ASLAN, AYI, BİR DE TİLKİ
Bir aslanla bir ayı, bir ceylan yavrusu bulmuşlar, senindir, benimdir diye kavga ediyorlardı. Birbirlerine saldırıp öyle bir dövüştüler ki sonunda ikisinin de gücü kalmadı, yere yuvarlandılar. Oradan bir tilki geçiyordu; baktı ki ikisinin de kımıldanacak durumu yok, ceylan yavrusu da aralarında duruyor, hemen alıp ikisine de aldırmadan geçti gitti. Aslanla ayı bunu gördüler, gördüler, ama kalkamadılar ki! "Vay bizim başımıza gelenler! Demek bütün emeklerimiz tilki içinmiş" dediler.
O kadar terleyip eziyet çektikten sonra kazandığımızı bir de başkalarına kaptırırsak, üzülmez olur muyuz hiç? Bu masal işte onu gösteriyor.
ASLANLA KURBAĞA
Aslanın biri bir kurbağanın bağırmasını işitmiş, o sese göre hayvan da büyüktür sanarak arkasına dönmüş. Bir zaman beklemiş, sonra kurbağanın dereden çıktığını görünce yanına yaklaşmış, ayağıyla basıp ezivermiş: "Sen boyuna bakmayıp bir de böyle gürültü edersin ha!" demiş.
Bu masal, elinden söz söylemekten başka bir şey gelmeyen geveze için söylenmiş.
ASLANLA YUNUS BALIĞI
Aslanın biri deniz kıyısında geziyormuş, bakmış ki yunus balığı başını sudan çıkarıyor: Onu gördürme pek sevinmiş: "Biz birbirimizle dost olmalıyız, birleşmeliyiz: Sen denizlerdeki hayvanların kralısın, ben de karalardaki hayvanların kralıyım, birbirimize yabancı durmak yakışır mı?" demiş. Yunus balığı hemen kabul etmiş. Aslanın meğer çoktan beri bir yaban boğasıyla kavgası varmış, yunus balığını yardıma çağırmış. Yunus balığı sudan çıkmaya uğraşmış, ama bir türlü becerememiş. Aslan kızmış: "Biz seninle böyle mi sözleştik- ti? Sen sözünde durmuyorsun!" diye söylenince yunus balığı: "Bana ne suç buluyorsun? Suç doğada: Benim sudan çıkıp karada yürümeme bırakmıyor" demiş. Biz de bir kimseyle dost olacağız, onunla birleşeceğiz dedik mi, tehlike zamanında bize bir yardımı olabilir mi, olamaz mı, onu bir düşünmeliyiz.
Yazın sıcaktan bütün hayvanların ağızlarının kuruduğu günlerde, bir as]anla bir yaban domuzu bir pınar başına su içmeye gelmişler. Önce sen içeceksin, önce ben içeceğim diye başlamışlar çekişmeye, iş dövüşe binmiş. Hem de nasıl bir dövüş: ya biri ölecek, ya öteki. Nedense o sırada dönüp arkalarına bakmışlar; bir de ne görsünler? Akbabalar dizilmiş, biri ölsün de yiyelim diye bekliyorlar. Bunun üzerine kavgayı bırakıp: "Biz gene dost olalım, akbabaların, kargaların eline düşmekten iyidir!" demişler.
İyisi kavgadan, dövüşten vazgeçmektir; yoksa sonu iki yan için de kötü olur.
ASLANLA TAVŞAN
Aslanın biri uyuyan bir tavşan bulmuş, yiyecekmiş; o sırada oradan bir geyik geçmiş, aslan tavşanı bırakmış, geyiğin arkasına düşmüş. Tavşan gürültüden uyanmış, hemen kaçmış; aslan da geyiği ta uzaklara kadar kovalamış, bir türlü yetişip tutamamış. Gelmiş gene tavşanı yemeğe... Ama tavşanı koydunsa bul, durur mu hiç? Aslan: "Oh olsun bana! demiş, elimdeki av dururken onu bırakıp da umut peşinden koşmanın yeri miydi?"
İnsanlar da öyledir: Kazandıklarını beğenmez, ^uda kapılıp ellerindekinden avuçlarındakinden de olurlar.
ASLAN, KURT, TİLKİ
Aslan kocamış, hastalanmış, ininden çıkamaz olmuştu; bütün hayvanlar birer birer gelip efendilerinin hatırını sordular, ama tilki gözükmedi. Kurt, fırsat bu fırsattır diyerek, aslanın katında tilkiyi kötülemeye kalktı: "Sen bizim hepimizin efendimizken onun sana bile saygısı yok; olsaydı bir kez gelir, hatır sorardı" dedi. O sırada tilki de kapıdan gözüktü, kurdun dediklerini işitti. Aslan kızmıştı; tilkiyi görünce öyle bir kükredi ki yer gök titredi. Ama tilki kendini temize çıkarmanın yolunu buldu: "Evet, hepsi sana hatır sormaya gelmiş, gelmiş ama bir tanesi de seni iyileştirmeye çalışmış mı? Ben gelmedim; nasıl gelirim? Kapı kapı dolaşıyor, her hekimden bir ilaç soruyordum. En sonunda öğrendim ilacı, öyle geldim" dedi. "Neymiş ilacı?" diye sordular. Tilki: "Bir kurdu diri diri yüzüp postuna bürünmeliymiş, hekim öyle söylüyor" dedi. Aslan bunu duyar da durur mu? Kurdun derisini yüzdürüp postuna sarındı. Tilki gülerek: "Efendimize yavuzluk. ettirip de ne olacak? Asıl onu yumuşatmaya bakmalı" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masallar
General FictionEzop. Hayvan masallarının en eski ustası. Grekçe adının doğru yazılımıyla Aisopos. Kendisi de bir masal kişisine dönüşmüş, Frigyalı köle... Aisopos'un masalları, dilden dile tüm dünya yazınını etkilemiş, Eskiçağ ozanlarına, Ortaçağ masalcılarına...