Günleri

2.4K 62 4
                                    

Yorgunlukla açtım gözlerimi. Bok gibi bir zamandı. O kara günün üstünden sadece 3 gün geçmişti. Hala daha kendimi toparlayamamış, evden dışarı bile çıkmıyordum. Ölü gibiydim, nasıl ayakta duracağımı da bilmiyordum. Koskoca evde bir başıma. Berat 3 gündür boş olduğu her vakitte beni arıyordu. Kendisi maç için İstanbul'a gitmek zorunda kalmıştı. Ama her an arayıp soruyordu, bu zaman da en büyük destekçimdi yalan söylemeye hiç gerek yok.

Günlerdir çıkmadığım yataktan kalktığım da gözlerimi kısarak etrafa baktım. Karanlıktı. Cama yaklaşıp perdeleri açtım ardından da camı. İçeri hava girse iyi olurdu.

Aynadan göz ucuyla kendime baktığım da sakince gözlerimi kapattım. İğrenç bir hale bürünmüştüm. Ama yapacak bir şeyim yoktu ki. Toparlanamıyordum, olmuyordu. Odadan çıkıp yavaş adımlarla aşağı indim. 3 gündür doğru düzgün yemek de yememiştim, tiksiniyordum. Hem de istemiyordum, bu da çok hızlı kilo vermeme sebep olmuştu. Mutfağa girip dolabı kolaçan ettim. Yemeklere baktığım da midem bulanmıştı. Kusmam gerekiyordu, hemen.

Koşa koşa tuvalette gidip parmağımı sokabildiğim kadar ağzıma soktum. Büyük bir öğürmeyle kustuğum da nefes nefese kendimi geri attım. Artık böyle yaşamakdan bıkmıştım. Zorlukla yerden kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Telefonum çalmaya başladığın da tuvaletten çıkıp geri salona ilerledim. Her zaman ki gibi Berat arıyordu. Sesimin kötü olduğunu biliyordum, açmasam bu sefer panik yapacaktı.

"Efendim?"

"Afra, iyi misin?"

"İyiyim sen?"

"Boşver sen beni. Seni soruyorum ben, sesin hiç iyi gelmiyor."

"Yok, iyiyim."

"Yemek yiyorsun değil mi Afra?"

"Evet, yiyorum."

"Geldiğimde seni zayıf görmek istemiyorum. Yavaş yavaş toparla kendini."

"Toparlanmaya çalışıyorum Berat. Elimden çok bir şey gelmiyor."

"Benim şimdi kapatmam lazım. İşim bitince hemen aricam seni. Dikkat et kendine."

"Sende, dikkat et."

Telefonu kapatıp kalbimin üzerine doğru bastırdım. Her şeye rağmen hala daha yanımdaydı. Yanımda olacak tek kişi de oydu zaten.

Yine yemek yemeden odaya çıktım. Her günüm böyleydi zaten. Koskoca evde tek başıma olmak çok canımı sıkıyordu.

Evin kapısı açıldığın da yataktan kalktım. Babam gelmişti, neden? Hala yaşıyor muydu o? Yutkunup kapıya ilerlediğim de adım sesleri yukarı gelmeye başlamıştı. Odamın kapısı sertçe açıldığın da geriye savruldum. Öldürücekti beni biliyorum, sağ kurtulamazdım buradan. Hele ki bu denli zayıf düştüğümde ölme şansım %80 falandı.

"Sen yaşıyor musun lan hala?!" diye bağırdığın da titredim. Sesi bile yetiyordu beni korkutmaya.

"NEDEN ÖLMEDİN LAN ONUNLA BİRLİKTE?!" Aslı'nın öldüğünü nereden biliyordu?

Bileğimi sertçe yakalayıp beni kendine çekti. Bir elini saçlarıma dolandığın da acıyla kendimi yere doğru bırakmaya çalıştım ama eli buna izin vermiyordu.

"Gördüğüme göre çok özlemişsin kardeşini? Sen de gitmek ister misin yanına?" neden böyleydi? Neden ben böyle bir hayat yaşıyordum ki?

"Yalvarırım bırak beni." ağlamaktan kısılan sesimden dolayı zar zor çıkmıştı kelimeler ağzımdan. "Yalvarırım..."

Büyük bir kahkaha atıp beni sertçe yere itti. Acıyla gözlerimi yumduğumda çenemden tutup kafamı dikleştirdi.

"Ölmek için yalvaracaksın şimdi bana Afra!" diye bağırıp yüzüme sert bir tokat indirdi. Burnumdan akan kanı görmezden gelmek mümkün değildi. Kafama darbe almış gibi başım dönüyordu. Tekrar çenemden yakaladığında kapının sertçe açılmasıyla elini yüzümden çekti. Gözlerim kapandığı için kimin geldiğini görmemiştim. Tek duyduğum şey babamın acı dolu inlemeleriydi.

Bir kaç dakika sonra biri yere oturup beni kolları arasına aldı.

"Kapatma gözlerini Afra! Bak bana güzelim." Berat, ne ara gelmişti buraya?

"Berat-"

"Alın bu adamı buradan. Polise teslim edersiniz." Berat birisine bir şey diyip tekrardan yüzünü bana çevirdi.

"Afra'm, kapatma gözünü. Bak bana, ben geldim bak." elimi zorlukla yüzüne çıkartıp okşadım.

"Gitme bir daha. Beni yalnız bırakma."

"Söz bir daha gitmicem." dediğin de küçük bir gülümseme belirdi yüzümde. Seviyordum, çok seviyordum.

~

"Neden beni ciddiye almadın?!" kafamı başka yöne çevirdiğim de Berat sinirle nefes verdi. "Afra!"

"Bağırma bana!"

"Yavrum bir şey soruyorum! Neden dinlemedin beni?" diyip yanıma oturdu.

"Yapamadım. Yemek yemeye çalıştım ama olmadı, kusturup durdum kendimi." bir elini belime diğer elini de saçlarıma götürdü. Ben de ellerimi beline sarıp sımsıkı sarıldım. Burada yaşasam ne olurdu ki?

"Biliyorum, zorlanıyorsun. Ama bunu yenmen lazım Afra."

"Denemeye çalışıyorum zaten Berat." diyip daha da sokuldum göğüsüne. "Ben burada yaşasam ya."

"Sen zaten hep oradasın."

Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde,
Şarkılarımda, sözlerimde.

Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.

Sen göreceksin, duyacaksın
Parıldayan bir sevi sıcaklığı,
Uyuyacak, uyanacaksın.

Bakacaksın, benzemiyor
Gelen günler geçenlere,
Dalacaksın.

Bir seviyi anlamak
Bir yaşam harcamaktır,
Harcayacaksın.

Seni yaşayacağım, anlatılmaz,
Yaşayacağım gözlerimde;
Gözlerimde saklayacağım.

Bir gün, tam anlatmaya..
Bakacaksın,
Gözlerimi kapayacağım..
Anlayacaksın.

Göz Göze/ Berat Ayberk Özdemir (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin