🌪
Günlerin nasıl bu kadar hızlı geçmiş olabildiğini aklı almıyordu. O berbat cuma gününün üzerinden üç gün geçmiş -onun için üç saat gibiydi- ve öğlen bir sınava girmesi gerekiyordu. Eğer sınav haftasında olmasalar, bir hafta boyunca okula gitmeyeceğinden emindi ama şimdi böyle bir imkanı yoktu. Gerekli bir mazereti olmadığı sürece mazeret sınavlarına da giremezdi. Zaten finalleri ekstra zor yapan bir hocanın vize sınavına girmeyecek olması onu ciddi anlamda zora sokardı.
Geçen üç günün ardından telefonuna bir kez dahi bakmamıştı. Vaktini ders çalışarak, akşamları ise film izleyip kitap okuyarak geçirmişti. Erken kalkması gerekmediği için alarm için dahi olsa almamıştı telefonu eline. Evden çıkmadan önce, sınıf grubuna bir şeyler yazılmış olabileceğini düşündüğünden açmak zorunda kaldı telefonu.
Sadece birkaç yakın arkadaşının bildiği kilitli twitter hesabından arkadaşlarıyla konuştuğu için onlardan herhangi bir mesaj gelmemişti. Sınıf grubuna da not isteyen birkaç kişi hariç kimse önemli bir şey yazmamıştı. Levent'ten 32 tane mesaj ve 7 arama gelmesine rağmen Yücel'in hiç aramayıp mesaj da göndermemesine şaşırmamıştı. Yücel birini tek seferde silecek biriyken Levent'in onunla uğraşmaya devam edeceğinden emindi.
Mesajlarını açmadı ama son yazdığı ve ekranda gözüken mesajı 'orospu'ydu. Genel olarak neler yazmış olduğunu tahmin edebiliyordu. Bu yüzden moralini bozmamak için yana kaydırarak sildi Levent'ten gelen tüm mesajları.
Fakültede tek tük konuştuğu kişiler hariç pek de arkadaşı yoktu. Bu yüzden onu bekleyen berbat günleri tek başına atlatmak zorundaydı.
Evden çıkıp otobüs durağına vardığında çok beklemesi gerekmemişti çünkü okula giden otobüsler özellikle bu saatlerde sık geçiyordu. Boynundaki kulak üstü kulaklığı takıp yol boyunca uyumaktı isteği ama özellikle sınav zamanı, otobüsler tıka basa dolu oluyordu. Nereden nereye diye geçirdi içinden gülme isteğine engel olamadan. Daha geçen cuma evden okula son derece lüks bir arabayla getirilip götürülürken şimdi belediye otobüsünde ağzında elli dakika boyunca takmak zorunda kalacağı maskeyle beraber dikiliyordu. Önü, arkası, sağı, solu insan doluydu. Yine cebinden dezenfektanı eksik etmediği bir döneme giriş yapmış bulunuyordu. Ülkede kısıtlamalar, maske kullanımı zorunluluğu kalkmıştı. Bu bir hafta öncesine kadar onu ilgilendirmezken şimdi tekrar okula otobüsle gitmeye başlamıştı.
Kulaklığında şarkı kesilip telefon çalmaya başladığında cebinden çıkartıp arayana baktı. Yakın arkadaşı Selen'di. "Efendim." dedi muhtemelen her toplu taşımada telefonla konuştuğunda olduğu gibi etrafındakiler tarafından dinlenirken.
"Gurur, nasılsın?" Normalde pek ciddi bir tip olmayan en yakın arkadaşının, ona anlattıklarından sonra kendisine daha temkinli ve yumuşak davrandığının farkındaydı. Aynı üniversitede, farklı fakültede okuyan arkadaşı; hayatında olup biten her şeye hakimdi.
"İyiyim sen?"
"İyiyim, hangi gün bitiyor sınavların? Bir şeyler yapalım mutlaka sınavlar bitince. Keşke biz de sınav haftasında olmasaydık, yanına gelirdim."
"Gerek yok aşkım, tek sınav var zaten girip çıkacağım ve geri döneceğim eve." En azından böyle olacağını düşünüyordu ve diliyordu. Levent'ten ve diğer herkesten uzak bir yere oturabilmek için şu an fazlasıyla şey verirdi. Bu yüzden evden biraz erken çıktığı da söylenebilirdi. "Akşam boş musun peki?" O da sınav haftasında olmasına rağmen arkadaşına vakit ayırabilirdi. Hem önemli olan finallerdi, bir günden de pek bir şey kaybetmezdi.
"Yok sağ ol, bugün Neslihan'la randevum var zaten." Selen zaten gittiği psikiyatrı bildiği için açıklama yapma gereği duymadı. Otobüste -hele de bu kadar kalabalıkken- psikiyatri randevusu olduğunu söylemek istememişti. Bunun gayet normal bir şey olduğunun farkındaydı ama çoğu insanın bunu böyle görmediğini de biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gurur Rüzgarı | bxb
RomanceGurur; üniversite birinci sınıfın ilk dönemini güzel bir ortalamaya ve iyi bir erkek arkadaşa sahip biçimde sonlandırırken, hayatın onun için tasarladığı geleceğin çok daha farklı bir hâle evrileceğinden habersizdi. Bir ay içerisinde, en tahmin edem...