büyük gün... kabul töreni

435 51 11
                                    

Bütün gece bir uyanıp, bir uyudum. Rüyalarım ve hayallerim birbirine karıştı. Nihayet sabah oldu. Yatağımdan çıkmadım ve bana dün gece verilen kitabı incelemeye başladım. Aslında kitap okumayı seven biri değildim. Eğer mistik olayları anlatan bir kitapsa bu ilgimi çekerdi ama onları bulmak hiçde kolay değildir.

 Güneş evi; akademinin ismi buydu demek. Evet, başla bakalım kızım dedim kendi kendime. Kitap çok kalın değildi. Yinede bana, sadece bu gece yardımcı olacak bilgileri okumaya başladım.

Kabul töreni:

Güneş evi’nin yüzyıllardır süre gelen geleneğidir, kabul törenleri. Bu törenler aynı zaman da sizin elementinizi de belirler. Akademiye yeni katılan öğrenciler diğer öğrencilere tanıtılırlar ve resmi kabul törenlerini yaparak vampir olarak yaşamına başlarlar. Öğrenciler henüz değişimi tamamlamış değillerdir, tören de onlara sunulan ilk kanları ile değişimi tamamlarlar.

Elementlerini ise; masaya konulan, atalarımıza ait hançerle sol ellerinde küçük bir kesik açarlar. Hançerdeki büyü kanına, kanından ise bütün vücüduna geçer. Büyü bizleri değiştirir. Daha güçlü kılar, onlar bize bir nevi yol göstericidir. Geçmişimiz ve geleceğimizdir. Fakat büyü bizi fiziksel olarak da değiştirir. Öğrenciler bu tören ile 4 elemet’den biri’ne sahip olur.bu 4 elemet Ateş, su toprak ve hava’dır. Bizi fiziksel olarak etkileyecek kısım da burda başlar. Öğrenciler hangi elemette aktif olursa o elementin rengini gözlerinde taşır.

Ateş; kırmızı ile çevrelenmiş siyah

Su; mavi

Toprak; yeşil

Hava; gri

Göz renginiz ne olursa olsun elementiniz aktifleştiği sırada göz renginiz de değişir. Bu şekilde atalarımız birbirini ayırt edebilmişler ve yüzyıllar sonra da bu geleneği yaşatan tek akademi biziz.

 

Okuduklarım gerçekten oldukça etkileyici idi. Heyecan duymamak elde değildi. Ama birazda ürkünçtü. Yani elini kesmek, göz renkleri… tanrımm. Birkaç küçük detaya daha baktım ve karnımdan acıktığımı belirten sesler gelmeye başlayınca kitabı masanın üzerine koyarak banyoya doğru gittim. Törene kadar odamda aç ve susuz kalamazdım. Oda dan dışarı çıkmam gerekiyordu. En azından etrafa bir göz atardım ve midemdeki sesleri susturmak için bir şeyler yiyebilirdim. Banyo da yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım ve birbirine dolaşmış saçlarımı güzelce taradım. Üzerime siyah dar kot pantalonumu ve siyah göbeğimi açıkta bırakan tişörtümü giydim. Ayağıma kısa botlarımı da geçirdikten sonra anahtarımı alarak odamdan çıktım.

Dün yanlışlıkla girdiğim binanın erkekler yurdu olduğunu öğrenmiştim. Kızlar yurdu ile binalar arka arkaya ve bitişik bir şekilde yapılmıştı. Ama eminim ki öğrenciler birbirlerini görebilmek için gizli geçitler açmıştır ve yine eminim ki eğitmenler de bu gizli geçitler için devriye geziyordur. Akademi de bebek olaylarıyla ilgilenmek istemezlerdi herhalde.

Kızlar yurdun dan çıkarken yolda kimseyi görmemiştim. Bahçeye çıktım ve yurtların tam tersindeki istikamette ilerledim ve tanrıya şükür birileri binanın üzerine tabela asmayı akıl etmiş. Bu bina diğer binalara göre biraz daha yeni bir yapıya benziyordu. Üzerinde yemek hane yazan bu binaya doğru hızlı adımlarla girdim. Kapıyı açtım ve içeri de biraz ilerledim kii keşke ilerlemeseydim.

İçerisi tepeleme kan paketleri ile doluydu. Diş etlerimin tekrar ağrıdığını hissettim ama hissettiğim tek şey o değildi. Midem bulanmaya başlamıştı ve kusmak şuanda pek de işime yaramazdı. Gitmek için hızla arkamı döndüğüm sırada birine çarptım.

GÜNEŞ EVİ (bir vampirden daha fazlası...) #wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin