6-Kitap

5.2K 464 22
                                    

Bölüm Müziği: Sena Şener- Affetmem

🌪

Gurur; elinde tuttuğu tuğla genişliğindeki kitabı karşısındaki esmer oğlanın suratına doğru tuttuğunda, Yücel kaşlarını çattı.

"Ne oluyor?"

"Şu oluyor ki..." dedi kitabı Yücel'in önüne koyup. Ağır kitabın masaya çarpmasıyla birlikte gürültülü bir ses çıkmıştı. "Bana Medeni Hukuk anlatacaksın." Yüzüne yapay bir gülümseme yerleştirirken boynunu yana yatırdı.

Yücel, kollarını göğsünde kavuşturdu karşısında dikilen çocuğa bakarken. "Sorumu yineliyorum."

"Sen geçen sene Sabiha'dan AA ile geçmişsin, hem de çok yüksek bir notla." Sabiha, Medeni Hukuk derslerine giren ve Gurur'un hiç mi hiç sevmediği bir doçent hocaydı.

"Lütfen bana ders çalıştır, ne istersen yaparım. İmkanı yok kalamam vizeden, sen biliyorsundur az çok ne sorduğunu. Yemiş yutmuşsundur. Hem o kadın kesin her sene aynı soruları soruyordur." diyerek açıkladı kendini.

Yücel, kimsenin kalmadığı amfide gözlerini kısa bir süre gezdirerek ofladı. "Arabada kafamı şişirecek müzikler açmayacaksın." dedi sabah yaşananları hatırlatarak. Ne mi olmuştu? Dersin geç bir saatte olmasından ötürü güne geç başlayan ve hâliyle de enerjik olan Gurur, arabaya biner binmez telefonunu arabanın bluetoothuna bağlayıp şarkı açmıştı. Biraz hareketli olan müziğin sesini yükseltmesiyle Yücel'in radyoyu kapatması bir olmuştu. Ondan sonra da yol boyunca hiç konuşmamışlardı.

"Ruh gibi oturacağım yani, tamamdır not alındı. Var mı başka bir şey?" Yüzünde hala aynı gülümsemeyle, esmer oğlanın gözünün içine bakıyordu.

Biraz düşündükten sonra "Şimdilik yok." dedi Yücel.

"Tamam o zaman, başlayalım." diyerek amfinin en arkalarına doğru ilerledi.

Yücel'in sorarcasına baktığını fark edince "Önlerde daral geliyor bana, ders anlatman için de olsa oturamam." dedi kendini açıklama gereği duyup.

"Gurur, en ortada oturuyordum zaten."

"Olsun, burası daha iyi." Suratında peyda olan çocuksu gülümsemeyle beraber, eliyle gel işareti yaptı. Yücel'inse tartışmaya hiç niyeti yoktu. Gurur'un inadıyla uğraşmak istemediğinden, başını iki yana sallayarak oturduğu yere ilerledi. Bu döneme kadar pek konuşmuş olmasalar da sonuçta bir sene boyunca kantinde aynı masada oturmuşlar ve aynı masada yiyip içmişlerdi. Levent'le olan konuşmalarını biraz gözlemleyebilen bir insan Gurur'un ne kadar inatçı olduğunu hemen anlardı. Bu yüzden hiç itiraz etmeden yanına çöktü.

"Daha doğru dürüst bir şey işlememişsinizdir bile."

"İşlemedik zaten, ama sen hangi konulardan neler sorabileceğinden bahsederek ilerlersin. Hem zaten Sabiha'nın sınavlarına herkes düzenli çalışıyor. Hatta bir sonraki derse çalışarak gelip atlıyorlar her şeye pirana gibi." dedi yüzünü ekşiterek. "Kesin sen de o tiplerdensindir."

"Değilim." kolundaki saate bakıp "Haydi başlayalım. Saat üçte dersim var." diye ekledi.

Gurur'un kaşları çatıldı. "Üçte mi? Ek ders falan mı koydular olmuyordu normalde."

Yücel olumlu anlamda kafasını salladı. "Tamam o zaman." dedi Gurur, kitabın bir önceki derste işledikleri kısımlarını açarken.

"Buraları da işledi mi?" diye sorduğu sırada, sesini çalan telefonun sesi bastırdı. Gurur, bu zil sesinin kendi telefonuna ait olmadığını bildiğinden bakışlarını Yücel'e dikti. Esmer olan, ceketinin iç cebinden çıkarttığı telefonu beklemeden açtı.

"Alo. Efendim Gizem." Karşıdan gelen sesle beraber Gurur'un ilk olarak kaşları hafifçe yukarı kalkarken, ardından gözlerini devirdi.

"Tamam, verirsin çıkışta. Hâlâ fakültedeyim zaten, yemeğe çıkmadım. Ufak bir işim vardı."

Son cümlesini Gurur'a bakarak ve iğnelercesine söylemişti ama sarışın çocuk buna takılmadı.

"Anladım. Görüşürüz." diyerek telefonu kapatarak cebine geri koydu.

"Gizem, ikinci sınıflardaki Gizem mi?" Kızı sesinden tanımış olmasına rağmen dinlediğini ve kızın sesini duyduğunu belli etmemek için sordu. Gizem, ikinci sınıfa gidiyor olmasına rağmen bir dersi alttan alıyordu. Bu yüzden Gurur'un onunla birkaç kez konuşmuşluğu vardı. Ayrıca kızı hazırlık sınıfından da hatırlıyordu.

"Evet."

"Nereden tanışıyorsunuz ki siz?"

"Seçmeli bir dersi beraber alıyoruz."

"Ne istiyor not falan mı?"

"Medeni Hukuk kitabımı istemişti geçen seneki. Altını çizdiğim yerlere, tuttuğum notlara falan bakmak için."

Gurur'un ağzı şaşkınlıkla aralandı. "Bak sen uyanığa. Sen de bir de bana, daha hiçbir şey işlememişsinizdir diyordun. Kıza kitabını vermişsin. Zaten bu benim aklıma nasıl gelmedi ki?" Gizem'in uyanıklığı onu şaşkına çevirmişti.

Yücel "Senden daha uyanık olduğu kesin evet." diyerek sırıttığında Gurur'un kaşları tekrar çatılmıştı. "Ben buraya gelir gelmez söyleyebilirdin bunu. Tabii sadece kızlara not falan veriyorsan orası ayrı." Ellerini göğsünde birleştirip dudağını büktüğünde, Yücel neye uğradığını şaşırmıştı. "Gurur kitap istemeyi akıl etmek bu kadar zor bir şey değil. Bunu Gizem'e de ben teklif etmedim. İstedi verdim, bu kadar basit." Sonra birden aklına gelmiş gibi devam etti. "Ha bu arada, ben öyle kitap üzerine not tutan tiplerden değilim. Hocanın önemli olduğunu söylediği şeyler aklımda yer eder, çalışırken onların üzerinde dururum. Yani kitabımı almış olması ona artı bir şey kazandırmayacak. Herkesin altını çizdiği yerlerin altı çizili, o kadar."

Gurur, Yücel'in yaptığı uzun açıklamadan ötürü şaşırarak ufak bir duraksama yaşadı. Aslında onunla, ona trip atabileceği kadar yakın sayılmazlardı. Ama Gizem'in Yücel'i aramış olması onu şaşırtmış, kızın uyanıklığı hoşuna gitmemişti. Esmer oğlanın kendisine açıklama yapmış olması içinde bir şeylerin kıpırdamasına sebep olurken, dudaklarını birbirine bastırdı.

En sonunda ağzını araladığında "Tamam, özür dilerim." dedi teslim olurcasına ellerini havaya kaldırarak. "Şimdi bana aklına kazıdığın o önemli şeyleri anlatır mısın?" İki elini çenesinin altına koyup gözlerini art arda kırpıştırdığında Yücel derince iç çekti.

🌬

Gurur Rüzgarı | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin