1

900 36 7
                                    


İYİLİKLERLE KÖTÜLÜKLER

Kötülükler iyilikleri güçsüz bulmuş, yeryüzünden sürmüşler. Onlar da ne yapsın? Göğe ağmış, yüce tanrı Zeus'un önüne çıkmışlar: 

"Bizim durumumuz ne olacak? Bundan sonra insanoğlu için bizim elimizden ne gelir?" diye sormuşlar. 

Tanrı: "Siz artık insanoğluna hepiniz birden gitmeyin, birer birer gidin" demiş. 

O gün bugün kötülükler insanların yanı başındadır. Saldırıp durur; iyiliklerse gökte oturduklarından, uzun zaman geçer de ondan sonra inerler.

Bu masal da gösteriyor: Bir iyilik mi umuyoruz? Çok bekleriz; ama başımızda dolaşan kötülük çabucak gelip çatar.


PUTÇU

Adamın biri tahtadan bir Hermes yontusu yapmış, pazara götürüp satılığa çıkarmış. Bakmış ki alan olmuyor, ille bir alıcı bulayım diye başlamış bağırmaya: 

"Bu benim sattığım tanrının insana çok iyiliği dokunur, her işinde kazancını arttırır,"  

Oradan biri geçiyormuş, durmuş: "Be adam! O kadar iyiliği dokunursa ne diye satarsın? Sakla da sana iyilik etsin" demiş. 

Putçu: "Beklemeye vaktim mi var benim? Ben hemen bir yardım istiyorum. Oysa ki bu. acele nedir, hiç bilmez: durur durur da ondan sonra eder edeceği yardımı!" demiş.

Bu masal, hep çıkarlarını arayıp tanrıları bile umursamayan kimselerin durumunu gösterir.


KARTALLA TİLKİ

Dişi bir kartalla dişi bir tilki ahbap olmuşlar: 

"Birbirimize yakın oturalım da dostluğumuz ilerlesin" demişler. 

Bunun üzerine kartal havalanmış, ulu bir ağacın tepesine yuva kurmuş, orada yumurtlayıp yavru çıkarmış; tilki de ağacın dibindeki çalılara sokulup orada eniklemiş. Günün birinde tilki azığını aramaya çıkmış; kartalın da karnı açmış, bir şey bulamayınca çalılığa çullanmış, tilki eniklerini kaptığı gibi yuvasına götürmüş, yavrularıyla birlikte yemiş. Tilki dönüp de eniklerini göremeyince işi anlamış, anlamış ama ne yapsın?

Dört ayaklı bir hayvancağız, oku yok, kanadı yok: Göklerde uçan kartalı yakalayıp öcünü alamaz ki! Boynunu büküp ah etmiş; başka ne gelir güçsüzlerin elinden?. Tilkinin ahı tutmuş: aradan çok geçmemiş, kartal dostluğa hainlik etmenin cezasını görmüş. Birtakım adamlar kırda oturmuşlar, bir keçi kurban ediyorlarmış; kartal hemen oraya da çullanmış, tanrılar uğruna yakılan etlerden bir parçayı alevler içinden kapıp yuvasına götürmüş. O gün yel esiyormuş, etin içinde kalan bir kıvılcımı patlatıvermiş; ateş yuvayı sarmış, yavrular uçacak kadar palazlaşmış olmadıklarından tutuşup yere düşmüşler. Tilki seğirtip gelmiş, analarının gözü önünde yavruları birer birer yiyivermiş.

Bu masaldan ibret alın: dostluğa hainlik ettiniz mi, oyun ettiğiniz kimselerin öç almaya güçleri yetmez diye güvenmeyin; onların elinden bir şey gelmese bile, tanrılar o kötülüğü sizin yanınıza koymazlar.


KARTALLA TONUZLAN 

Bir dişi kartal, bir tavşanın arkasına düşmüş. Tavşancağız oraya bakmış, buraya bakmış, kimseler yok! Gözüne bir tonuzlan böceği ilişmiş: "Kurtar beni!" diye ona yalvarmış. 

Tonuzlan: "Hiç korkma! ben buradayım!" demiş, sonra kartala dönüp: "Etme! bu tavşan geldi bana sığındı, kapıp götürme, bana bağışla!'' diye çok dil dökmüş. Ama kartal ufacık bir tonuzlanın sözüne mi bakar? Tavşanı onun gözü önünde yemiş bitirmiş. Tonuzlan içerlemiş, kartala garaz kesilmiş.

Onu hep gözetler, nerelere yuva kurduğunu öğrenirmiş; sonra da yuvaya gider, yumurtaları yuvarlayıp yuvarlayıp kırarmış. Kartal oraya gitmiş, olmamış, buraya gitmiş, olmamış: tonuzlan peşinden ayrılmıyor. Kartal, yüce tanrı Zeus'un kuşudur, kalkmış ona gitmiş: 

"Yavrularımı büyütecek bir yer göster bana" diye yalvarmış. 

Zeus: "Bari gel de benim kucağıma yumurtla" demiş. Ama bu düzeni tonuzlan da görmüş, Hiç durur mu? Hemen pislikten ufacık bir top yapmış, ağzına alıp uçmuş, Zeus'un kucağına atıvermiş. 

Zeus: "Şu pisliği atayım üstümden!" diye yerinden fırlamış, yumurtaları hiç düşünmemiş. Yumurtalar yere düşmüş kırılmış... İşte o zamandan beri kartallar, tonuzlanlanın çıktığı mevsimde yuva kurmazlarmış.

Bu masal ne diyor? Kimseyi küçük görmeyin diyor. Ne kadar güçsüz olursa olsun, bir gün gelir, o da sizden öcünü alır.


KARTALLA ALAKARGA, BİR DE ÇOBAN

Bir kartal, yüksek bir kayanın üzerinden çullanıp bir kuzuyu kapıvermiş. Onu görünce alakargaya da bir heves gelmiş: 

"Ben yapamaz mıyım sanki!.. Nem eksik? Ben de kuşum!" demiş. 

Hemen atılıp, koca bir koça konmaz mı? Tırnaklan büklüm büklüm yünlere takılmış, bir türlü kurtaramamış. O öyle çırpına dursun, öteden çoban da: "Buna ne oluyor?" diye bakarmış. Kalkıp gelmiş, tutup kanatlarının ucunu kesmiş, akşam olunca çocuklarına götürmüş. 

Çocuklar: "Bu ne kuşudur?" diye sorunca çoban: "Benim bildiğim alakarga; ama kendisine sorarsan kartalım diyor," demiş.

Güçlülere, büyüklere öyküneyim dediniz mi, böyle olur sonunuz : hem emekleriniz boşa gider, hem de herkesi kendinize güldürürsünüz.


KANADI KESİK KARTALLA TİLKİ

Adamın biri bir kartal yakalayıp kanatlarının ucunu kesmiş, kümese, tavukları a ördeklerin arasına salıvermiş. Zavallı kuşcağız boynunu bükmüş, kederinden yiyip içemez olmuş. Sanırsınız ki tutsak edilmiş bir kral: kümeste öyle dolaşırmış. Başka bir adam kartalı görüp acımış, parasını sayıp almış, kanatlarını büsbütün yolmuş, yerini pelesenk özüyle oğmuş; kanatlar da yeniden çıkmış. Kartal uçar uçmaz bir tavşan tutup, o iyilik gördüğü adama getirmiş. Bunu gören bir tilki: "Ne yapıyorsun sen? diye sormuş. Ona armağan götüreceksin de ne olacak? Sen asıl ilk efendine bir armağan götür. Şimdiki efendin zaten iyi adam, doğuşundan öyle; ötekinin gözüne girmeye çalış da bir gün seni gene yakalayıp kanatlarını yolmasın" demiş.

Bu masal: "Gördüğünüz iyiliği unutmayın, ona karşılık siz de bir iyilik edin; ama kötüleri de sizden uzaklaştırmanın bir yolunu bulun" demek istiyor.


MasallarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin