(medyaya aşık oldugum bir şarkı bıraktım okurken dinleyebilirsiniz, bundan sonraki bölümlerde de benim için anlamlı şarkılar koymak istiyorum.. koyarsan dinler misiniz?)
Hastaneden çıkmış ayaklarımı sürüye sürüye eczaneye doğru yürüyordum, kafamda dönen düşünceler ve kalbimdeki minik sızı canımı yakıyordu. Bilinçsiz bir hareketin sonucu çok büyük olmuştu..
Başımı kaldırdım ve karşımdaki eczane yazılı tabelayı inceledim, derin bir nefes alıp kapıyı ittirdim ve içeri girdim. Kafamın içindeki sesler bedenimi daha çok ele geçiriyor gibi hissediyordum..
Görevlilerden birinden yardım istemek için ilerledim, hamilelik testi istediğimde önce yüzüme bakmış ve daha sonrasında testi alıp bana uzatmıştı. Ödemeyi yapıp insanların arasından sıyrıldım ve eczaneden çıktım, elim telefonuma giderken iç çektim.
...
Elimdeki anahtarı anahtar yuvasına sokup kapıyı açtım, ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim. Ceketimi astıktan sonra salona adımladım, bedenimi koltuğa bıraktım ve gözlerimi kapattım.
"-Hyunjin eğer hamileysen hayatında hiçbir zaman yaşamadığın zorluklar maruz kalıcaksın... Hayatın degisicek, hazır mısın sonuç için?"
Başımı hayır anlamında sallayıp kendi sorduğum soruya kendim yanıt verdim. Ne sonucu görmeye ne de yasicagim zorlukları düşünmeye hazır değildim.. hiçbir şey için hazır değildim.
Doğrulup test kutusunu elime aldım, kutuyu sallayıp çarpan testin sesini dinledim. Tok ses canımı daha çok yakarken yerimden kalktım ve banyoya ilerledim, ne kadar yüzleşmek istemesemde bu gerçekle yüzleşmek zorunda kalıcaktım, geciktirmenin anlamı ne ki?
...
Elimde arkası dönük testi tutarken gözlerimi kapatmış ve içimden tanrıya dua ediyordum. Tanrı kimseye taşıyamayacağı bir yük yüklemez derdi annem hep, umarım bu sözünde haklı çıkar..
Gözlerimi yavaş ve nazik bir şekilde araladım, derin bir nefes aldım. Ters, dönük duran testi yavaşça kendime çevirdim ve üstündeki çizgilere baktım.. Evet tamı tamına iki çizgi vardı, iki kırmızı mükemmel çizgi, ellerim titriyor ve bu titreme yavaş yavaş bütün vücuduma yayılıyordu. Sakinleşmek için derin nefesler alıp veriyordum ama bunu faydası olmuyordu..
Ben hamileydim..hemde daha babası kim bilmiyorken..
...
*2 ay sonra*
Elimdeki kahveyi müşteriye nazikçe uzattım ve bedenimi yavaşça arkadaki sandalyeye bıraktım. Alnımdaki terleri elimin tersiyle sildim ve soluklandim. Personel odasından çıkan Bangchan Hyunga baktım ve gülümsedim, yavaş adımlarıyla yanıma geldiğinde ve başıma dikildiğinde kafamı hafif yukarı kaldırdım ve gözlerine baktım.
"-Hyung bir sorun mu var?"
Sorum karşısında başını hayır anlamında sallamış daha sonra diz çöküp eğilmişti. Yüzünde yavaş yavaş oluşan gülümseme içimi rahatlatırken konuşmuştu.
"-Yeğenimi özledim ona bir merhaba diyeyim dedim."
Gülmüş ardından elimi hafif şişmiş karnımın üzerine yerleştirmişti. Etrafımdaki çoğu insan hamileliğimi utanç verici karşılarken Bangchan Hyung ve Felix bana her zaman destek olmuşlardı. Kimin gerçek dostum olduğunu anlamamı sağlamıştı bebeğim..
Bir süre karnımı okşayan Bangchan Hyungu izledim, gelen müşterilerle hemen ayaklanmış oluşu ve benim oturmamam, dinlenmem için ısrar edişi gözüme çok tatlı gelmişti.
...
Saat 21.50'yi gösterirken yavaşça tezgaha yaslandım. Normalde saatlerce çalışmam yorulmazdım ama hamilelik vücudumu fazlasıyla yoruyordu. Kafeye giren bedenle başımı kaldırıp baktım, Felix'i görünce yüzüme bir tebessüm yerleştirdim ve ona döndüm.
"-Ow benim minik Hyunjin'im ve yeğenim burda mıymış?"
Gülümseyerek sorduğu soru karşısında kaşlarımı çattım.
"-Minik? Senden birkaç ay büyük olduğumu hatırlatmak isterim Felix"
Verdiğim yalancı tepkiye karşılık gülmeye başladığında bende güldüm. Ne zaman geldiğini bilmediğim Bangchan Hyungun elimi omzumda hissedince gülmeyi kestim ve yüzüne baktım.
"- oo Lix sen buralara gelir miydin?"
Bangchan'ın Felix'e yönelttiği soruyla bakışlarım Lix'i bulmuştu.
"- Aslında gelmicektim ama Hyunjin ve yeğenimi özledim uğrayayim dedim. Hem Hyung senide özlediğimi farkettim tam şuanda."
İkiside gülmeye başladığında hafif tebessüm ettim.
"-Yalanci Lix seni. Eeee Felix'te burda olduğuna göre neden birlikte birşeyler yapmıyoruz?"
Omuz silktim ve ikisinin kararlaştırmasini bekledim.
"-Hyung haklı birlikte birşeyler yapalım. Bayadır üçümüz takılmamıştık."
Dilimi kuruyan dudaklarımın üstünde gezdirdim ve iç çektim.
"-Cocuklar aslında ben biraz yorgunum dinlemek istiyorum, siz ikiniz takilsaniz ben eve gitsem?"
Verdiğim cevabı beklemiyor olmalılar ki ikisininde yüzü anında düşmüştü. Onları üzgün görmekten hoşlanmıyordum...
"- Ya ama üzgün görmeye dayanamam ki ben sizi.. tamam bana gidelim evde takılırız hm?"
Bakışlarımı ikisi arasında gezdiriyor bir cevap vermelerini bekliyordum. Bangchan Hyung tam dudaklarını aralamış cevap verecek iken kafenin açılan kapısıyla bakışlarımızı oraya çevirdik. İçeriye giren tanıdık simalı kişinin dudaklarından dökülen ismim tüylerimi diken diken etmişti..
"- Hyunjin."
Devam edecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blessed | Hyunho
FanfictionHyunjin sarhoşken arkadaşı Minho ile birlikte olur ve hiç bilmediği gerçekler ortaya çıkar.