İyi okumalar 🩰
Ulaş'a o mesajı atmamın üzerinden 1 hafta geçmişti. Kendimi eksik hissediyor, bazen telefonumu alıp Ulaş ile olan konuşmalarımıza giriyordum. Düşününce bir aydan biraz fazladır her gün konuşuyorduk ve şu an eksikliği canımı yakıyordu.
Yıllar geçse nasıl hissederdim? 5 yılımı alsa mesela?
Pelin Abla'yı korumayla birlikte markete göndermiştim. Aşçı zaten yan taraftaki evde kalıyordu. Koltukta uzanmış kitabımı okurken zil çaldı. Anahtarları varken neden zili çalıyorlardı?
Zorlanacağımı bilmiyorlardı sanki."ANAHTARINIZ YOK MU?" duysunlar diye bağırarak sordum. Bahçe kapısı açıktı, oradan gelebilirlerdi.
Zilin tekrar çalmasıyla yandaki aracıma uzanıp koltuğun önüne çektim. Kenarlarından sıkıca tuttum, kendimi kollarımla havaya kaldırıp araca attım. Bacaklarımı düzeltip kapıya gittim ve kapıyı açarak geriye gittim.
Kimin geldiğini görmek için başımı kaldırdığımda onu gördüm.
Ulaş'ı.
Gözlerim kocaman olurken zorlukla yutkundum. Burada ne işi vardır?
Sakin ol Özgü. Belki de Amerika'da bir işi vardı babanlardan adresini alıp geçmiş olsuna uğradı. Belki de senin o olduğunu bilmiyordur.
"Gelebilir miyim Özgür?"
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Gözlerimin yandığını hissederken kendimi ağlamamak için sıktım. Beni nasıl bulmuştu?
Başımı sallayıp kenara sürdüğümde içeri girdi. Kapıyı kapatıp önden gitmem için bana baktı. Oturma odasına geçip koltuğun kenarında durdum ve oturmasını bekledim.
"Koltuğa oturmana yardım etmemi ister misin?"
Başımı iki yana salladım.
"Hayır, ben böyle iyiyim."Koltuk bana göre ayarlandığı için tahminimden uzun boyuyla otururken rahatsız olduğuna emindim.
Kısa bir sessizlik oldu.
"Bir şey içeri misin?" diye sordum sessizliği bozmak için.
Başını iki yana salladı. "Bana neden söylemedin."
"Hangi birini" diye sordum sadece.
"Her birini."
İç çektim. Bu konuşma için hazır mıydım?
"İlk mesajı gerçekten yanlışlıkla atmıştım. Ben... bu kadar alışacağımı düşünmemiştim." durdum. "Ve tabii senin bu kadar alışacağını... Sonrasında da söyleyemedim işte. En doğrusunun konuşmayı kesmek olduğunu düşündüm."
"Neden konuşmaya devam ettiğimizde bana Özgü olduğunu söylemedin? Tamam ilkinde yanlışlıkla yazdın ama ya sonra? Söylememenin nedeni ne?"
İnledim
"Hadi ama" dedim. "Abimle arkadaş sayılırdınız ve ben sana nude sayılabilecek bir fotoğraf attım."Dudağı kıvrıldı. "Nude olduğunu kabul ettin yani?"
Gülümsememe engel olamadığımda Ulaş da gülümsedi.
"Tek bir kişiye attığım için nude sanılabilir. O anlamda söylemiştim."
Hımmlarkem ben de gülümsemeye devam ettim. "Beni nasıl buldun?" diye sordum yüzümdeki gülümsemeyi silerek.
" Abin bana Amerika'ya geleceğini söylemişti. Sanki burada işim varmış da gelmişken sana da geçmiş olsun diyecekmişim gibi davrandım. Bana adresi verdi."
"Kim olduğumu nasıl anladım." dedim anlamayarak. Gayet iyi gizlenmiştim.
"Hadi ama. Abinle yakın arkadaşım ve tesadüfe bak ki kız kardeşi kazayı geçirmeden önce balerindi ve adı da Özgüydü."
İç çektim. Bir de iyi gizlenebildiğimi düşünmüştüm.
"En azından adını biraz değiştirseydin." şakayla gülümsedi.
"Buraya gelmene gerek yoktu." dedim kısa bir sessizlikten sonra.
"Seni merak ettim Özgür."
"İyiyim. Tedavi için geldim."
Başını salladı.
"Nasıl gidiyor peki?"Ne demeliydim? Her zamanki gibi mi?
"İyi" dedim. "Teknolojik imkanları Türkiye'dekinden daha iyi."
"Buna sevindim. Senin için en iyisini istiyorum Özgür."
Gülümsedim. Umarım atlatırdım.
"Bir şey içmek istemediğine emin misin?"
Durdu. "Kahve olabilir."
Başımı sallayıp mutfağa sürdüm. Beni takip ettiğini fark ettiğimde elimde olmadan gülümsedim. Şaşkınca mutfağı inceleyen Ulaş'a göz ucuyla baktım.
"Şekersiz ve sütlüydü değil mi?"Kendim yapmak istediğim şeyleri alt dolaplara koyuyordum, kahve makinesi de yetişebileceğim bir yerde duruyordu.
"Evet." dedi hızla. "Her şey senin için yapılmış bu çok güzel." Sesinden şaşkınlığı anlaşılıyordu.
"Babam iyi olmam için her şeyi yapıyor. Ben de normal hissetmek istiyorum. Sürekli biri yardım etsin istemiyorum. Babam her şeyi düşündü."
"Gerçekten iyi bir baban var" dediğinde sesindeki burukluğu hissettim.
"Neden seninle gelmediler? Burada yalnız sıkılmıyor musun?" diye sordu.
Makineyi çalıştırırken Ulaş'a baktım.
"Artık hayatlarını ertelemeyi bırakmaları gerekiyordu. Benim-" zorlukla yutkundum.
"Benim yürüyebilme ihtimalim yürüyememe ihtimalimden daha az. Ben bunun için sonsuza kadar çabalarım ama onları , kimseyi peşimden sürükleyemem. Kötü hissetmeme sebep olur."Acaba boyu kaçtı? Alçak tezgahlar ve masa sebebiyle dev gibi görünüyordu.
"Neyse ki iki gün boyunca burdayım, otel ayarladım. Birlikte bir şeyler yaparız belki?"
Sorusu beni fazlasıyla germişti. Dışarı çıkmak istemesem de Ulaş'ı kırmayı da istemiyordum. Buraya benim için gelmişti.
"Elbette." dedim. "Elbette yaparız."
Selaamm.
İkisi de birbirlerinden hoşlandıklarını söyleyemedikleri için gözüme çok tatlı geliyorlar eğelsşeşwşwşi
Ulaş'ı minyatür evde hayal eder misiniz çocuk 189
Yanlış anlaşılma olmasın Ulaş isminin Özgü olduğunu biliyor ama bilerek Özgür diyor
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyus +18|| Texting
Ficción GeneralNormalden daha hızlı kullandığı arabayı sağ tarafında kalan enkazı gördüğünde yavaşlattı. Gecenin bir saatiydi ve yok bomboştu. Sağa çekip durdu.