1.6

10 6 0
                                    

Önceki bölüm;

Ama velakin daha sonradan aklıma düşen bir konu şimdiden canımı sıkmıştı. 
Umarım oradaki yaşlı bayan teyzelerim bu elit insanları sık boğaz etmezdi.

Şimdiden bunun hakkında dua etmeye başlamıştım bile.

--------

Gelebilecek herkesi davet etmiştim ve yarın şirkette buluşup yola çıkacaktık. Yaklaşık iki saatlik bir uzaklıktaydı köyüm, belki de yarın sabah sekiz dokuz gibi yola çıkardık.

Patron kesinlikle gelecekti, Min Hyuk ve Lupe de aynı şekilde.
Seok Jin Bey gelemeyecekti çünkü hafta sonu için eşi ve çocuğunu gezdirmek için söz vermişti. Patron ona davetimi ret ettiği için kızmıştı ama sorun olmadığını eğer isterlerse diğer gün gelebileceklerini söyledim zaten iki gün kalacaktık.
Jimin ve Hoseok şirketten uzak her yer uyar deyip anında kabul etmişlerdi.
Min Soo hanım ve Gae Shik beyin yarın çocuklarının veli toplantısı olduğu için gelemeyeceklerdi. Bunun için özür dileyip davet için teşekkür ettiler. Zaten son zamanlarda araları iyice bozulmuştu şirkette bile konuşmuyorlardı, evde nasıllardı kim bilir.
Taehyung ve Yoongi'yi zor ikna etmiştim. Ji Yeon'a gittiğimde Jungkook'un gelip gelmeyeceğini sordu. Jungkook'u en sona sakladığım için bilmiyorum demiştim ama Ji Yeon'un eğer Jungkook gelirse geleceğini anlamıştım bile.
Onun ardından da Jungkook'a sordum. Tabi ki kabul etmedi. Köy yerinde gezmekten daha önemli işleri olduğunu söyledi. Kim bilir belki de herkesi işinden alıkoyup böyle bir şey ortaya attığım için bana kızgındır. Sadece hafta sonu iki gün tatil yapıp gelecektik neden cumartesi ve pazarda çalışacaktı ki sanki.
Ama ne yalan söyleyeyim patronla aram güzeldi ve Jungkook o yüzden bir şey yapamıyordu bunu fark etmiştim.

Bugünkü işlerimi de halledip eve gelmiştim. Güzelce duşumu alıp yarın için çantamı hazırlamıştım. Öğle arası yemek yemeyip büyükannem ve abim için Seul'den hediye aldım onları da dikkatlice çantaya yerleştirip valizi kapattım. Eğer pazartesi iş başına dönmeyecek olsaydım belki bir hafta kalabilirdim ama yapacağım bir şey yoktu.

Artık aldığım maaşla geçinmeyi öğrenmiştim. Evde fazla olmuyordum o yüzden elektriği fazla kullandığım yoktu. Su faturası da hiç 50'den yukarı gelmiyordu. Yemek içinde para ayırıyordum onun dışında geriye kalan paranın birazını gün içinde de lazım olduğu için kendime, birazını da biriktirdiklerimin arasına koyuyordum.

Her neyse maddi hayatımı da düzene sokmuştum sonunda. Sıra psikolojik olarak kendimi düzeltmekteydi. Şu aralar mental açıdan çökmüş durumdaydım ama toparlamaya çalışıyordum. Neyse ki herhangi biri zorluk çıkarmıyordu. 
Gün içinde Jimin ve Hoseok'un beni sinir etmelerine alışmıştım ve artık Jungkook'un durduk yere laf sokmalarına da takılmıyordum. Hızlı olması biraz garip olsa da ortamlarına çabuk ayak uydurmuştum. Günlük işlerime de adapte olmuştum, her gün kimse gelmeden önce gelip masaları ve ofisi üstünkörü temizleyip mutfaktaki işleri hallediyordum daha sonra herkes yavaş yavaş gelmeye başlarken kahve içmek isteyenlere kahvelerini veriyor sonrada işte oraydı buraydı koşturuyordum. Günlerim böyle böyle geçiyordu.

Şuan binamızın altındaki 7/24 açık markette masalardan birinde oturmuş sıcak çikolata siparişimi bekliyordum. Hava kararmış kış ayı olduğu için yıldızlar görünmüyordu. Kar yağıyordu ama hava o kadar da soğuk değildi zaten bayağı bir sıkı giyinmiştim. Şişman bir top gibi dolanıyordum ortada işte.

あTozlu Raflar | J.JK&BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin