0.4

20 12 0
                                    

Önceki bölümde;

Kabul, şimdi böyle özlü özlü konuştum, adam yarın beni kovarsa sıçtık demektir. Ama kovulmadan, sinsi sinsi bitirecektim onu. Gözlerimin önünde yıkılışına bakarken zevkle izleyecektim. 

Ona neden bu kadar taktığımı anlamıyorum ama... evet, bu sadece beni rezil ettiği içindi. Hem, kim bilir; şirkette de bana eğlence olurdu işte.

-------------

"Tak tak tak! Gençler dinleyin, Siyah Kuyu kitabının reklam kapak yazısı için herkes başlık düşünsün." Pazarlama ekibinin başkanı Min Soo hanım, ofise duyurusuyla beraber adım atmış herkese günaydın dileklerini söylemişti.

Gözlerimi yukarı bir yere odaklayıp ağzımın içinde mırıldandım. "Başlık yazısı ha?" yüzümde oluşan acı bir tebessümle eskileri hatırladım. "Eskiden çok yazardım."

Ve bir anda beynimde çarpan şimşekle kocaman gülümsemiştim. Min Soo hanım 'herkes' demişti. Bu demek oluyor ki bende fikir sunabilirdim.

Etrafıma şöyle bir baktım. Masası yanımda olan Hoseok'un karıştırdığı kitabın kapağını eğilip kaldırdım ve ismine baktım. Siyah Kuyu... gerilim kitabına benziyordu. Pekala, şansımı denemekten zarar gelmezdi. İlk önce bahsi geçen o kitabı bir yerden bulup okumam gerekiyordu ve sanırım bu meseleyi Min Hyuk'un yardımıyla halledebilirdim. Sonrasında müdür olacak o adamın yanına gidip fikrimi sunacaktım, bu sayede pazarlama ekibiyle de güzel bir hatıram olur ve kitap basılınca da üzerinde benim fikrim olurdu. Bu... gurur verici bir şeydi. Evet evet! Kesinlikle denemeliydim. Fakat planda bir değişiklik yapıp ilk önce Jungkook'tan izin almalıydım. Hem ona götürmem gereken bir taslak vardı.

Haydi bakalım Ra Hae! Yaparsın kızım!

Oturduğum yerden kalktım ve çekmecenin tekine sıkıştırdığım, zımbalı kağıt topluluğu ile birlikte yüzüme bir gülümseme kondurdum. Ne kadar ondan hoşlanmasam ve ne kadar benden hoşlanmasa da aşırı heves etmiştim. Gerçekten yapmak istiyordum ve daha öncede yaptığım bir şey olduğu için fazla zorlanmazdım. Bu işi alana kadar müdürümdü.

Kapısına geldiğimde bir iki kez tıklayıp içeri girdim. Gözlerinin odağı yine dizüstü bilgisayarıyken ara sıra önündeki not defterine not alıyordu.

Önünde doksan derece eğilip masasına yaklaştım ve elimdekini yavaşça kahvesinin yanına koydum. "Kitap taslağıymış, Yoongi bey bakmanızı istedi." hala bana bakmazken birkaç adım geriye adımladım ve dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Şey, Jungkook bey,"

Kafasını kaldırma zahmetine girip ne var dercesine bakıp devam etmemi bekledi.

"Şu Siyah Kuyu... ona bende bir başlık fikri sunmak istiyorum." dedim ve beklentiyle gözlerine baktım. Gözlerimin adeta yalvarırım, nolur diye bağırdığına dair elbette bir şeyler biliyordum.

Koltuğunda geriye doğru yaslanıp alayla konuştu. Eline dalga geçecek malzeme geçmişti ama böylesine ciddi bir şirkette bunu bir müdür olarak yapması ne kadar doğruydu?

"Sen görev destek ekibindesin Ra Hae." aklıma, saygı ifadesi kullanmadığı için başka zaman sinirleneceğime dair bir not aldım ve suratımı üzgün bir ifadeyle büzüp itiraz edecektim ki beni durdurdu.

あTozlu Raflar | J.JK&BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin