YABAN ARISIYLA YILAN
Bir gün bir yaban arısı bir yılanın başına konar, boyuna iğnesini batırarak rahatsız eder. Yılan canının acısından deliye döner, bir türlü arıyı yakalayıp öcünü almak da elinden gelmez. En sonunda dayanamaz, gider başını bir arabanın altına sokar, hem arıyı öldürür, hem de kendini.
Bazı kimseler düşmanları ölsün diye kendilerini de feda etmeye hazırdırlar, bu masal onu gösteriyor.
BOĞAYLA YABAN KEÇİLERİ
Bir gün bir boğanın arkasına bir aslan düşer; boğa koşar, koşar, bir mağaraya sığınır. Meğer orada yaban keçileri varmış, üzerine atılıp başlarlar boynuzlan vurmaya. Boğa bakar, bakar: "Böyle vurmanıza ses çıkarmadığım için beni korkuttunuz sanmayın, ben sizden değil, dışarıda bekleyenden korkuyorum!" der.
Bazen bizden güçlüsünden korktuğumuz için, bizden güçsüzünün yaptıklarına dayanırız.
TAVUSLA TURNA
Tavus kuşunun biri bir turnayla alay ediyor, rengini beğenmiyormuş. "Benim bak ne güzel tüylerim var, hepsi altın gibi parıl parıl yanıyor; seninse kanatlarında bir tek süsün bile yok!" demiş. Turna kuşu tavusun alayına hiç aldırmamış: "Ben,'' demiş, "ta yükseklere uçar da yıldızların yanında ölürüm; sen, horozlar gibi, hep aşağıda, tavukların içinde dolaşırsın!"
Ünsüz kalıp zenginlik içinde kurulmaktansa, yoksul giysisi içinde ünlü olmak yeğdir.
TAVUSLA ALAKARGA
Kuşlar toplanmışlar, kendilerine kral seçmek istemişler. Tavus kuşu güzelliğini öne sürerek kendisinin seçilmesini istemiş; öteki kuşlar da razı olacaklarmış, ama alakarga çıkmış: "Ya üzerimize karta i çullanınca' ne yapacağız? Tavustan bize ne yarar gelir? Kralımızdır diye bizi koruyabilir mi?" demiş.
Gelecek tehlikeleri önceden düşünüp de ihtiyatlı olmak isteyenleri ayıplamayın; bu masal onun için söylenmiş.
AĞUSTOS BÖCEĞİYLE TİLKİ
Ağustos böceği yüksek bir dala konmuş, ölüyormuş. Oradan tilkinin biri geçmiş: "Şunu bir yesem" diye içi çekmiş, bir kurnazlık düşünmüş. Ağacın karşısına geçmiş, ağustos böceğinin sesine bayıldığını söylemiş: "in de seni bir yakından göreyim!" demiş. Ağustos böceği tilkinin meramını anlamış, daldan bir yaprak koparıp aşağıya atmış. Tilki, ağustos böceği indi sanarak hemen atılmış. Ağustos böceği: "Aldandın işte, arkadaş," demiş. "Bir tilkinin pisliğinde ağustos böceği kanadı gördüğüm günden beri benim tilkilere hiç güvenim kalmadı."
Aklı başında insan, komşunun başına gelenden ibaret alır.
AĞUSTOS DÖCEĞİYLE KARINCALAR
Bir kış günüymüş; karıncalar, ıslanan azıklarını çıkarmışlar, güneşte kurutuyorlarmış. Ağustos böceğinin biri pek acıkmış, gelmiş karıncalardan bir lokma yiyecek istemiş. "Sen de yazın yiyecek toplasaydın ya! şimdi böyle aç kalmazdın" demişler. Ağustos böceği: "Yazın yiyecek düşünmeye vaktim yoktu ki! tatlı tatlı şarkılar söylüyordum!" demiş. "Madem yazın şarkı söyledin, şimdi de oynarsın!" demişler. Başınıza bir yıkım, bir tehlike gelmesin derseniz, her işinizde yarını da düşünmelisiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masallar
General FictionEzop. Hayvan masallarının en eski ustası. Grekçe adının doğru yazılımıyla Aisopos. Kendisi de bir masal kişisine dönüşmüş, Frigyalı köle... Aisopos'un masalları, dilden dile tüm dünya yazınını etkilemiş, Eskiçağ ozanlarına, Ortaçağ masalcılarına...