1-Dudak Nemlendiricisi

12.6K 508 165
                                    

Bu hikaye pandeminin son dönemlerinde geçmektedir.

Bölüm Müziği: Umut Kaya- Mor Yazma

🌪

"Geçebilir miyim? Müsaade eder misiniz?" Gurur, tıpkı her sabah olduğu gibi kalabalık olan otobüsten kendini zar zor atarken maskesini biraz daha burnuna bastırdı. Bir ay süren ara tatilden sonra kendini tekrar bu berbat otobüs hattında eziyet çekerken bulmak onun için bir hayli can sıkıcıydı.

Okula gider gitmez Levent'e bu konuyla ilgili çemkirmeyi kafasının bir köşesine not etti. Aptal sevgilisi evine yakın bir yerde oturuyor olmasına rağmen kendisini arabayla almaya tenezzül etmiyor, her seferinde başka bir bahane uyduruyordu. Gurur onun yine "Bizimkiler yanlış anlar, zaten belli edeceğiz diye ödüm kopuyor." minvalinde şeyler söyleyeceğine emindi ama kafasına koymuştu. Sevgilisinin arabası olmasına rağmen, bir astım hastası olarak her gün bu denli fazla insan taşıyan bir otobüs hattını kullanmak zoruna gidiyordu. Virüs kapacak diye zaten her şeye ekstra önem vermeye çalışıyor, kendisine elinden geldiğince dikkat ediyordu.

Kulaklıklarını kulağına geçirerek okula doğru yürürken Levent'in bu sefer durumu anlayacağını umdu. Yoksa büyük bir kavga onları bekliyordu.

Kampüse girip de Hukuk Fakültesi'ne doğru adımlıyordu ki, omzunda hissettiği elle beraber arkasını döndü.

"Ne yapıyormuş bakalım benim güzel sevgilim?" Gurur, Levent'in bu girişine gözlerini devirerek yarım bir şekilde gülümsedi. Etmeyi düşündüğü kavganın bu denli erken başlayacağını o da tahmin etmemişti. "Sevgilin geçen dönem de olduğu gibi otobüslerde sürünüyor, ne yapsın?" dedi sesindeki iğneleyici tınıyla beraber. Ama beklediği olmamış, Levent sıcak bir biçimde gülümsemişti.

"Onu ayarlayacağım merak etme. Haydi gel, bizimkiler bekliyor." Gurur, soğuktan çatlayan dudaklarını diliyle ıslatarak sevgilisinin arkasından yürümeye başladı. 'Bizimkiler' diyordu ama Gurur'un o gruptaki kimseden haz etmediğinin farkında değildi. Sırf sevgilisinin hatrı için onlarla beraber takılıyor, çoğuna da gıcık oluyordu. Daha kötüsü; ilişkilerini öğrenseler hepsinin Levent'i de, kendisini de hastanelik edene kadar dövecek tipler olduğuydu. Asla bu tarz şeylere açık olabilecek elemanlar değillerdi.

Kampüsün içindeki, en alt katta yer alan kafeye beraber girdiklerinde, direkt gözlerine çarpan masaya doğru ilerlediler. En kalabalık masalardan biri olması bir yana, fakültede inkar edilemeyecek bir biçimde en çok ilgi çeken kişi bu masada oturuyordu.

Yine her zaman olduğu gibi birkaç kızın bakışlarının Yücelde olduğunu görünce kocaman bir kahkaha atmak istedi.

Yücel; onların iki üst döneminden, Levent dahil birçok kişinin 'abi' ayakları çektiği biriydi. Ama onun daha önce bir kere bile gülümsediğini hatırlamayan Gurur, buzdan hallice olan çocuktan da diğer grup üyelerinde de olduğu gibi haz etmiyordu. Hatta Yücel'den ekstra haz etmediğini söylese yalan olmazdı.

Onu kampüste ilk gördüğünde, inkar edemezdi ki düşündüğü ilk şey ne kadar yakışıklı olduğu olmuştu. Ama Levent'in grubuyla, haliyle de Yücel'le aynı ortama girip çıkmaya başlayınca görmüştü ki Yücel dışarıdan nasılsa içeriden de öyleydi. Grupta dönen esprilere gülmez, en fazla yüzünde tebessüm diye adlandırılabilecek hafif bir kıvrım oluşurdu. Gurur bu kıvrımı bile muhtemelen yalnızca üç beş kere görmüştü.

Onun burnundan kıl aldırmaz, düz ve suratsız bir herif olmasının sebebinin dibinde 'abi' diye dolanan ezik tipler olduğundan da emindi.

Geniş masanın önüne geldiklerinde, suratına sahici olmayan bir gülümseme yerleştirdi. Kendisini boş sandalyelerden birine atarken, Levent de Yücel'in yanına yerleşmişti.

Gurur Rüzgarı | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin