1

12.1K 292 34
                                    

Ulaş gerçekten berbat bir gün geçirmişti. Annesi, babasının onu aldattığını bilmesine rağmen bir türlü ayrılmıyor hatta, adamın ne kadar dili varmasa da; gurursuz gibi davranıyordu.

Normalden daha hızlı kullandığı arabayı, sağ tarafında kalan enkazı gördüğünde yavaşlattı.

Gecenin bir saatiydi ve yol bomboştu.
Sağa çekip durdu.

Lüks olduğunu tahmin ettiği araba markası bile okunmayacak bir haldeydi. Kamyon ya da tır çarpmış olabileceğini düşündü. Bir araba başka şekilde bu hale gelemezdi.

Hızla oraya koşarken ambulansı aradı ve adresi verip kapadı.

Pert olmuş arabaya ulaştı. İçeride biri varsa dışarı fırlamadığı takdirde öldüğüne emindi. Ters dönen arabanın içine bakmak için dizleri üzerine çöktü.

Koltukla direksiyon arasına sıkışmış bir kadın vardı. Her yer kandı ama Ulaş, bu kanın nereden geldiğini anlayamadı.

"Hey" diye seslendi
"Beni duyuyor musun?"

Kapıyı açana kadar zorladı. Neredeyse 5 dakika süren çabasından sonra bu şekilde açamayacağını anlayıp belindeki silahı çıkarttı. Kilit kısmına kurşun sıkarak içeriden biraz zorladığında nihayet kapı açıldı.

Zarar vermeden kadını çekmeye çalıştı. Araya sıkışmıştı. Bedenini çekebilse de bacakları buna engel oluyordu. Seçenekleri hızla düşündü ve koltuğu geriye itmeyi başarmanın direksiyon kısmından çok daha kolay olacağını anladı.

Attığı birkaç sert tekmeyle koltuk rahı bozuldu ve öne düşüp kadını sıkıştırmasın diye dizleriyle koltuğu iyice geriye itti. Bacağının konumundan ötürü zorlansa da açılan boşluk işe yaradı ve kadının bedeni sağa yattı.

Dehşetle kadına baktı.
Yüzü kesiklerden ve kandan görünmüyordu. Bacağına saplanan büyük cam parçası ve vücudunun geri kalan yerlerindeki kesikler adamın midesini bulandırdı.

Zayıf bedenini kucağına alıp kalkacakken elini koyduğu kasıklarında hissettiği şeyle kaşları çatıldı. Bakışlarını aşağıya düşürdüğünde beyaz saten elbiseyi yırtıp kasıklarına saplan bir başka cam parçasını gördü. Beyazın asıl rengi olduğunu askılarından anladığı elbise, kanla boyanmıştı.

Ambulansı beklemesi gerektiğini bilse de kadının o kadar zamanı olup olmadığından emin olamıyordu. Aldığı darbelere bakıldığında yaşaması bir mucize olurdu.

Parmaklarını nabzına dayayıp anlamaya çalıştı. Sorunun nabzını bulamaması mı, yoksa kadının nabzının olmaması mı olduğunu anlayamadı. Sorun onda değildi.
Nabzı atmıyordu.

Zorlukla yutkunduğunda ağzından "Siktir" kelimesi çıktı.

Sonra fark etti.

Parmaklarının ucundaki küçük atışları hissetti. Yine de emin olmak için derince bir nefes aldı ve odaklanarak tekrar parmaklarını bastırdı.

Artık emindi. Parmaklarının ucunda kadının zayıf nabzı tekliyordu.

Kadını yere bırakmadan, sarsmamaya dikkat ederek kendi arabasına bindirdi ve hızla hastaneye sürdü.
Yakındaki özel hastanelerden birinde durup bağırarak sedye istedi.

Kadını gelen sedyeye yatırdığında içeri haraket eden sedyenin peşinden ilerledi. Kadının kimliğini bulamadığını açıkladıktan sonra ulaşabilmeleri için kendi kaydını girdi ve ameliyathaneye çıktı. O gece üzerinde olan beyaz tişört ,kana bulanmıştı. Kana bulanan sadece tişörtü olmadığı için hastanenin tuvaletine girdi. Ellerini birkaç kere yıkayıp kanı temizledi.
Yüzünü temizleyip kendine geldikten sonra kadının alındığı yerin önüne ilerledi.

Meyus +18|| TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin