Bölüm 21

19 3 31
                                    

Herkese iyi okumalar 💜

Kendimi bir boşlukta gibi hissediyorum. Ben Joseon Hanedanlığı Döneminde yaşayan bir kraliçe değilsem kimdim, aklım almıyor? Peki ya Taehyung, o adam kimdi? Onu seviyordum ama o kimdi ki? Sadece rüyamdaki bir adam mı? Zaten dolu olan gözlerim, artık göz yaşlarımı tutamayacak raddeye gelmişti. Dayanamayıp bir yaş süzüldü sol gözümden. Yanımda bulanık gördüğüm silüet büyük ihtimalle uyandığımı doktora ağlayarak haber eden adamdı. Acaba o kişi Taehyung olabilir miydi? Ama sesi Taehyung'un sesinden farklıydı. Bir o kadar da tanıdık geliyordu.

X: Anne, o ağlıyor mu?

Anne mi? Neler oluyordu? Neden hiçbir yerimi hareket ettiremiyordum? Neden bu görüntüler bulanıktı? Neden bu sesler boğuk boğuk geliyordu kulağıma? Kafamı kurcalayan bu sorularla üstümdeki bu koca yorgunluğun etkisiyle kendimi bırakmış uyumuştum, tekrar aynı rüyayı görmenin umuduyla.

Bir süre sonra tekrardan gözlerimi açtığımda etrafı daha net görebiliyordum. Yanımda ki koltukta oturan yaşlı bir kadın ve yanında ona yaslanarak uyuya kalmış genç ve yakışıklı bir adam. Yüzleri çok tanıdık geliyordu. Tekrardan onlara döndüğümde boynumun ağrımasıyla kafamı hareket ettirebildiğimi anladım. Tekrardan baktım yüzlerine. Yaşlı olmasına karşın gencecik bir yüze ve koyu kahverengi gözlere sahipti, bembeyaz, güzel bir kadın; uzun süre ağlamış, bitkin ve yorgun görünüyordu. Yanında ona yaslanarak uyuyan genç adam ise aynı yanındaki kadın gibi bembeyaz ve bir yüze sahipti. Siyah ve parlak saçları alnını kapatıyordu. Kadın beni fark ettiği anda ufak bir telaşa kapıldı.

K: Ah! Sonunda uyandın güzel kızım.

Dedi, saçlarımı okşarken. Bir dakika bu kadın annemdi ve koltukta ki uyuyan adam da ağabeyimdi! Rüyamda da görmüştüm! Sadece biraz farklı görünüyorlar şuan. Konuşmaya çalıştım ama konuşamadım. Ona sarılmak istedim, kokusunu içime çekmek istedim ama yapamadım. Nerden gelir bilmem ama içimde büyük bir boşluk, büyük bir özlem vardı. Hareketsiz kalmama karşın ikimizin de gözleri dolmuştu. Annem gözlerimin dolduğunu görünce sevinmişe benziyordu.

Anne: Kızım beni hatırlıyor musun? Hatırlıyorsan bir defa göz kırp bir kaç saniye bekle.

Dediği gibi gözlerimi kapatıp 2-3 saniye bekledim ve gözlerimi açtığımda. Dolu olan gözlerinden yaşlar dökülmeye başlamıştı bile. Bana hızla sarıldı ve kokumu içine çekti. Ardından benden ayrılıp ağabeyimi uyandırmaya çalıştı.

Anne: Seokjin kalk Eun Mi uyandı! Seokjin!

Ne? İsimlerimiz rüyamdaki ile aynı. Ağabeyim hızla yerinden sıçradı. İlk önce anneme şaşkın şaşkın baktı, sonra beni gördüğü an yanıma geldi ve elimi tuttu.

Seokjin: Eun Mi! Güzel kardeşim, iyisin değil mi?

Dolu gözlerle ve aynı zamanda saçlarımı okşayarak söylemişti. Aynıydı. Hepsi rüyamdaki gibi hissettiriyordu, bir tür dejavu gibi. Onun sorusuna sadece ufak hareketlerle kafa sallayabilmiştim. Bana sıkıca sarılıp ayağa kalktı.

Seokjin: Ben doktora ve babama haber vermeye gidiyorum.

Diyerek hızla çıkmıştı odadan.

Bir süre sonra içeri iki adam girdi. Biri babamdı. 'Tanrım ben ne yaşıyorum böyle?' diye düşünmeden edemiyordum. Babam beni gördüğünde onunda gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Yanıma geldi ve sarıldı. Hiç konuşmadı, sadece sarıldı ve saçımı öpüp kokladı. Arkadan doktor konuşmaya başladığında benden ayrılıp doktora döndü.

Doktor: Eun Mi beklediğimizden hızlı. Kafasını hareket ettirmeye başladı bile. Kısa sürede vücudunun diğer kısımlarını da hareket ettirebilecek... Bir şey hatırlıyor musun?

LANETLİ AŞK (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin