değer verebilrdi." Annen ve baban seni merak etmiş olmalı."
" Kesinlikle. Muhtemelen Başıma kötü bir şey geldiğini düşünüyorlardır. Neyse ki güvendeyim."
Tarifsiz bir şekilde sarsıldım. Adela, benim gibi bir yamyamın yanında kendini güvende hissediyordu; oysa ki ölümle burun burunaydı. Ve kesinlikle başına kötü bir şey gelmişti.
"Başına iyi bir şey geldiğini mi düşünüyorsun? Farkında mısın bilmiyorum ama bir yamyam tarafından kaçırıldın. Üstelik kaçırıldığın yerde bir yığın yamyam var. Ölümle burun burunasın." Diye sitem ettim. Ses tonun gerçekleri Adelanın yüzüne vururken kontrolüm dışında yükselmişti.
"Evet bir yamyam tarafından kaçırıldığımın farkındayım ancak unuttuğun bir şey var. Ben iyi bir yamyam tarafından kaçırıldım. Diğer yamyamlar beni bulur ve bana saldırırsa sen buna engel olursun. Beni korursun, biliyorum." Derken gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Nasıl olurda onu koruyacağımdan bu kadar emin olabilirdi? Ona saldıran ilk kişi ben olursam vicdan azabından çürüyüp giderdim. Konuyu değiştirmek için,
" Kaç yaşındasın Adela? " diye sordum.
Diego' yu masanın üzerine bırakıp ellerini havaya kaldırdı ve parmaklarını gerdi.
"On." Dedi.
Adela' nın on parmağına bakarak.
" Yalnızca on mu ? " dedim.
" Yalnızca on yaşındayım." Dedi. Yüz ifadem şaşkındı.
" Pekala,senin yaşın kaç bay yamyam?"
Ağzımı açtığımda herhangi bir sayı söylemeye hazırdım.
"Şey..." dedim.
"Yalnızca şey mi?" Dedi Adela ve güldü.
" Kaç yaşında olduğumu hatırlamıyorum. "
Adela derin derin bakarken,gözlerimi kaçırdım. Barbunya konservesine bakarak " Çok yaşındayım." Dedim. Adela, Diego' yu kucakladı.
" Bay yaşlı yamyam." Dedi. İştaylı bir şekilde gülüpseyip sarı dişlerimi Adela'ya sergiledim.
İçimdeki sevgi tohumunun büyümesine neden olan velet , yalnızca on yaşındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAMYAM (Askıda)
Fantasy©Tüm hakları saklıdır... Yaşlı adamın birine ithafen... Perix, Lux şehrinde yaşayan ve insan etiyle beslenen bir yamyamdır. Hayatta kalmak için tüm ailesini yemiştir ve yapayalnız bir hayat sürmektedir.Tüm yiyeceği tükenir ve ölmemek için avlanmaya...