Arabaya binip hızlıca çalıştırdım ve nereye gideceğimi düşünmeden sürmeye başladım, şuanda tek istediğim şey oturup ağlayabileceğim bir yerdi. Olabildiğince uzaklaştıktan sonra geldiğim şelaleye baktım, evet kesinlikle su sesi insanı fazlasıyla rahatlatıyor.
"-Tanrım neden insanlara bu kadar fazla yük veriyorsun, neden böyle yarattın beni? Onların istediği gibi bir çocuk olup ailemle aram iyi olsaydı eğer belkide daha mutlu olucaktım. Şimdi ise onlar benden nefret ediyor.. Beni öldürmek istiyorlar, onlara ne zararım oldu bilmiyorum bile. Neden bu durumum onlara bu kadar iğrenç geliyor, kendi bebeğimi kendim taşımamda berbat ve iğrenç olan şey ne? İçimde bir can taşımam ne kadar onurlu bir durum değil mi..?"
Banklardan birine oturup arkama yaslandım ve ellerimi saçlarıma geçirdim. Babamın dediği şeyler kafamın içinde dönüp duruyordu.. Bana orospu muamelesi yaptı, oysa daha bakireliğimi bile kaybetmemiştim.
-
Ne kadar oturdum bilmiyorum ama havanın kararmaya başlamasıyla artık gitmem gerektiğini anlamıştım. Yavaşça ayağa kalktım ve yavaş adımlarla arabamın olduğu yere ilerlemeye başladım, biraz içip kafa dağıtmak herşeyden uzaklaşmak istiyordum.
"-Lanet olası dünya, neden bu kadar acımasız olmak zorundasın!"
Kendi kendine konuşup gülmeye başladım, evet etrafımda kimse yoktu ve bu benim konuşmama engel bir durum değildi?
Arabaya vardıktan sonra bindim ve kemerimi taktım, eve uğrayıp duş alıcak sonrasında Minho ile sözleştiğimiz bara gidicektim, arabayı çalıştırdım ve eve yol aldım. O kadar yavaş yavaş sürüyor, etrafı analiz edercesine inceliyordum ki daha birkaç sokak gitmiş olmama rağmen şimdiden birçok çift görmüştüm. Gülen, kavga eden, öpüşen, aşkla bakışan çiftler.. Gözlerim dolarken derin nefesler aldım ve sakinleşince hızımı arttırıp eve vardım.
Kapıya yöneldim, açıp içeri girdim ve anahtarlarımı vs bıraktıktan sonra merdivenlerden odama çıktım. Kapıyı yavaşça açtım ve içeriye bakındım, dağılmış bir odayla karşılaşmak içimi ne kadar huzursuz etsede alışık olduğumdan aldırış etmedim. Aynı hayatım gibi dağınık bir oda ne de olsa.
"-Minho.. Minho'yu özledim.."
Güldüm, yaklaşık birkaç aydır ondan hoşlanıyordum ama onun bana karşı böyle duygular beslemediğini bildiğimden içimde saklıyorum..
Banyoya ilerledim, içeri girip kapımı kapattım ve kilitledim. Üstümdeki kıyafetlerden nazikçe kurtulup kirli sepetine attım ve suyu ayarlayıp girdim. Sıcak su vücudumdan akıp giderken iç çektim ve vücudumu yıkamaya başladım.
-
Duş aldıktan sonra askılıkta duran havlumu alıp belime doladım, saçlarımı kurutup banyodan çıktım ve dolabıma yöneldim. Beyaz bir tişört ve kot pantolon alıp giyindim, rahat takılmayı seven biri olduğumdan artık Minho benim giyiniş tarzımı normal karşılıyordu, evet zaten normaldi ama bara giderken de kot pantolon ve beyaz tişörtle gitmezsin.
Saçlarımı şekillendirip parfümümü sıktım, Kirazlı lipbalmı dudaklarımda gezdirip kendime baktım.
"-Gayet hoş duruyorum bence, Minho ile buluşurken içimdeki ben gibiyim ve benim için gerçekten mükemmel bir duygu bu yüzden geç kalmak istemem."
Güldüm. Saate baktım, dokuza on dakika kalmıştı, evden çıkmam gerekiyordu. Hemen odadan çıkıp kapıya yöneldim, hasta olmak istemem bu yüzden askılıktan montumu alıp giydim ve evden çıktım. Arabama binip sözleştiğimiz bara sürmeye başladım, içimde heyecanla karışık bir endişe vardı..
Devam edecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blessed | Hyunho
FanfictionHyunjin sarhoşken arkadaşı Minho ile birlikte olur ve hiç bilmediği gerçekler ortaya çıkar.