-7-

355 28 4
                                    

Soğuk kış gecesinde kar şiddetle yağıyordu. Günün ilerleyen saatlerinde bir çok çocuk heyecanlı ve gergin anlar paylaşıyordu. Bunlar sıradan çocuklar mı peki? Hayır. Bu çocukların diğerlerinden farkları var. Bu çocuklar karanlığın içinde yetiştiler ve karanlık için canlarını feda edebilecek kadar karanlığa sadık olmaları için eğitildiler. Kimileri bu karanlığın içinden kaçıp normal bir hayatın içinde yaşamayı derinlerinde saklasa da hayatta kalabilmek için bunun yapılması gerektiğini biliyordu. Kimileri ise karanlığa o kadar meraklıydı ki onun içine gidip kendi benliğini yeniden yaratmak istiyordu. Ve Sabrina

Karanlığın varisi  kendinden emin ve babasının arkasında durmaya kararlı olan, Slytherin kanı taşıyan ve babasının gücüne sahip olan bu kız büyücü dünyası için büyük bir tehditti. Ama emin olamadığı kalbinin derinliğinde sakladığı bir korkusu vardı. Babasını düşündü. Güç için en sevdiği insanın bile canını alabilen, ölmemek için binlerce insan katleden babasını.. Ama bunu kendisi de yapabilir miydi? Hayatta kalmak için sevdiğini öldürür müydü? Yoksa kendini onun için feda eder miydi? Bunu bilemiyordu. Ve bunu babasının öğrenmesi felâket olurdu.

Pencerenin önünde oturan kız karın yağışını seyretmekten büyük zevk alırken bir eliyle de asasını çeviriyordu. Toplantı için vaktin gelmesini bekliyordu. İnsanların ona karşı saygılı olması, ona yalan söylemeye cesaret bile edememesi hoşuna gitmiyor değildi.

Arkasında hissettiği karanlık güçle babasının geldiğini anladı. Arkasına dönmesine gerek yoktu. Onun geldiğini zaten herkes hissedebilirdi.

- Birazdan burada olurlar Sabrina. Toplantı odası hazır. Yanıma gelmelisin.

Sabrina sandalyeden kalktı. Yavaşça babasına doğru döndü. Babasıyla ilişkisi gerçekten karmaşıktı. Birbirlerine karşı hem yakınken aynı zamanda kilometrelerce uzak olabiliyorlardı. Bu da o anlardan biriydi. Lord Voldemort ve o baba ve kızı değil de bir asker ve onun komutanı gibiydi.

Sabrina kafasını sallayıp yavaşca babasının arkasından yürüdü. Toplantı odasına geldiğinde ise gereğinden fazla büyük olan bir masa ve çokça sandalye ile karşılaştı. Tuhaf bir deja vu yaşamıştı. Bu masa ona annesiyle olan son gecesini hatırlatmıştı. Teninin buz kestiğini hissetti. Tüyleri diken diken olmuştu. Annesinin çığlıkları kulaklarında yankılanmaya başlayınca yürümeyi bıraktı olduğu yerde gözlerini kapattı. Düşüncelerini uzaklaştırmaya değil zihnini kapatıp babasının bunları duymamasını sağlamak için konsantre oluyordu.

Lord aniden olduğu yerde kaskatı kesilen baktı. "Fark ediyor" diye düşündü. Temkinlice ona yaklaştı.

- Sabrina?

- Yok bir şey.

Diyerek gözlerini açtı kız. Zihnini tamamen kapatarak babasına döndü. Adam kızının gözlerine baktığında kan kırmızısı gözleri gördü. Bu bakışmadan faydalanarak onun zihnine girmeyi denedi. Sabrina beklenmedik bir hareket yaparak babasını ittirdi.

- Sana benden izinsiz zihnime girmeye çalışma demiştim.

Dedi dişlerini sıkarak. Sinirden titremesini bastırmaya çalıştı ama başaramadı. Neden bu kadar sinirlendiğini anlamamıştı ama o an babasına karşı tek bir duygu hissediyordu;nefret.

Lord kızının buna cüret etmesine o kadar kızdı ki ona Cruciatus laneti yapmamak için kendini zor tutuyordu. Sabrina'nın siniriyle yarışabilecek bir sesle konuştu.

- Sakın buna bir daha cüret etme!

Sabrina histerik bir kahkaha attı. Gülüşü öyle soğuktu ki Lord onun kızı olduğuna inanamadı. Sonra buz gibi bir sesle konuştu.

SABRİNA RİDDLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin