şeytan'ın ini

184 29 3
                                    

Gözleri gözlerime kilitli bir şekilde bakmaya devam ediyordu. Büyünün içimden akıp gittiğni biliyordum ama onda ki bir şey bana karşı koyuyordu. Müdür borya azimova resmen büyü'me direniyordu. Tüm çaresizlik bedenimi sardı ve korkuyla bir adım geriledim. Başaramayacaktım. Tam herşey buraya kadarmış derken müdür azimova birden yere yığıldı. Ahh tanrım şükürler olsun rahat bir nefes aldım. Çünkü tiffany zorlandığımı görmüş olacak ki kafasına vurup onu bayıltmıştı.

" hadi hemen çıkmamız lazım burdan" kolumdan tutarak beni dışarıya çekti. Olayın şokunu üzerimden atar atmaz daha da hızlandırdım adımlarımı. Nihayet arabaya geldiğimizde arkaya eşyalarımızı attık ve arabayı çalıştırdım. Bir çok duyguyu aynı anda yaşıyordum. Kapıya geldiğimizde nöbetçiler bizi durdurdu.

"  izin kağıdınız var mı? " dedi kaslı uzun boylu takım elbise giyen muhafız.

" ahh odamda unuttum. Tanrım ne kadar ahmağız." Dedim çekici gülüşümü kullanarak. Bunu yapmam lazımdı. Buradan biran önce çıkmam lazımdı.

" üzgünüm çıkmanıza izin veremem"

" lütfen ama bir istisna yapamaz mısınız?" derken bütün dikkatimle gözlerinin içine bakıyordum. Bakışlarımı yakaladı ve işte oldu. Sersemlemişti ama bana karşı koymadan kapıyı açtı. Tam çıkarken bizi gördüğünü kimseye söylememesini ve bu konuşmayı unutmasını söyledim, onaylayınca hemen gaza bastım ve kapıdan çıktım.

Tiffany de benim gibi gergin ve korkmuştu. Bu olanlar çok garipti ikimiz içinde. Akademinin arka kısmındaki ormanlık yola saptığımda tiffany arkasına bakmayı bırakmıştı.

" rahatla artık sorun yok"

" tedirginim."

"biliyorum bende öyle" diyerek yatıştırmaya çalıştım onu. Yaklaşık 1 saattir yoldaydık.david ile buluşacağımız yere varmak üzereydik. Tiffany silahları hazırlıyordu. Gücümüzü toparlayabilmemiz için 5 paket kan içmiştik. Aslında bu macera oldukça korkutucuydu. İçimizden biri yada hepimiz ölebilirdik. Ama biz aldığımız eğitime güveniyorduk. David ve ben iyi bir dövüşçüydük. Aynı zamanda tiffany ve ben çok iyi büyü kullanıyorduk. Yani kötü durumları en az boyuta çekiyorduk. Özetle durumumuz, fazla özgüvenli ve deli cesaretiyle dolu bir kurtarma operasyonuydu.

Buluşacağımız yere geldiğimizde arabayı durdurdum. Etraf karanlıktı, birkaç kilometre önce anayoldan çıkmış ve tanrının unuttuğu bir yere gelmiştik. Arabadan inmeden beklemeye başladık. Birkaç dakika sonra arka kapı hızla açıldı ve tiffany ile ben küçük çaplı bir çığlık attık. Gelen david'di. Onu tekrar görmek benim için oldukça garipti. Aşık olduğum adamın kardeşi ve aynı zamanda hoşlandığım adam... ( yani bir zamanlar hoşlandığım adam)

Altında koyu renk kot pantolonu üzerinde beyaz düz tişörtü siyah kemerine sıkıştırdığı kazığı ve tabancası... tabanca mı?

" tabanca ne için?"

" içinde gümüş kurşunlar var. Onları öldürmez ama bize zaman kazandıracak kadar etkisiz bırakır."

" kaçarken bir sorun çıktımı ?" diye sordu hemen ardından. Tiffany ve ben birbirimize baktık. Müdür azimovayı nasıl etkisiz hale getirdiğini düşününce...

" hayır herşey yolundaydı. Sen neler buldun" dedi tiffany.

" birkaç araştırma ve telefon görüşmeleri sayesinde hangi eyalette olduklarını tesbit ettim. daha sonra sınırları gerçekten zorladım ve nerede kaldığını öğrendim."

Sonunda bulmuştuk onu.

"hemen sevinmeyin" diyerek yüzümdeki tebessümü yıktı resmen.

" çünkü oldukça kalabalıklar. Gece saldıramayız, gündüzü beklemeliyiz." Dedi.

" hayır" diyerek itiraz ettim hemen " geç kalabiliriz, kevın'ı öldürebilirler. Şimdi gidiyoruz"

" tehlikeli olduğunun farkındayım ama ariana haklı" dedi tiffany. Ona minnettar bir bakış attıkdan sonra david'e döndüm.

" o benim kardeşim emin olun sizden daha çok istiyorum onu bulmayı"

" son kez söylüyorum david, eğer şimdi yola çıkmazsak... seni kendi yöntemlerimle ikna ederim. Emin ol bunu yaparım"

" pekala pekala, bu fazla sertti." diyerek bir kahkaha attı. Ona sert bir bakış göndrince hemen arabadan indi ve benim olduğum kapıyı açtı. İtirazlarım yersizdi. O sürücü koltuğuna geçerken bende yan tarafa geçtim. Tiffany arkada  memnuniyetsiz bir şekilde otururken yola çıktık. Kevın 3 saat uzaklıkdaki bir mesafedeydi. Üçümüzde planlamalardan başka hiç konuşmuyorduk. Gergindik, korkuyorduk... en önemliside şeytanın inine isteyerek giriyorduk. 






GÜNEŞ EVİ (bir vampirden daha fazlası...) #wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin