0

491 41 42
                                    

Ellerimdeki kanları üzerimdeki sarı cekete sildirerek eve girdim. Kapıyı kapattım ve kapıya sırtımı yasladım.

Touya'nın beni kapı ile arasına almasını hatırladım.

Sinirle sırtımı kapıdan ayırdım ve yorgun bedenimi yere bıraktım.

Touya için burada yatarak saatlerce ağladığımı hatırladım.

"Sikeyim!"

Yerden kalktım. Evimin her bir köşesinde onun izleri vardı. Komodinimdeki notlardan, salondaki çerçeveli resimlerimize kadar.

Salona girdim ve elime geçen çerçeveleri etrafta rastgele bir yerlere savurdum.

Sinirle bağırdım. Etraftaki eşyaları oradan oraya fırlattım. En sonunda, Touya'nın kanları ile kaplı ellerimi yüzüme kapattım ve dizlerim üzerine çökerek ağlamaya başladım.

"Neden!? Neden bu siktiğimin dünyasında hayatta kalamıyorsun!?"

Bacaklarımı öne doğru ittim. Sırtımı bu sefer, arkamdaki geniş koltuğa, başımı da Touya'ya defalarca kez vurduğum yastığa yasladım.

"Siktiğimin Tanrısı! Neden onu benden alıyorsun?!"

Bir elimi gözlerimin üzerine yerleştirdim.

"Neden ben değil..? Neden o!?"

Daha şiddetli, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

"Bu siktiğimin dünyasında beni o'nsuz bırakıp beni acıdan kıvrandırarak zevk mi alıyorsun?"

Başımın altındaki yastığı çektim ve tavana doğru fırlattım. Ardından avazım çıktığı kadar bağırdım.

"Derdin ne senin orospu çocuğu?! Neden Touya ile kavuşmama izin vermiyorsun?!"

Nefret ediyorum.

Tam bana alıştığı sırada, onu benden koparan Tanrı'dan nefret ediyorum. Bana kendini açmakta bu kadar geç kalan Touya'dan nefret ediyorum.

"Sikeyim... Neden daha erken gelemedim ki?.."

Gözlerimi kapattığımda bile gözlerimde yüzü canlanıyor. Yanıklarla ve demirlerle dolu yüzü, masmavi gözleri, siyaha boyasa bile saçlarının diplerinde gözüken beyaz saçları, kuru dudakları.

Özellikle de beni o kuru dudakları ile öpüşü.

"Nefret ediyorum senden Tanrı! Duydun mu beni! Bana bu kadar haksızlık yaptığın için,"

Elime geçen bir diğer yastığı da tavana, doğrudan tavandaki avizeye fırlattım.

"Senden nefret ediyorum!"

Evin içinde tüm gece boyu deli gibi bağıra bağıra Tanrı'ya nefretimi kustum. Sesim kısılana kadar, gözyaşlarımın bana getirdiği yorgunluktan gözlerimi açamayacak hâle gelene kadar, nefretimi kusmaya devam ettim. Yorgunluktan ve boğazımdaki acıdan uyuyakalana kadar devam ettim.

Bir şekilde, Tanrı beni duysun istedim.

Milyarlarca insan arasından beni görsün istedim.

We Can. | Dabi x HawksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin