O delirmişti ve kesinlikle sapıktı. Onunla konuşmayı uzun zaman önce bırakmalıydım. Hatta başlamamalıydım. Resmen beni manipüle etmişti. Karşıma çıkacak cesareti olmadığını, yüzünün yakışıklı olmadığını kendini acındıracak şekilde söylemişti ama ben fark etmemiştim.
Son dersten önce bir elimi yanağıma yaslamış, boş elimdeki kalemi çevirip masama vurarak dalgın dalgın düşünüyordum ki yanımdaki sandalyenin çekilmesiyle yana baktım. "Nedir senin canını bu kadar sıkan?" Resmen sevgilim olan Gökay'ın gülümseyen yüzünü görünce utanmadan edemedim. Onu aldatmış olmazdım değil mi?
"Yok bir şey. Sadece karnım ağrıyor." Gülümsedi. "Ağrı kesici getirmemi ister misin?" Başımı iyi yana salladım. "Okul çıkışı bir yere gidelim mi?" Ben sormuştum.
Gökay'ı sevdiğim çok söylenemezdi. İyi anlaştığım bir arkadaş gibiydi. Daha çok ayrılmaya üşeniyordum. Sınavdan önce onunla kavga edip moralimi bozamazdım. Hem onun da ne tepki vereceğini bilmiyordum. Sınav geçene kadar sabredecektim.
Ama açıkçası Akın denilen o sapıkla en başından konuşmamalıydım. Bu kadar saygıyı borçluydum en azından Gökay'a. Ama ben kendimi beni beğenmesine kaptırıp konuşmuştum. Şimdi de başımda bir sapık vardı.
"Olur. Gidelim. Kafan dağılmış olur."
Çıkışta okulun yakınındaki kafeye gidiyorduk ki elimi tuttu. Gülümseyip bir şey demedim.
Anneme mesaj atmış olmanın rahatlığıyla bir saatlik onun konuşması benim dinlememin ve kestirme cevaplarımın ardından beni evime bırakmayı teklif etti ama gitmeden önce bir yere uğramam gerektiğini söyledim. Kızsal şeyler için... O da anlayışla karşıladı.
Yoktu öyle bir şey... Kafamı dağıtmaktan çok başımı şişirmişti. Biraz daha çekmeye niyetim yoktu. Yürümeye karar vermiştim ben de.
Eve birkaç sokak kala biri seslendi. "Çakır." Arkamı döndüğümde tanımadığım, uzun boylu ve oldukça yakışıklı bir adam gördüm. Tanrım! Eğer onu müzeye koysalar günlerce hiçbir şey yapmadan izleyebilirdim. "Merhaba." Birkaç adım atıp yanıma geldi. Aramızda hâlâ mesafe vardı. Annem iş arkadaşlarından biri miydi acaba? Benden büyük durmasının yanında tanımamam bu ihtimalli güçlendiriyordu.
"Sizi tanıyor muyum?" Başını salladı. Gözlerime öyle bir bakıyordu ki biraz delinecekmişim gibi hissediyordum. "Tanıyorsun." İster istemez kaşlarımı çatınca elini uzattı.
"Akın ben."
- - - - -
Instagram : leyhizal
Instagram Sayfası : leyhizalhikayeleri
Twitter : leyhizal
Yayım Tarihi : 6 Kasım 2021
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Cry Darlene | Texting
Ficção AdolescenteTAMAMLANDI ✅ Akın: Evinizin bahçesindeki ağaca çıkmış olabilirim Akın: Ve sen o sırada banyodan yeni çıkmış, bilgisayardaki şarkıyı dinleyip üzerindeki iki küçük çamaşırla dans ediyor olabilirsin Çakır: NE? Akın: Açık söyliyim o fotoğrafta bacakları...