Selam!
Yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar.🌸
●●●
İdil gözlerini aşağıdan gelen çığlıklarla araladı. Uyku sersemi ne olduğunu anlayamasa da yeniden kulaklarına ulaşan Kumsal'ın çığlığıyla beraber endişeyle yataktan kalktı. Küçük merdivenlerden koşarak aşağıya indi. Allah bilir yine neden ortalığı birbirine katmıştı. Eğer ortada mühim bir durum yoksa İdil onu gebertecekti.
"Kumsal!" Tam son basamağıda inmişti ki aniden kendisine doğrultulan silahla adımları durdu. Korku dolu bakışları, koltuğa sinmiş ve iki adam tarafından silâhlarla rehin alınmış Kumsal'a gitti. Evde bir sürü adam vardı.
"Bağırmayın lan!" Dedi Talha silahını İdil'in üzerinden çekmeden. "Bizdeki de kafa."
Gözünün tam altında, elmacık kemiğini kaplayan koyu morluk, dudağında kurumuş olan kan pıhtısı ve yüzündeki çiziklerden de anlaşılıyordu ki sıkı bir dayak yemişti.
İdil bu adamı hemen tanıdı. Çünkü Kumsal'ı kaçıran adamda tam olarak buydu. İyi ama yine ne istiyor bizden, diye düşünmeden de edemedi.
"Kumsal." Dedi tekrardan. Hafifçe havaya kaldırdığı elleri titriyordu.
"Geç." dedi Talha silahıyla Kumsal'ın yanına gitmesini isteyerek. İdil koşar adımlarla Kumsal'ın yanına gitti ve oturdu. El ele tutuştuklarında bütün adamların gözleri de, silahları da onların üzerindeydi.
"Şimdi sessiz oluyorsunuz, tamam mı?" Dedi ve korku dolu gözlerle kendisine bakan Kumsal'a baktı. "Ne o turuncu kafa, korkuyor musun benden? Arkadaş olduk sanıyordum." Dedi alayla gülerek. Kumsal öfkeyle baktı karşısındaki adama.
Bu adamın Mehir'in kuzeni oluşundan başka bir şey bilmiyordu. Ve ona karşı duyduğu hislerde yavaş yavaş yok olmaya başlamıştı. Bu adamın tehlikeli olduğunun farkındaydı. Kendisin bu tarz birisiyle işi olmazdı.
"Sen kim, benim arkadaşım olmak kim?" Dedi yüzünü buruşturarak. Bu sözler Talha da fazlada bir etki bırakmıyordu.
"Öyle deme, sonra gelirsen kabul etmem." Dedi ve İdil'i kolundan tutarak ayağa kaldırdı. İdil kalkmamak için direnmişti ama nafile.
"Dokunma ona!" Diye bağırdı Kumsal. Ayağa kalkacağı sırada adamlardan birisi silahı dahada yaklaştırınca geri oturdu.
"Telefonun nerede?" Dedi Talha, İdil'e. İdil endişeyle kısa bir süre düşündü.
"Odamda." Dedi titreyen sesiyle. Talha karşısında ceylan yavrusu gibi korkan bu kadınlara bakarak, özgüvenini tazeliyor, tatmin oluyordu. "Gidin getirin." Adamlarından birisine emir verdiğinde, bir adam koşarak yukarıya çıktı.
O gelen kadar Talha evde dolaşmaya başladı. Kumsal'ın tarafındaki çerçevelere bakıyor, vazoları elliyor ve geziniyordu.
"Değişik zevklerin var." Dedi Kumsal'ı muhattaba alarak.
"Sanane!"
"Bu kadar asabi olma, sadece sohbet ediyoruz turuncu kafa." Dedi ve sırıttı.
"Turuncu kafa diyip durma bana, ismim Kumsal." Dedi Kumsal sitemle.
"Biliyorum ama, canım öyle demek istiyor, turuncu kafa." Dedi bastıra bastıra.
Adam telefonu getirdiğinde Talha alarak, İdil'e uzattı.
"Aç ve Mehir'i ara."
"Telefon kullanmıyor." Dedi İdil.
"O zaman o arkadaşın olacak piçi arayabilirsin mesela! Mehir'e ulaşamazsam ölürsünüz." Biraz önceki neşeli hali kaybolmuştu. Sesi gür ve öfkeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Kelebeği
Novela Juvenil"Sence dışardan bakınca silahını banyoda unutacak bir adama benziyor muyum?"dedi. Şaşkınlıkla ona bakarken konuşmaya devam etti. "Beni dinlediğinide biliyorum." Utanmam gerekiyordu belki ama utanmamıştım çünkü ben bunu yapmak zorundaydım. "Bana ne...