GÖLGESİYLE ÖVÜNEN KURDUN BAŞINA GELENLER
Kurdun biri akşam geç vakit ücra yerlerde dolaşıyormuş. Akşam üzeri her şeyin gölgesi uzun olur, kurt da kendi gölgesini görünce koltukları kabarmış: "Aslandan ne diye korkacakmışım ben? Hele şu boyuma posuma bakın! Asıl ben olmalıyım hayvanların kıralı!" demiş. O böyle kuruladursun, oradan bir aslan geçiyormuş, kurdun üzerine atıldığı gibi paramparça etmiş. Kurt can çekişirken: "Kendini beğenip böbürlenmenin sonu böyle olur işte!" demiş.
KURTLA KEÇİ
Kurdun biri bakmış, dik kayaların üzerinde bir keçi dolaşıyor. Ağızının suyu akmış, ama oralara nasıl tırmansın? Aklına bir kurnazlık gelmiş, keçiye: "Ayol, oralarda dolaşmaktan korkmuyor musun? Ya ayağın kayar da düşüverirsen? İn aşağı, bak ne güzel burası: çayırlık, çimenlik..." demiş. Ama keçi kanmamış: "Senin beni çayıra çağırman benim karnım doysun diye değil, senin karnın doysun diye... Belli ki aç kalmışsın!" demiş.
Kötüler, iç yüzlerini bilenlere de kurnazlık etmeye kalktılar mı, kurnazlıkları bir işe yaramaz. -
KURTLA KUZU
Kurdun biri, ırmaktan su içen bir kuzu görmüş, yemek için bir bahane aramış. Kendisi yukarıda, kuzu ise aşağıdaymış, gene de: "Sen benim içtiğim suyu bulandırıyorsun!" demiş. Kuzu: "Aman efendimiz! ben sizin suyunuzu nasıl bulandırırım? dudaklarımı bile değdirmiyorum. Hem siz yukarıdasınız, ben aşağıdayım, su yukarı doğru akmıyor ya!" demiş. Kurt o yandan tutturamayınca başka bir bahane denemiş: "Geçen yıl bir kuzu benim babama sövmüştü, sen değil misin o?" demiş. Kuzu: "Aman efendimiz, nasıl ben olurum? Geçen yıl ben daha doğmamıştım ki!" demiş. Kurt bakmış ki olmayacak: "Dil ebesisin sen, her şeyin yanıtını buluyorsun, buluyorsun ya, ben gene yiyeceğim seni" demiş.
Bu masal da gösteriyor, bir kimse kötülük etmeye karar verdi mi, siz kendinizi savunmak için ne kadar uğraşsanız boştur.
TAPINAĞA SIĞINMIŞ KUZUYLA KURT
Kurdun biri bir kuzunun peşine düşmüş. Kuzu kaçmış, kaçmış, bir tapınağa sığınmış. Kurt: "Ayol, oraya ne girersin? Toyun seni görürse, yakaladığı gibi tanrıya kurban eder" demiş. Kuzu: "Ne yapalım?" demiş, "kendimi sana yedireceğime tanrıya kurban olurum, daha iyi!"
Ölecek olduktan sonra bari onurumuzla ölelim, bu masal onu söylüyor.
KURTLA KOCAKARI
Kurdun karnı acıkmış, bir şey bulsam da yesem diye dolaşırmış. Gitmiş, gitmiş, bir evin önüne gelmiş. İçeriyi dinlemiş, bir de bakmış ki içeride bir çocuk ağlıyor, bir kocakarı da: "Sus, yoksa şimdi seni kurda veririm!" diyor. Kurt, kocakarının sahi söylediğini sanıp orada uzun uzun beklemiş. Akşam olmuş, çocuğu veren yok. içeriyi bir daha dinlemiş, bu sefer de bakmış ki kocakarı çocuğa: "Kurt gelirse, biz onu tutar öldürüveririz!" diyor. Kurt bunu duyunca:: "Ne acayip insanları var bu evin! önce ne diyorlar, sonra ne yapmaya kalkıyorlar!" demiş, dönmüş geldiği yere.
Bu masal, yaptıkları dediklerine uymayan kimseler için söylenmiş. .
KURTLA BALIKÇIL KUŞU
Kurdun biri karnını doyururken kemik boğazında kalmış: "Beni kurtaracak birini bulurum" diye dolaşmaya başlamış. Önüne bir balıkçı i kuşu çıkmış: "Şu boğazımdaki kemiği alıver, emeğinin karşılığını veririm" demiş. Balıkçıl kuşu hemen gagasını kurdun ağzına sokmuş, boğazından kemiği çekivermiş, sonra da parasını istemiş. Kurt bakmış, bakmış: "Ayol, kurdun ağzından başını sağ esen çıkardın, o yetmiyor gibi bir de para mı istersin?" demiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masallar
General FictionEzop. Hayvan masallarının en eski ustası. Grekçe adının doğru yazılımıyla Aisopos. Kendisi de bir masal kişisine dönüşmüş, Frigyalı köle... Aisopos'un masalları, dilden dile tüm dünya yazınını etkilemiş, Eskiçağ ozanlarına, Ortaçağ masalcılarına...