"Ne diyorsun sen Hyunjin? Soomin ve Eonjin nunaya bu söylenir mi?" Seokjin, Hyunjin odadan çıktığı gibi arkasından gitmişti.
"Hyung özür dilerim... Sonra duysaydı bana ne yapardı bilmiyorum... Söylemeyi de istemiyordum zaten. Sadece Eonjin nunadan korkuyorum." Seokjin derin bir nefes aldı ve elini saçlarından geçirdi.
"Onlara haber vermeliyiz... Hem de hemen..."
"Öyle bir şey yaparsanız anında Soomin ve Eonjin nunalara yetiştiririm. O yüzden hiçbir şeyi onlara söylemeyeceksiniz."
"Siktir git Woojin. Karışma işimize."
"Siz bilirsiniz hiçbir şey demiyorum başka!"
"Deme zaten Woojin." O kızgın bir şekilde yanımızdan ayrılırken bende Hyunjin'e döndüm.
"Yarın Chris ile ilk işiniz Jungkook veya Taehyung ile arkadaş olmak olsun. Benim planımı hızlandırmamız gerekiyor." Kafasını sallayarak bana crvap verdi ve sonrasında ise ikimizde odamıza gittik.
Hyunjin'in anlatımıyla
Yavaşça odama girdiğimde gördüğüm manzara karşısında kıkırdadım. Chris Jeongin'den kaçıyordu.
"Hyunjin hyung, Chan hyunga bir şey söyle telefonumu geri versin." Jeongin sinirle söylenirken Chris ise gülüyordu.
"Sırıtarak kiminle konuştuğunu söylersen veririm Jeongin."
"Sadece arkadaşımla konuşuyordum hyung kaç defa söyleyeceğim?!"
"Jeongin Tanrı aşkına arkadaşının adı ne? Seni bu kadar güldüren ve normal bir şekilde konuşurken sırıtmana neden olan arkadaş kim?"
"Hyung söyleyecek olsa sınıftan arkadaşım Seungmin derdi zaten ver telefonunu geri." O an ağzımdan çıkan Seungmin adıyla tamamiyle batırdığımı anladım. Zaten Jeongin bana öyle bir bakıyordu ki.
"Hyung ya iyiki sana söyledim şimdi herkes duydu."
"Hyunjin bilerek söylememiştir Jeongin. Herkes ağzından bir şeyler kaçırabilir. Hem Chan hyung hariç herkese söylemiştin."
"Cidden ben hariç herkese söyledin mi bunu Jeongin." diyerek güldü Chris.
"Evet hyung..." dediğinde ise daha fazla gülmüş ve telefonunu Jeongin'e geri verdi. Hallerine güldüm ve sonrasında beni dinlemelerini isteyip Seokjin hyung ile konuştuklarımızı anlatmaya başladım.
Biliyordum, her şey bir anda değişecekti ve biz bu değişime ayak uydurmaya çalışırken çok zorlanacaktık hatta belki ayak uyduramayacaktık bile.
Soomin nuna, Eonjin nuna ve planımızın bir kısmını bilen Woojin varken işimiz çok daha zordu...
•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•
Silağğğm
Nabersinizzz
Ficin başında eğlenceli bir fic olacak dediğimi unutun. KAPKARANLIK GÜNLER VE KAOSLAR GELİYOR! SADECE BEKLEYİN!
Kaosu çok seviyorum bu arada. Yani okuduğum ficler falan bazıları direkt kaos üstüne kurulu, bazılarının içindeyse baya fazla kaos var.
Ve cidden eğlenceli bir fic yapmak istiyordum ama işler buraya kadar nasıl geldi bilmiyorum. Bu bölüm de geçiş bölümü gibi ama kısacık bir bölüm oldu açıkçası-
Yani notla birlikte 400 kelime falan etti bölüm.
Her neyse fazla boş bir bölümdü aslında o yüzden nasıldı diye sormayacağım.
LGS'de yaklaşıyor (ki bunu büyük ihtimalle LGS'den sonra okuyacaksınız çünkü bugün 9 mayıs [25 mayısta da paylaşıyorum vay amk])
Bu bölümden sonraki bölümler de günceller, zaten bu da günceldi.
Kendinize iyi bakınn
Byeee👋🍫🦋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞMÜŞ MELEKLER//SOPE//
FantasyYoongi ve Hoseok cennete çok iyi anlaşan iki küçük melekti. Ama bir gün ikiside cennetten dünyaya, ayrı yerlere, düştüler. Yoongi, Min ailesinin; Hoseok, Jung ailesinin yanında büyüdü. Ama üniversitede tekrar karşılaşacaklarını kim bilebilirdi ki?