KUMRUYLA ALAKARGA
Bir güvercinlikte beslenen bir kumru: "Bakın, ben ne çok yavru yetiştiriyorum!" diye övünüp duruyormuş. Bunu bir alakarga duymuş. "Ayol!" demiş, "sen bu durumuna övünmeli değil, yerinmelisin: ne kadar çok yavru yetiştirirsen o kadar çok köle veriyorsun demektir!"
Kullar, köleler için de öyledir: en bahtsızları, kölelikleri sırasında en çok çocuk yetiştirenleridir.
HEYBE
Prometheus insanı balçıktan yoğurup bitirdikten sonra boynuna bir heybe asmış, heybenin bir gözüne her insanın kendi kusurlarını, öteki gözüne de başka insanların kusurlarını koymuş. Ama içinde başkalarının kusurları bulunan göz öne, ötekiyse arkaya düşmüş; bunun içindir ki her insan başkalarının kusurlarını kolayca görür de kendininkileri göremezmiş.
Bu masal, kendi işlerini başaramayan, gene de başkalarının işine burunlarını sokmaya kalkan beceriksizler için söylenmiş.
MAYMUNLA BALIKÇILAR
Maymunun biri bir ağaca çıkmış, balıkçıların ne yaptıklarına bakıyormuş. Bakmış ki ağları ırmağa atıyorlar, balıklar kendiliklerinden gelip ağlara tutuluyor, işi kolay sanmış: "Ben de yaparım!" demiş. Biraz sonra balıkçılar çökütmelerini orada bırakıp kendileri karınlarını doyurmaya gitmişler. Maymun hemen ağaçtan inmiş, balığın nasıl tutulduğunu gördü ya! o da hemen balıkçılığa kalkışmış. Öyledir maymun, insandan ne görse kendi de bir yol dener. Ama ağları bir türlü kullanamamış; suya atmak şöyle dursun, ağlara kendi takılmış, kurtulayım diye çabaladıkça büsbütün dolanmış, boğulacak gibi olmuş. O zaman içinden: "Oh olsun bana! demiş, balıkçılığı öğrenmeden ne demeye balık tutmaya kalkanın!"
İnsan bilmediği bir i şe girişince kazanmak şöyle dursun, zarara girer; bu masal onu gösteriyor.
MAYMUNLA YUNUS BALIĞI
Adettir, deniz yolculuğuna çıkanlar yanlarına küçük köpeklerle birkaç da maymun alırlar, uzun yolculukta onların oynamalarını seyrederek vakit geçirirler. Adamın biri gemiye binecekmiş, yanına bir maymun almış. Gemi Attika'nın Sunion burnu açıklarına gelince denizde bir fırtına kopmuş, gemi devrilmiş, herkes yüzerek canını kurtarmaya çalışmış. Maymun da yüzmeye başlamış. Öteden bir yunus balığı geliyormuş, maymunu görmüş, onu da bir insan sanmış, yardım etmek için gelmiş, usulca altına girmiş, karaya kadar götürmüş. Atina'nın limanı olan Pire'ye yaklaşmışlar, yunus balığı maymuna: "Sen Atinalı mısın?" diye sormuş. Maymun: "Evet, Atinalıyım, benim soyum sopum içinde ünlü çok kimse vardır" demiş. Yunus balığı: "Öyleyse Pire'yi de bilirsin" deyince maymun Pire'nin bir insan olduğunu sanmış: "Bilmez olur muyum? Canciğer dostuz!" demiş. Yunus balığı bu yalana pek içerlemiş, denize daldığı gibi maymunun boğulmasına neden olmuş.
Bu masal, kendileri bir şey bilmeden başkalarını kandırmaya kalkanlar için söylenmiş.
MAYMUNLA DEVE
Bir gün hayvanlar toplanıp dernek kurmuşlarmış, maymun kalkmış oynamış. Bütün hayvanların hoşuna gitmiş, hepsi uzun uzun alkışlamışlar. Deve bakmış, maymunun alkışlanmasını kıskanmış: "Ben ne diye oynamıyorum?" demiş. O da kalkmış; o kadar tatsız, çirkin bir oyun oynamış ki hayvanların hepsi kızmış, yuha, çekerek kapı dışarı etmişler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masallar
General FictionEzop. Hayvan masallarının en eski ustası. Grekçe adının doğru yazılımıyla Aisopos. Kendisi de bir masal kişisine dönüşmüş, Frigyalı köle... Aisopos'un masalları, dilden dile tüm dünya yazınını etkilemiş, Eskiçağ ozanlarına, Ortaçağ masalcılarına...