KIZIL KAN
Evimin kapısı ardına kadar açıktı ve soğuk rüzgar yanaklarımı yalıyordu. İçimdeki ses homurdanıyordu ; çünkü Adelaya vermiş olduğum en önemli nasihat ben evde yok iken kapıları sıkıca kilitleyip , perdeleri güneş ışığına siper etmesiydi. Ancak Adela bunu yapmamıştı. Ardına kadar açık olan kapı gıcırdayıp bütün konsantrasyonumu bozarken Adelanın kokusu burnuma ulaştı.
Nerede olursam olayım bu kokuyu tanırdım. Bu koku hem aklımı başımdan alıyor hem de aklımı başıma hapsediyordu. Parmak boğumlarım zonklamaya başladığında kötü düşünceler zihnimi esir aldı. Etraftaki yamyamlar Adelanın kokusunu almamalıydı. Homurdanarak gıcırdayan kapıya dokundum.
"Adela!" Diye bağırdım. Ses yoktu fakat homurdanmaya devam ettim.
" Ben evde yokken kapıyı kilitlemen gerektiğini daha kaç kere söyleyeceğim?" Diye sordum. Aslında bu bir soru cümlesi değil de bir sitemdi.
Gıcırdayan kapıyı hiddetle iteleyip evime giriş yaptım. Evim oldukça dağınıktı. Masanın üzerindeki çerçeveler yere düşmüştü ve parçalanmıştı. Bu çerçevedeki fotoğrafta; annem , babam , kardeşlerim ve ben gülümseyerek poz vermiştik. Güzel bir günden geriye kalan tek bir fotoğraftan başka hiç bir şey kalmamıştı.
Kırık çerçeveyi alıp masanın üzerine koydum. Adela hala ortalıkta gözükmüyordu. Evim yerle bir iken kan kokusunu soludum ve tam o anda olduğum yerde duraksadım. Kan kokusu mutfaktan geliyordu."Adela!" Diye bağırdım ve mutfağa koşmaya başladım. Mutfağa giriş yaptığımda gördüklerim dehşet vericiydi.
Tezgahın üzerinde kanlı bir bıçak duruyordu. Yerdeki kan damlalarını takip edip,yemek masasına ulaştım. Ayaklarım geri geri gitmek için çırpınıyordu.
Adela'nın cansız bedeni yemek masasının üzerinde duruyordu ve beyaz elbisesi artık yoktu. Kıpkırmızı kana bulanmış bir elbise bedenini sarmıştı. Sarı saçları ve yüzü kandı. Mavi gözleri hala açıktı ve tabanı seyrediyordu. Kim bilir ölmeden önceki en son gördüğü şey ne kadar da korkunçtu?
Cansız bedenden sızan kızıl kan yere damlıyordu.
Dani Adela'yı kemiriyordu. Göz bebeklerim bu manzara karşısında büyüdükçe büyüdü. Şakaklarımın zonklama sesini net bir şekilde duyuyordum. Dani,Adela'nın boynunu kemirirken bir köpek gibi hırlıyordu, dudaklarından Adelanın kanı süzülüp ahşap masayı kırmızıya boyadı.
Bir yamyam olarak masaya oturup Da niye eşlik etmem gerekiyordu fakat içim imtikanla dolmuştu. Kanlı bıçağı alıp hırladım. Daniyi oturduğu sandalyede yakalayıp esir aldım ve sayısızca olan bıçak darbelerini boynuna indirdim. Daninin bedeni paramparça olmuştu. Kafamı çevirip omuz üzerinden Adelanın cansız bedenine baktım. Adela'nın açık olan gözleri görüş alanıma girdi. Neredeyse kafayı sıyıracaktım. Adela diye fısıldadım. Gözlerimden akan yaşlar, Adelanın soğuk bedenine birer birer düşerken kalbimin paramparça oluşunu hissedebiliyordum. Onu kaybetmek vücudumda sayısız acıların var olmasına neden olmuştu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Adelanın kanı çekilen beyaz yüzünü avuçlarımın arasına aldım ve yanaklarını okşadım. Bir yandan ağlıyordum diğer yandan onun yüzünü okşuyordum. Kafamı Adelanın alnına yaslayıp açık olan gözlerinin derinliklerine baktım.
Ağzımdan sadece birkaç cümle güçlükle dökülebilmişti.
"Özür dilerim. Seni burada ölüme terk ettiğim için özür dilerim. "Yanağıma konan buse beni kötü kabusumdan uyandırmayı başardığında Tanrıya binlerce kez sükrettim. Gözlerimi açtığımda Adela yanağıma öpücükler kondurmaya devam ediyordu. Terleyen avuçlarımı annemin aldığı pijamalara bastırdım. Ancak alnımdan damlayan ter damlaları çoktan kirli olan yastığıma ulaşmıştı.
"Günaydın bay yamyam." Dedi Adela.
Bu ses günümün aydınlanmasına neden oluyordu. Tozlu yatakta doğruldum ve rüyamda yamyamlar tarafından kemirilen Adelaya baktım. Hala tek parçaydı. Bu büyük bir mucizeydi. Adelanın sarı saçlarını omuzunun arka kısmına atarak boynunu kaba ellerimle keşfettim. Bedeni ılıktı ve boynunda en ufak bir ısırık izi yoktu.
"Şükürler olsun, iyisin.''
Dedim. Adela,anlamsızca yüzüme bakarken
"Neyin var senin? Buz gibi ter döküyorsun." Dedi.
"Korkularım ve kabuslarım var. Benim korkularım var." Dedim. Bu doğruydu. Benim korkularım vardı ve bu korkulardan birisi Adela'nın ölmesiydi.
"Ben iyiyim." Dedi yalnızca.
"Umarım hep iyi olursun Adela." Dedim.
Adela'yı kaybetme düşüncesi beni sarsıyordu.
"Yanında olduğum sürece iyi olacağım Perix. Çünkü sen beni bütün kötülüklerden koruyabilirsin." Dedi küçük palyaço kendinden emin bir şekilde.Kabusun üzerimde bıraktığı korku etkisiyle sırılsıklam olan siyah saçlarımı kulağımın ardına sıkıştırıp görüş alanımı genişlettim.
"Seni bütün kötülüklerden koruyamam Adela. Seni kendimden bile koruyamam." Diye fısıldadım.
"Sana güveniyorum." Dedi hiç düşünmeden. Gözlerimi gözleriyle buluşturduğumda bana gerçektende güvendiğini görebiliyordum.
"Beni neden öptün?" Diye sordum. Belki bir şekilde konu değişirdi ve meraklarım yok olup giderdi.
Sahi, Adela beni neden öpmüştü? Yanağını elimle sıvazlayarak düşündüm.
"Saat çok geç oldu Perix, artık uyanmalıydın ve seni uyandırmanın en kibar yolu ufak bir buseydi. " diye açıkla yaptı Adela, gözlerini gözlerimden ayırmayarak.
"Anladım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAMYAM (Askıda)
Fantasy©Tüm hakları saklıdır... Yaşlı adamın birine ithafen... Perix, Lux şehrinde yaşayan ve insan etiyle beslenen bir yamyamdır. Hayatta kalmak için tüm ailesini yemiştir ve yapayalnız bir hayat sürmektedir.Tüm yiyeceği tükenir ve ölmemek için avlanmaya...