Hilal ve Miran...
Birbirlerinin çıkarları için hayatını birleştirmek zorunda kalan iki insandı. Miran Bey'in o bebeğe, Hilal'in ise annesine ihtiyacı vardı.
Bir teklif.
Bebek karşılığında annesinin tedavisi.
--
Yaş farkı içermektedir.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🦋
Miran uzun süre benim yüzümde oyalandıktan sonra eski nişanlısının yüzüne bakmıştı. Kadının bakışları sürekli bendeydi. Üstümü incelemiş, yüzüme bakmıştı. Yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade vardı. Bana ya alay eder gibi ya da acır gibi bakıyordu. Ve tahminlerimin üzerine orta yaşlarda, Miran'dan birkaç yaş küçüktü.
"Sonra konuşsak Selin? Gördüğün üzere yemeğe geldik." dedi, Miran. Selin olduğunu öğrendiğim kadın kafasını sallamıştı ve bana son kez baktıktan sonra yanımızdan ayrılmıştı.
Öylece durmuş yaşadığım şoku atlatmaya çalışıyordum. Pek bir ilişkimiz olmasa da bundan haberim olsa iyi olurdu. Miran neden benden bunu gizlemişti ki? Öğrenmem ya da öğrenmemem ona ne fayda sağlayacaktı?
"Geçen sene ayrıldık." dedi. Konuşması ile bakışlarım ona dönmüştü. Dikkatle gözlerime bakıyordu. "3 yıl sürdü." dedi, daha sonrasında. Şaşkın bakışlarımla ona bakıyordum. 3 yıllık sevgilisi varken benden mi çocuk istiyordu?
"Çocuğu da o yapsaydı Miran." dedim, kısık sesimle. "3 yıl sonuçta, az değilmiş."
"Selin ile yollarımızı tamamen ayırmıştık. Geri dönüşü olmayan bir yoldu, gidip de ondan çocuk istemem saçmalık olurdu." dedi. Yavaşça kafamı onaylar anlamda salladım. Bu durum hiç hoşuma gitmemişti ve ne diyeceğimi şaşırmış gibiydim.
"Yemeğini ye, Hilal." dedi. Bakışlarımı ondan çekip tabağıma yönelttim. Çatalı alıp balığa batırdım ve küçük lokmalarla istemeye istemeye yemeye başladım. O da yemeğe başlayınca bir daha konuşmamıştık.
"Sevdin mi mekânı?" diye sordu.
"Sevdim, güzel." dedim.
Masadan telefonumu aldığımda sosyal medyada gezinmeye başladım. Dikkatimi dağıtacak bir şeyler arıyordum. Tam bu sırada, Oğuz'dan bir mesaj gelmişti.
Oğuz:Ne yapıyorsun güzelim?
Hilal:Yemek yiyordum, sen ne yapıyorsun?
Oğuz:Antrenmanım vardı, az önce geldim eve. Aklıma geldin, yazmak istedim.
Hilal:İyi yapmışsın, nasılsın?
Oğuz:Ben iyiyim, asıl önemli olan sensin. O adam sana kötü bir şey yapmıyor değil mi Hilal? Eğer yapıyorsa da lütfen söyle.
Hilal:Yapmıyor Oğuz, neden yapsın? Merak etme beni, iyiyim.
"Kiminle mesajlaşıyorsun?" diye sordu, varlığını unuttuğum kişiden gelen ses. Bakışlarımı telefonumdan çektim ve ona yönelttim. Büyük bir dikkatle bana bakıyordu ve kaşları hafifçe çatılmıştı.
