GEYİKLE YAVRUSU
Bir gün bir geyiğe yavrusu sormuş: "A babacığım! sen köpeklerden büyüksün, daha da hızlı koşarsın, üstelik koca koca boynuzların da var; gene de ne diye kaçarsın onlardan?" Geyik: ''Doğru söylüyorsun, oğlum," demiş; "ama ne yapayım? elimde değil, bir köpek havlaması duydum mu, bilmem nasıl oluyor, yerimde duramıyor, kaçmak istiyorum."
Bu masal da gösteriyor: yaradılıştan korkak olanlara ne deseniz boştur, yüreklerini pekleştiremezsiniz.
SAVURGANLA KIRLANGIÇ
Delikanlının birinin eli pek açıkmış, babası ne bıraktıysa satıp yemiş. kala kala bir paltosu kalmış. Bir gün bir kırlangıç görmüş: "Eh! Yaz gelmiş artık," diyerek gitmiş, paltosunu da satmış. Ama o kırlangıç erkenciymiş; havalar gene bozulmuş, ortalık soğumuş. Delikanlı yolda gezerken bakmış yerde kırlangıcın ölüsü yatıyor; "Gördün mü ettiğini?" demiş, "hem kendine kıydın, hem de bana kıydın!..."
Vakitsiz görülen işlerin sonu iyi çıkmaz, bu masal onu gösteriyor, .
HASTAYLA HEKİM
Hastanın birine hekim: "Nasılsın?" diye sormuş, hastanın: "Çok terledim, her yanım su içinde kaldı" demesi üzerine: "Oh! ne iyi! ne iyi! iyileşiyorsun! " demiş. Ertesi gün gene sormuş, hastanın: "Bir titreme geldi, dişlerim zangır zangır birbirine vurdu" demesi üzerine gene: 'Oh! ne iyi! ne iyi!
iyileşiyorsun!" demiş. Üçüncü günü hastaya gene gitmiş, bu kez de hasta: "Karnım ağrıyor, hiç durmadan dışarı çıkıyorum" demiş. Hekim gene: "Oh! ne iyi ne İyi! iyileşiyorsun!" deyip gitmiş. O gün hastaya hatır sormaya akrabasından biri gelmiş, hasta: "Doğrusu, kardeş, o kadar iyileşiyorum ki bu iyiliğe dayanamayacağım, öleceğim!" demiş.
Çoğu öyledir: komşularımız bizim dışımıza bakarlar da içimizi yiyip bitiren dertlerimizi birer iyilik belirtisi, birer mutluluk sanırlar.
YARASA, DİKEN, MARTI
Yarasayla diken, bir de martı birleşmişler, birlikte ticaret yapmaya kalkmışlar. Yarasa gitmiş, borç para bulmuş, ortaklarına getirmiş; dikenin kumaşları varmış, martı da bakır almış. Hepsini bir gemiye yüklemişler, yola çıkmışlar. Ama onlar tam denizin ortasındayken bir fırtına, bir fırtına; gemileri gıcır gıcır gıcırdayıp parçalanıvermiş, içinde ne varsa hepsi de denizin dibine gitmiş. Üç ortak canlarını zor kurtarmışlar. O gün bu gündür, martı hep deniz kıyısında, dolaşır, bakırının karaya vurmasını bekler; yarasa alacaklılarından korktuğu için ortalık kararmadan dışarı çıkamaz; diken de her geçeni yakalayıp: "Giysisi benim kumaşlardan olmasın!" diye bakar.
Bu masal herkesin hep kendi derdini düşündüğünü göstermek için söylenmiş.
YARASAYLA GELİNCİ KLER
Yarasanın biri yere düşmüş, bir gelincik gelmiş yakalamış. Yarasa başlamış yalvarmaya: "Bırak beni! n'olursun!" demiş. Gelincik: "Bırakamam," demiş, "kuşlara düşmanım ben, öyledir benim yaradılışım!" Bunun üzerine yarasa: "Ayol! ben kuş değilim ki! uçarım, ama ben sıçanım!" demiş, böylelikle de kurtulmuş. Gel zaman git zaman, bir gün gene bir gelinciğin eline düşmüş: "Kıyma bana, gelincik kardeş!" demiş. Gelincik: ' "Bırakamam," demiş, "hiç sevmem sıçanları, kökünüzü kurutacağım!" Bunun üzerine yarasa: "Ayol, ben sıçan mıyım? Bak, ben uçuyorum!" demiş, gene kurtulmuş. Böylece adını değiştirerek iki seferinde de işin içinden sıyrılmanın yolunu bulmuş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masallar
General FictionEzop. Hayvan masallarının en eski ustası. Grekçe adının doğru yazılımıyla Aisopos. Kendisi de bir masal kişisine dönüşmüş, Frigyalı köle... Aisopos'un masalları, dilden dile tüm dünya yazınını etkilemiş, Eskiçağ ozanlarına, Ortaçağ masalcılarına...