Merhaba.
Keyifli okumalar...
🦋
Gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk şey karşımda duran şömineydi. Ölmüşte cehenneme mi gelmiştim?
Yattığım yerden doğrulduğumda başıma giren ağrıyla elimi başıma götürdüm.
"Kalkma."
Miran'ın sesiyle arkama döndüm. Kapı pervazına yaslanmış yine ifadesiz suratıyla beni izliyordu. Ellerimde, başımda ve ayağımda sargı vardı.
"Miran, iyi misin?" dedim endişeyle ayağa kalkarak. Ayağımın üzerine bastığım için acımıştı. Yüzümü buruştururken Miran yanıma geldi.
"Otur dedim, düşeceksin şimdi bir de seninle uğraşacağım. Zaten yeterince uğraştırdın." Dedi koltuğa oturarak.
"Sen yaralısın, neden ayağa kalktın?"
"Yaralı falan değilim."
"Kaza yaptık, vuruldun." Dedim olanları hatırlatmaya çalışarak.
"Evet, senin yüzünden kaza yaptık ve senin yüzünden vuruldum."
Sesi benden nefret ediyormuş gibi çıkıyordu. Bomboş yüzüne baktıktan sonra koltuğa oturdum.
"Özür dilerim, böyle olacağını tahmin edemedim."
"Ne o, üzüldün mü?"
"Tabii ki üzüldüm, sonuçta benim yüzümden oldu."
Aslında benim yüzümden değildi, eğer dur dediğimde dursaydı böyle olmazdı. Şimdi bunu söylemenin boş olduğunu düşünerek sustum.
"Evet senin yüzünden oldu. Senin ve o aptal triplerinin!"
Ne dediğini sorgulayarak yüzüne baktım. Ben ondan özür diliyordum onunsa yaptığı tek şey bana hakaret edip suçlamaktı.
"Eğer o odaya girmemiş olsaydın şuan bunlar başımıza gelmemiş olacaktı. Gerçi seni korumasam sorun kökten kaybolurdu da yaptık bir hata."
Söylediklerine inanamıyordum! Ben o ölmesin diye sırtımda taşımıştım, kendi canımı hiçe sayıp onu kurtarmaya çalışmıştım. Ne kadar bencil bir insandı!
"Devam et, et et çekinme. Boşalt içini, rahatlarsın. Ama ne var biliyor musun, ben seni kurtardığım için pişman değilim. Yardıma muhtaç birisine arkamı dönüp gidemem, karakter meselesi anlayamazsın." Diyerek odadan çıktım. Neredeydik biz?
Cama doğru ilerleyip dışarıya baktım. Bir sürü ağaçtan başka bir şey yoktu, sanırım dağ eviydi. Biraz hava almak istiyordum ama ayağım gerçekten çok acıyordu. Miran'ı taşırken de acıyordu ama bu kadar değildi. Olayın sıcaklığıyla hissedememiştim galiba.
Sağdaki kapıya ilerleyip içeriye girdim. Yatak odasıydı, yatağa gidip oturdum.
Sırtımı yatağın başlığına yaslayıp yatağın kenarındaki camdan dışarıyı izlemeye başladım.
"Bir tek annene acırım. Sen öldükten sonra arkandan ağlayacak, yalnız kalacak olan annene! Ne yazık ki senin gibi bir kızı var..."
Miranın sözleri doldurdu kulaklarımı. Beynimin içinde yankılar halinde dolaştı ve giderek kısılarak sustu. Bilmiyordu ki yalnız bırakılan bendim. Bilmiyordu ki, yıllarca annesinin arkasından ağlayan bendim. Bana kim acıyacaktı?
Ben intihar girişiminde bulunduğumda saatlerce önce anneme sonra kendime hesap verdim. Onu sevmediğim için değil dayanacak gücüm kalmadığı için yaptığıma dair ikna etmeye çalıştım kendimce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Kelebeği
Teen Fiction"Sence dışardan bakınca silahını banyoda unutacak bir adama benziyor muyum?"dedi. Şaşkınlıkla ona bakarken konuşmaya devam etti. "Beni dinlediğinide biliyorum." Utanmam gerekiyordu belki ama utanmamıştım çünkü ben bunu yapmak zorundaydım. "Bana ne...