Yoongi ve Hoseok cennete çok iyi anlaşan iki küçük melekti. Ama bir gün ikiside cennetten dünyaya, ayrı yerlere, düştüler. Yoongi, Min ailesinin; Hoseok, Jung ailesinin yanında büyüdü. Ama üniversitede tekrar karşılaşacaklarını kim bilebilirdi ki?
"Hoseok hadi kalk artık. Tam 30 dakika önce 5 dakika daha uyuyacağım dedin ve o zamandan beri uyuyorsun uyanmıyorsun da!" Büyük bir sarsıntıyla ve Jungkook'un ne dediğini tam olarak duymayarak uyandım ve yavaşça gözlerimi açtım. Daha birkaç dakika önce 5 dakika daha uyuyacağımı söylemiştim oysaki.
"Offf birkaç dakika daha Jungkook!"
"30 dakika önce de aynısını söyledin Hoseok! Ah kalk artık." Tabii ki de Jungkook'un bir anda üzerime örtündüğüm pikeyi yere atıp ayak bileklerini tutmasını ve beni yere çekmesini beklemiyordum!
"Jungkook! Ah! Sırtım! Neden yataktan yere çekiyorsun beni bir anda ya?!" diye çıkıştığımda gülmeye başlamıştı.
"Neden gülüyorsun ya?! Komik bir şey mi var?!" Benim bağırışımla kapıda duran 2 beden kendilerini tutmayı bırakmış ve kahkahalarla gülmeye başlamışlardı. Tabii ben de onları yeni farketmiştim. Kafamı kapıya doğru döndürdüğümde Taehyung ve Jimin kahlahalarla gülüyor Namjoon ise gülmemeye çalışıyordu. Taehyung ve Jimin'in gülmesi durunca konuşmaya başladım.
"Siz ne zaman geldiniz?"
"Yaklaşık 5 dakika önce geldik." Namjoon'un cevabıyla ayağa kalkmıştım.
"Tamam siz içeri geçin ben de hazırlanıp geliyorum." diyerek dolaba doğru yöneldim. Taehyung ve Jimin gülerek çıktılar. Jungkook ve Namjoon'da onların arkasından çıktı.
Üstüme beyaz bir tişört ve onun üstüne de biraz bol, sarı bir sweatshirt altıma da siyah bir kot pantolon giydim. Ayağıma da daha önce giymemiş olduğum kısa botlarımı geçirdim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hiç acele etmeden dışarı çıktım ve kahvaltı masasına yöneldim.
"Günaydın Hoseok."
"Günaydın." diyerek kahvaltı etmek için yerime oturdum.
"Düne göre iyisin değil mi? Aç olmalısın." Bayan Jeon'un konuşmasıyla Jungkook haricinde masadaki arkadaşlarım bana döndü.
"Evet daha iyiyim ve cidden açım." Bayan Jeon söylediklerime gülümsedi ve yemeğimi yemeye başladım.
"Günaydın Hobi." Yoongi'nin sesiyle başımı telefonumdan kaldırdım ve bana gülümseyen Yoongi'ye baktım.
"Günaydın Suga. Nasılsın?" Gülümsemesine gülümsemeyle karşılık verdim.
"İyiyim. Sen nasılsın?"
"İyiyim ama sen fazla iyi gibi görünmüyorsun. Bir şey olmadı değil mi?" diyerek karşımda duran sandalyeyi çekti ve oturdu.
"Hayır bir şey olmadı."
"Sana geri dönmek istediğimi söylediğimden sonra da durgunlaşmıştın. Ayrılırken de çok dalgındın. Seni tanıyorum. Bir şey var."
"Cidden hiçbir şey yok Suga. Sadece bir iki gecedir pek iyi uyuyamıyorum o kadar. Dün de biraz uykum vardı zaten. Biraz da ağırlık çöktü."
"Emin misin Hobi? Başka bir şey yok değil mi?"
"Hayır Suga bir şeyim yok." Tam ağzını açmıştı ki ekledim, "Ve eminim."
"Umarım yalan söylemiyorsundur Hobi. Senin için endişeleniyorum çünkü."
"Bir şey yok cidden sadece biraz uykusuz kaldım o kadar."
"Öyle olsun bakalım. Eeee şu değerli arkadaşların nerede?" dedi "değerli" kelimesine vurgu yaparak.
"Gönderdim onları. Sonra bana çok sarıyorlar."
"Tamam. Eee sen neye bakıyordun?"
"Hiç, sadece Instagram'a bakıyordum." Instagram profilindeki resimlere bakıyordum.
"Instagram demişken. Dün önerilenler kısmında hesabın çıktı da. Biraz bakmış olabilirim." diyerek gülümsedi biraz.
"Keşke takipte etseydin. Ben de senin hesabını görmüş olurdum." diyerek telefonumun ekranını kapattım ve cebime koydum.
"Hobi... Aslında hesabın önerilenlerde çıkmadı. Bir fotoğrafımı beğendiğin için buldum." Siktir... Sen bittin Jungkook! Demek gece telefonumu bu yüzden gizlice aldın...
"Ben fotoğrafını beğenmedim. Hesabının ismini de bilmiyorum." diyerek telefonumu çıkardım ve açıp Yoongi'ye gösterdim. "Buraya gelip telefonumu açtığım zaman bununla karşılaştım." dedikten sonra, "Büyük ihtimalle Jungkook'un bu işle bir ilgisi var..." diye mırıldandım. Biraz kıkırdadı.
"İşte orada! Jin oppa buraya geliyor!" diye bağıran bir kızla kafeteryanın kapısına doğru baktım. İçeri biri girmişti. Tabii ki içeri giren kişinin Kim Seokjin olduğunu biliyordum. Okuldaki çoğu kızın hayran olduğu o kişi, Kim Seokjin.
