17

561 52 47
                                    

"Changbin burayı kimsenin bilmediğine eminsin değil mi? Onları tekrar tehlikeye atamam biliyorsun"

Changbin'in başını sallayışını izleyip önümde benden gizli konuşan iki öküzü takip ediyordum. Evet ikiside tam öküzlerdi, Minho hep öyleydi ve Changbin onun arkadaşı olduğu için kazaya kurban gitti.

"Hey Hyunjin kaç saatte geliyorsun, sana dedim acelemiz var diye."

Kaşlarım çatılırken nefes verdim ve adımlarımı hızlandırdım.

"Minho yoruldum, kaç dakikadır yürüyüp duruyoruz. Nerede bu ev?"

Bıkkın bir nefes verip bakışlarını bana çevirdiğinde yutkundum ve olduğum yerde durdum.

"Çocuk gibi mızmızlanmaya başladın bakıyorum, o zamanlara daha var sanıyordum. Gel buraya."

Arkasına dönüp kollarını açtığında zaman kaybetmeden hızlı adımlarla yanına vardım ve kollarımı boynuna doladım, aniden kollarımı itmesiyle gerilemiştim.

"Hyunjin seni artık öyle taşıyamam, bebeğe zarar gelebilir sıkışırsa."

Kollarını bacaklarım altına ve sırtıma yerleştirip beni kucağına aldığında memnuniyetle gülümsedim.

"Şimdi sessizce dur olur mu?"

Başımı hızlıca sallayıp onayladım, yerim rahat ve konforluydu. Bu yüzden mızmızlanmam için bir sebep göremiyordum. Yaklaşık 10-15 dakika sonra görünen oldukça hoş estetik bir görünüme sahip villayı görünce ağzım açık kalmıştı, çok hoş aynı zamanda asil duruyordu. Burada yaşayacağımızı düşünmek bile şimdiden mutlu etmişti beni ve karnımdaki miniği ki Minho'nun alnıma değen dudaklarını hissetmemle bakışlarımı ona çevirdim, gözlerinde anlamlandıramadığım bir üzüntü var gibiydi ve bu üzüntü ile karışık endişe onu yiyip bitiriyordu.

"Burada kalacağız bir süreliğine, hem senin hemde kıymetlimin iyiliği için en güvenli yer burasıydı."

Açıklamasını başımla onaylamış nazikçe boynuna sokularak burnumu tenine sürtmüştüm, bu onu huylandırmış olacak ki kıkırdadı ve başını hafifçe geri çekerek kaçırdı.

***

Minho kendi odasına çekilip Changbin ile bir şeyler konuşurken kapının dışında durmuş içeride olan biteni duyabilmek için kıvranıyordum fakat hayır asla mümkün değildi tek bir kelime bile duyamamıştım hâlâ.. Kulağımı kapıya dayayarak tekrardan şansımı denerken ellerim altından kayıp giden kapı ile sendeledim ve bedenime sarılan ellerle yutkundum.

"Hyunjin? Burada bizi dinlemek için mi bekliyordun, aptal mısın? Sana bunun önemli ve gizli bir şey olduğunu söylemedim mi ben, biraz söz dinle."

Sesi normale oranla biraz yüksek çıkmış olan Minhoya bana ihanet ederek dolan gözlerimle baktım, hamilelik kadar zor ve çılgınca bir şey yok cidden..

"Ağlıyor musun? Aptal duygusallıkları kes, o bebek için sana katlanıyorum ben, ağlayarak kıymetlimizin canını sıkamazsın!"

Yutkundum fakat boğazımın bir elle sarılarak sıkıldığını ve nefesimin kesildiğini hissettim ve yutkunsamda pek başarılı olamamıştım. Gözlerim dolu dolu ve nefessiz bir şekilde Minho'nun kollarının arasındaydım, daha birkaç saat önce bana hoş şeyler söyleyen benim sevdiğim adam şuan bana bebek için katlandığını söylemişti.. Bunun ne kadar can yakıcı olduğundan haberi var mıydı? Dengemi sağlayarak kolları arasından kurtuldum ve geri çekilerek elimle kolumu sıvazladım, şuan buradan uzaklaşmak dışında bir şey istemiyordum.

"-Üzgünüm."

Bir şey söylemesini beklemeden arkamı döndüm ve üst kata uzanan merdivenleri koşar adım tırmanmaya başladım, odam üst katta hoş manzarası olan oldukça büyük bir odaydı ve bugünümü ordan çıkmadan geçirebilirdim.

Blessed | HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin