OKLA VURULMUŞ KARTAL
Kartalın biri, bir kayaya konmuş, oradan tavşanları gözetlermiş. Bir adam onu uzaktan görmüş, okunu attığı gibi, ta yüreğinden vurmuş. Kartal bakmış ki kendisini vuran okun kanatları gene kendi tüyünden... Bunu görünce büsbütün kötü olmuş:
"Öldüğüme yanmam, beni kendi tüylerimle öldürdüler, ona yanarım!" demiş.
Kendi silahımızla vurulduk mu, acısı bir kat daha ağır olur.
BÜLBÜLLE ATMACA
Bülbül, yüksek bir meşeye konmuş, öter dururmuş. Bülbül olur da ötmez olur mu? O öter, ama öttüğünü duyan da olur. Bu kez bir atmaca duymuş, karnı da açmış, hemen üzerine çullanıp tırnakları arasına alıvermiş. Bülbül bakmış ki kurtulmanın yolu yok, yalvarmaya başlamış:
"Mini minicik bir kuşum ben, bir başıma bir atmacanın karnını nasıl doyurur? Karnın açsa benden ne istersin? Sen git de koca koca kuşlar tüt" demiş.
Atmaca gülmüş bu söze: "Sen beni budala mı sandın? Elime bir av geçirmişim, daha göremediğim bir avın sevdasına düşer de onu bırakır mıyım hiç?" demiş.
İnsanlar arasında da, daha çoğunu bulacaklarını umup ellerindekini kaçıranlar hiç de akıllıca bir iş yapmış olmazlar; bu masal işte onu söylüyor.
BÜLBÜLLE KIRLANGIÇ
Kırlangıç, bir gün bülbülü bulmuş: "Bak, ben insanların çatıları altına yuvamı kuruyor, orada yaşıyorum; sen niye gelmezsin?" diye sormuş.
Bülbül: "Eski dertlerimi anımsayıp yeniden dertlenmek istemem de onun için ıssız, gözden uzak yerlerde yaşarım" demiş.
Bir kimseyi bir kez bahtı vurup yaraladı mı, o kimse artık o yerden, gönlünde yara açmış o yerden de kaçmak ister; bu masal onu anlatıyor.
ATİNALI BORÇLU
Bir Atinalı'nın borcu varmış; alacaklısı gelmiş, boğazına yapışmış. Adamcağız:
"Şimdi sıkıntım var, ne olur? Bırak da sonra gelirsin!" diye yalvarmışsa da olmamış, alacaklıyı bir türlü razı edememiş. Ne yapsın? Bir tanecik dişi domuzu varmış, onu getirmiş, alacaklısının önünde satılığa çıkarmış. Bir alıcı çıkmış:
"Bari çok doğurur mu bu hayvan?" diye sormuş.
Borçlu: "Çok doğurur mu da söz mü? Ardı arası gelmez, öyle doğurur: Demeter bayramında dişi, Athena bayramında da erkek enikleri olur," demiş.
Alıcının şaştığını görünce, bu kez alacaklı söze karışmış: "Ne şaşıyorsun? Hele Dionysos bayramı gelsin, görürsün; bu domuz sana oğlak da doğurur," demiş.
Bu masal da gösteriyor: Çok insan vardır, tek kendi işleri bozulmasın diye, olmayacak şeyler söylemekten, hem de ant içerek söylemekten çekinmezler.
ZENCİ
Adamın biri zenci bir köle almış: "Eski efendisi aldırmamış, temizliğine bakmamış da onun için bu böyle kapkara olmuş," diyerek hamama sokmuş. Yıkamış, yıkamış, bir daha yıkamış ama ne su işe yaramış, ne sabun; bir türlü ağartamamış, pek üzerine düştüğü için üstelik bir de hasta etmiş.
Bir adam doğuşundan nasılsa, hep öyle kalır; bu masal, işte onu gösteriyor.
GELİNCİKLE HOROZ
Gelincik bir horoz yakalamış: "Şunu yiyeceğim, ama bari bir de neden göstereyim!" demiş. "Gece yansı oldu mu, başlarsın ötmeye, insanlar uyutmaz, rahatsız edersin; bari yiyeyim seni kaldırayım ortadan!" demiş.
Ama horoz yanıtını bulmuş: "İnsanları uyandırıyorsam, kötülük olsun diye değil, iyilik olsun diye uyandırıyorum: Kalkıp işlerine bakıyorlar," demiş. Bunun üzerine gelincik başka bir yandan tutturmuş: "Ben senin ahlâkını da beğenmiyorum: Ana demiyorsun, kız kardeş demiyorsun, bütün tavuklara sataşıyorsun. Olur mu böyle şey?" diye sormuş.
Horoz, bu kez de altta kalmamış: "Sana ne oluyor? Efendilerim hoşnut; tavuklar bol bol yumurtluyor" demiş. Gelinciğin artık kafası kızılmış: "Ee-e! çok oldun artık! Seni dil ebesi seni! Sen her söze bir karşılık buluyorsun diye benim karnım zil mi çalacak?" demiş, horozu yiyip yutmuş.
Bu masaldan da anlaşılıyor; bir kişi doğuştan kötü olmaya görsün! edeceği kötülüğe bir bahane bulamadı mı, bu kez de açıkça eder.
KEDİYLE FARELER
Bir eve fareler üşüşmüş. Bir kedi bunu haber almış, o eve gitmiş; artık fareleri birer birer tutup yiyormuş. Fareler bakmışlar ki olacak gibi değil, hep yakalanıyorlar: "Bari biz de deliğimizden çıkmayalım!" demişler. Kedi işi anlamış, o da bir düzen kurmuş. Odada tahta bir takoz vatmış, oraya tırmanmış, kendisini asıp ölü gibi öyle durmuş. Farelerden biri delikten başını uzatıp bakınış, kediyi o durumda görünce: "Kurnazlığına diyecek yok, dostum! ne yalan söyleyeyim?
Sen çuval olsan, ben gene yaklaşmam senin yanına!" demiş.
Aklı başında insanlar, birini deneyip de kötülüğünü anladılar mı, bir daha onun düzenine kapılmazlar. Bu masal bize bunu öğretiyor.
GELİNCİKLE TAVUKLAR
Bir gelincik bir çiftlikte birkaç hasta tavuk olduğunu öğrenmiş, hemen hekim kılığına girmiş, yanma da aletlerini alıp oraya gitmiş. Çiftliğin kapısına gelince içeriye seslenmiş: "Nasılsınız bakalım? Hastasınız diye duydum, iyileştirmeye geldim."
Tavukların hepsi bir ağızdan yanıtlamışlar: "İyiyiz, bir şeyimiz yok bizim; hele sen buradan git, daha da iyi oluruz!" demişler.
Kötüler asıl meramlarını gizleyip iyilik etmek ister gibi gözükmeye kalkarlar, ama aklı başında kimseler onların düzenini anlayıverir.
KEÇİYLE ÇOBAN
Çoban keçilerini toplayıp ağıla götürmek istemiş. Ama hayvanlardan biri iyi bir ot mu bulmuş, nedir? Bir türlü gelmezmiş. Çoban kızıp bir taş yakalamış, öyle de güzel nişan almış ki keçinin bir boynuzunu kırıvermiş. Bunun üzerine: "Ben ettim, sen etme! aman efendiye söyleme!" diye başlamış yalvarmaya.
Keçi bakmış bakmış: "Haydi ben söylemeyeyim, ama nasıl saklarız? Boynuzlarımdan birinin kırılmış olduğunu her gören göz görmez mi?' ' demiş.
İşlediğin suç açık olduktan sonra, ne etsen saklayamazsın.
KEÇİYLE EŞEK
Bir adamın bir keçisiyle bir de eşeği varmış. Keçi: "Ona benden daha iyi bakıyorlar! Onu benden daha iyi yediriyorlar!" diye eşeği kıskanmış. Bir kurnazlık düşünmüş, eşeğe demiş ki: "Ne olacak bu senin durumun? Bir değirmen taşına koşarlar, onu çevirirsin, bir arkana yük vururlar, onu taşırsın! Bir gün rahat ettiğin yok... Ben senin yerinde olsam ne yaparım, bilir misin? Bir hendeğin yanından geçerken saralıymışım da saram tutmuş gibi yuvarlanıveririm, belki birkaç gün dinlenirim!" Keçi işte böyle demiş, eşek de inanmış onun sözüne, hendeğin yanından geçerken kendini atıvermiş. Bütün vücudu yara bere içinde kalmış. Efendisi hemen bir baytar getirmiş, ondan ilaç sormuş.
Baytar, eşeğin ötesine berisine bakmış, en sonunda: "Bir keçi ciğeri bulup kaynatacaksın, suyunu bu hayvana içireceksin; iyileştirmenin başka yolu yok" demiş. Adamcağız da tek eşeği iyileşsin diye keçiyi gözden çıkarmış, kesivermiş.
Başkasına kötülük için düzen kuran, kendi kuyusunu kazmış olur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masallar
General FictionEzop. Hayvan masallarının en eski ustası. Grekçe adının doğru yazılımıyla Aisopos. Kendisi de bir masal kişisine dönüşmüş, Frigyalı köle... Aisopos'un masalları, dilden dile tüm dünya yazınını etkilemiş, Eskiçağ ozanlarına, Ortaçağ masalcılarına...