SALYANGOZLAR
Bir çiftçinin bir oğlu varmış, salyangoz yemeği pek severmiş. Bir gün gene salyangoz toplamış, ızgaranın üzerine dizmiş, pişiriyormuş. Bir de bakmış ki salyangozlar cıyık cıyık bağırışıyor: "Vay alçak hayvanlar!" demiş, "eviniz tutuştu yanıyor, siz daha türkü çağırıyorsunuz!".
Yerinde olmayan her şey bir suç sayılır, bu masal onu gösteriyor.
KUĞUYLA KAZ
Varlıklı bir adamın bir kuğusuyla bir de kazı varmış; ikisini bir arada besliyormuş; ama birini eti için, birini de sesi için. Kaz beslenmiş, semirmiş, kesilecek vakti gelmiş. Bir gece onu kümesten çıkarıp kesmek istemişler. Gece vakti uşakların gözleri iyi seçmemiş, kaz yerine kuğuyu yakalamışlar. Kuğu kesileceğini anlayınca bir şarkı tutturmuş. Öyle derler, o kuş ölürken dünyaya bir şarkıyla veda edermiş. Sesinden tanımışlar, hayvancağız canını kurtarmış.
Bu masal da gösteriyor, müzik çoğu ölümü uzaklaştırır.
KUĞUYLA EFENDİSİ
Kuğular ölecekleri zaman tatlı tatlı ötermiş derler. Adamın biri bakmış ki pazarda bir kuğu satılıyor, o hayvanın güzel sesi olduğunu da duymuş ya! almış evine götürmüş. Bir gün arkadaşlarına bir şölen veriyormuş, kuğuyu getirtmiş, ötsün diye çok yalvarmış. Kuğu o hiç sesini çıkarmamış. Ama bir gece kümeste eceli geldiğini sanıp bir ağıta başlamış, yanık yanık ötmüş. Efendisi bunu duyunca gelmiş: "Meğer sen yalnızca öleceğin zaman ötermişsin! Bilseydim geçen gün sana o kadar yalvarmaz, boğazını kesiverirdim!" demiş.
İnsanlar da öyledir: Bazı işleri güzellikle yaptıramazsın, ille de zorlamak ister.
İKİ KÖPEK
Bir adamın iki köpeği varmış. Birini ava alıştırmış, ötekini de evine bekçi yapmış. Ava götürdüğü köpek bir şeyler yakalayınca efendisi alır eve getirir, öteki köpeğin önüne de bir parça atarmış. Ava giden köpek buna kızmış, kapı yoldaşına çıkışmış: "Hep ben yoruluyorum, zahmeti hep ben çekiyorum, sen evde rahat oturuyor, benim getirdiklerimi yiyorsun" demiş. Öteki köpek: "Bana ne çatıyorsun" demiş, "sen git de bizim efendiye söyle; beni böyle çalışmayıp hazır yemeye alıştıran o değil mi?"
Tembel çocuklan da ayıplamayın, suç hep analarında babalarındadır; çocuklarını boş oturmaya alıştırmasınlar.
AÇ KÖPEKLER
Bir sürü aç köpek bir ırmağın yanından geçerken bakmışlar, suya ıslansın diye bırakılmış deriler görmüşler. Uğraşmışlar uğraşmışlar, bir türlü yakalayamamışlar. "Biz de bütün suyu içeriz, ırmağı kuruttuktan sonra derileri rahat rahat alıp yeriz" demişler. İçmişler, içmişler, ama ırmak kurur mu? Karınları şişmiş, çatlayıp gebermişler.
Nice insanlar da vardır, bir şeye göz dikip türlü tehlikelere atılır, istediklerine eremeden ölür giderler.
KÖPEĞİN ISIRDIĞI ADAM
Adamın birini köpek ısırmış: "Aman birini bulsam da beni iyileştirse" diye dört yana koşmaya başlamış. Herifin biri eğlenmek mi istemiş nedir? "Yarandan akan kanı ekmekle sil, sonra ekmeği o köpeğe yedir" demiş. Adamcağız bu söze şaşmış: "Öyle bir şey yaptım mı, artık köpekler peşimi bırakmaz, hepsi gelip bir kere ısırmak ister" demiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masallar
General FictionEzop. Hayvan masallarının en eski ustası. Grekçe adının doğru yazılımıyla Aisopos. Kendisi de bir masal kişisine dönüşmüş, Frigyalı köle... Aisopos'un masalları, dilden dile tüm dünya yazınını etkilemiş, Eskiçağ ozanlarına, Ortaçağ masalcılarına...