...seni istiyorum...

208 24 10
                                    

Bedenim'in aşina olduğu bir yerde uyandım bu sabah (revirde). Tek güzel yanı gözlerimi açtığımda sevdiğim adamın yanı başımda olmasıydı. Yorgun olduğunu hissettiğim bedeni, küçük bir sandalyeye kıvrılmıştı. Yüzüne düşen altın sarısı saçlarına doğru uzandığım sırada gözlerini açtı ve AMAN TANRIM.

Yüzümün nasıl bir şekle girdiğini bilmiyorum ama şuan karşımda kahkahalar ile gülüyordu.

" aman tanrım! bu nasıl olur " hemen yattığım yerden kalktım ve yüzüne doğru uzandım. Kırmızı ile çevrelenmiş siyah gözleri yerine benim gözlerimin birkaç ton koyusu vardı artık. Ama bu imkansız!

" cevabını kendin bulacaksın, sadece hisset" dedi ve ellerimi tuttu. Daha ne olduğunu kavrayamadan ruhumda hissettim onu. Kevın'ın olduğunu bildiğim duygular içimde coşkuyla dans ediyordu. Heyecanlıydı hem de çok. Heyecanına yoğunlaştığımda nedenini anladım.

" bu bir mucize, imkansız." Dedim hala şaşkındım ama yüzümdeki sırıtış git gide artıyordu.

" o ısırıkla birlikte bizi birbirimize mühürledin. Artık seni asla bırakamam" dedi kollarıyla sıkıca kavradığı belimi sarmalarken.

"peki ya elementin?"

" 4 elementi de kullanabiliyorum ve senin hissettiklerini hissedebiliyorum. Aslın da bu çok tuhaf."

" ben ne kadar süredir baygınım"diye sordum. Her seferinde benim dışımda gelişen olaylar oluyordu. İşim kötüsü bu olayların baş karakteri benim ama hiç bir şeyden haberim yok.

" yaklaşık 2 gündür." Dedi ve biraz durakladıktan sonra devam etti "nasıl hissediyorsun?"

"garip" diye cevapladım. Çünkü gerçekten öyle hissediyordum.

"bu arada o pislik ne oldu?" diye sordum. Yaşadıklarımı anımsayınca birden aklıma geldi ve tekrar öfkelenmeye başladım. Kevın hissetmiş olacak ki ellerimi tuttu ve sımsıcak gülümsemesiyle bana baktı.

" geçti artık, her şey bitti. O öldü" öfke kıvılcımları  kevın'ın beni saran kolları ile yerini mutluluğa bıraktı.

Nihayet doktor gelip odama gidebileceğimi söyledi.

Şimdi odamda, yatağımda en önemlisi de kevın'ın kolları arasında huzur buluyordum. Önceleri, yani ruh yüzünden kendimi ucube olarak gördüğüm zamanlarda, aslında bana verilmiş kutsal bir emanet olduğunu bilmiyordum. Hayatıma değen bir mucize olduğunu bilmiyordum.

Artık bu mucizeyi bir başkasıyla paylaşıyorum, sevdiğim adamla.

En mükemmel yanı ise artık gerçekten BİZ olmuştuk. Onun hissettiklerini hissetmek, onun ruhuna dokuna bilmek ve her an beni sevdiğine emin olarak yaşamak...

Bu durumu öğreneli birkaç saat olmasına rağmen hayatımın geri kalanında sevdiğim adam ile birlikte mutluluğa ve aşka doğru uzandığımızı hissediyordum.

Göğsüne koyduğum başımı boynuna doğru kaldırdım ve kokusunu derin bir nefes ile içime çektim. Ben onun kokusu ile kendimden geçerken onun hisleri de içime dolmaya başladı.

Mutluydu. Kollarında yatmamdan, kokusunu içime çekmemden ve ellerimi göğsünün üzerinde oynatmamdan.. Tamam şimdi biraz gıdıklandı ama devam ettim. aşağıya doğru indikçe daha da gıdıklanıyordu. Gözlerini açtı ve karnının üzerinde gezinen elimi tuttu.

" bu hiç adil değil" dedi.

"neymiş adil olmayan?" dedim gözlerinin içine bakıp tebessüm ederken.

" hislerimle oynuyorsun. Hissedip üstüne gidiyorsun"

" belki biraz" dedim ve ellerim tekrar göğsünün üzerinde harekete geçti.

" artık sana karşı çok daha savunmasızım. Duygularım, düşüncelerim sana karşı çaresiz. Ben sana karşı çaresizim" dedi ve sesi biraz daha kısılırken artık fısıltı gibi çıkan sesiyle devam etti...

" öğrenmelisin" dedi.

" neyi ?" dedim kafamda kocaman soru işaretiyle.

" aramıza duvar örmeyi. Düşüncelerini, hislerini, arzularını sustura bilmeyi" dedi.

" anlayamıyorum kevın, ne demek istiyorsun ?" diye sordum yattığım yerden kalkıp. Artık ikimizde karşılıklı oturuyorduk ve söylediği şey yüzünden kafam karışıktı.

Derin bir nefes aldı ve..

" beni sevdiğini, bana aşık olduğunu ve yanımda mutlu olduğunu biliyorum. Ama ona.. david'e karşı içinde, en derinde bastırmaya çalıştığın duyguların var" dedi. Üzgündü ve çaresiz.

Ben ise söyledikleri karşısında donup kalmıştım. Evet david den hoşlanmıştım. Ama bu geride kalmıştı. Ona olan hislerim kevın'a olan hislerim ile karşılaştırılamazdı bile.

Düşüncelerim kevın'ın sesi ile bölündü.

"biliyorum sevdiğim, sana bu yüzden kızamıyorum" yine düşüncelerim ona akıp gitmişti.

Hiç beklemediğim bir şekilde beni kendine çekip öpmeye başladı. hiç tereddütsüz ona karşılık verdim. Ruhum kadar bedenim de arzuluyordu onu.

Yatağa uzandık ve bütün ağırlığıyla üzerime uzandı. Dudakları şehvetle dudaklarıma kapanırken, ellerim tişörtünün kenarlarını kavradı ve tam çıkartırken kendini geri çekti. İkimizde nefessiz kalmıştık. Göğsümüz sık nefeslerimiz ile inip kalkıyordu. Yüzü hemen yüzümün üzerindeydi fakat yine aramıza o anlayamadığım mesafeyi koymuştu.

"yapamam, bu şekilde olmaz" dedi.

"beni istemiyor musun" diye bildim sadece.

" sadece seni istiyorum ariana" dedi gözleri gözlerime, kalbi kalbime değerken.

" o zaman neden?" dedim neden?

" korkuyorum" dedi fısıltıyla " seni incitmekten, kırmaktan. Sana zarar vermekten korkuyorum. Ama aşkımızı hem ruhumuzla hem de bedenimizle mühürlemek istiyorum" diye devam etti.

Tek bir cevabım vardı...

" seni istiyorum"

Sanki bunu bekliyormuş gibi dudakları dudaklarıma kapandı. Artık geri dönüş yoktu. Kıyafetlerimiz yerde bir yığın oluşturmuştu. Ben ne kadar sabırsızsam o da o kadar sakindi. Anın tadını çıkartıyordu adeta. Hayır aslında zarar vermekten çekiniyordu.

Çıplak tenlerimiz birbirine değerken, her hareketi ile bedenim sızlıyordu. Kalbim, ruhum, bedenim, aklım, kasıklarım onu haykırıyordu.

Artık onun olmuştum, o da benim. Ruhumuz gibi bedenimizde mühürlenmişti şimdi. Yan tarafa doğru attı kendini ve kollarının arasına aldı tekrar beni.

Bir müddet daha kollarının arasında kaldım. Taa ki kapı çalana kadar. Tam kapıyı açmak için yataktan kalkmıştım ki çıplak olduğumu hatırladım. Kevın aceleyle üzerinde bir şeyler geçirdi ve kapıya doğru gitti. Kim olduğunu sordu ve duyduğum cevap beni yerime çiviledi adeta.

Kapı yavaşça aralanırken david ve tiffany ilk önce kevın'a baktı. Gözleri beni bulunca çarşaflarımın içinde boğulmak istedim adeta. David bana o şekilde bakarken kalbinin ne kadar kırıldığını anlamamak için ancak aptal olmak gerekir.

Bana son kez baktı ve gitmeden önce gördüğüm son şey gözünden akan bir damla yaştı.

İşte şimdi başa döndüm... hayatıma yeniden hoş geldin AŞK ÜÇGENİM...

GÜNEŞ EVİ (bir vampirden daha fazlası...) #wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin