14. Bölüm-

40.8K 1.9K 944
                                    

Selam!

Oy ve yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın.

Keyifli okumalar.

&

Araba büyük bir binanın önünde durduğunda dalgın bakışlarımı çiçeğime çevirerek kapıyı açtım. Miran arabadan inerken gelinliğin eteğini tutarak hafifçe kaldırdım. Kapıyı kapatarak bana bakan Miran'a doğru iki adım attım. Beyaz takım elbiseli bir vale yanımıza geldiğinde Miran arabanın anahtarını ona doğru uzattı.

Kolunu girmem için kaldırdığında omzunun üzerinden attığı kaçamak bakışlara aldırmadan usulca koluna girdim.

"Mehir cenazeye gitmiyoruz, eve dönünce bana istediğin kadar surat asabilirsin, ama burada yapma." Dediğinde bir cevap vermedim. Koluna dokunan ellerim titremesin diye büyük bir çaba harcıyordum.

Yüz ifademi biraz düzelterek omuzlarımı dikleştirdim. Miran yürümeye başladığında ona ayak uydurarak adımladım.

Beyaz merdivenlerden çıktıktan sonra beyaz kocaman kapı, önünde bekleyen iki adam tarafından açıldı. Birden kulaklarımı dolduran hafif müzik, konuşma ve kadeh sesleri içimi kıpır kıpır etmişti. Önümüzdeki pistin sonundaki nikah masasına kadar dümdüz uzanmış siyah halı, etrafında, çiçekler ve çeşitli süslerle bezenmiş masalarda birbirleriyle sohbet eden insanlar vardı.

Çok güzeldi, bu kadarını beklemiyordum. Oysa Miran sadece nikah demişti.

Şaşkın gözlerle etrafa bakarken Miran içeriye doğru bir adım attı. Bende yanından ilerlerken etraftaki gözler yavaş yavaş üzerimize çevriliyordu. Kuvvetli bir alkış koptuğunda iki yanımızda duran adamların patlattığı konfetilerden kuru güller saçıldı üzerimize.

Bu ne kadar hoş olsada utanıyordum. Alışık değildim herkesin bana bakmasına. Miran kolunu çektiğinde bakışlarım onu buldu.

"Titriyorsun." Dedi parmaklarını parmaklarımın arasından geçirirken. Avuçlarımız birbirine değdiğinde titreyen ellerimi yeni fark ediyordum.

Derin bir nefes alarak nikah masasına doğru yürümeye devam ettim. Miran'ın çektiği sandalyeye oturduğumda etrafımı inceledim. Bir sürü insan vardı, hepside çok şık giyinmiş bizi izliyorlardı. Nikâh memuru hemen yanımıza geldiğinde İdil ve Sinan şahit olarak sağ tarafımıza oturdu.

Birazdan, burada Miran'a evet diyerek onun karısı olacaktım.

Adam ilk önce bize dönerek gülümsedi.  "Başlıyorum." Dediğinde Kumsal kalabalığın arasından sevinçle gülerek karşılık verdi.

"Ay hadi memur abicim başla."

Ya da hayır diyerek katili...

Adam bıyık altından güldükten sonra gözlerini teker teker hepimizin üzerinde gezdirdi ve önündeki kağıtlara baktı bir süre.

Nikâh memuru konuşmaya başlamıştı ancak ben, o cümlelere kadar söylenen hiçbir şeyi duymamıştım. Sonunda duymayı beklediğim sözcükler kulaklarıma dolunca titrek bir nefes aldım.

"Sayın Mehir Olgar, kendi özgür iradenizle, hiç kimsenin etkisi ve baskısı altında kalmadan, Miran Atalay ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?"

Ürkekçe bakan gözlerim, beni ümitli bakışlar altında izleyen insanlar üzerinde gezindi.

Dudaklarımı aralayarak önümdeki ufak mikrafona biraz yaklaştım. Miranın iki gün önce söylediği sözler düştü hatırıma. Bana böylesine aciz hissettiren birisinin karısı olacaktım. Sırf kendi gururu için, kırılıp üzülmemi umursamayan birisinin karısı olacaktım.

Ölüm Kelebeği Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin