Önceki bölümde;
Psikopat değilim yanlış anlaşılmasın sadece öç alabilme hırsı her yerimi kapladı. Ve ben; Bo Ra Hae, o intikamı almadan o şirketten kovulmayacağım!
Bu kesinlikle para derdi çektiğimden değildi tabii(!)
--------
Şirkete girmeden önce üstümü şöyle bir düzelttim ve saçlarımı elim yardımıyla taradım. Pazartesi günü gelmiş çatmıştı ve ben uzun zaman sonra iş başına dönmüştüm. Ne kadar mutlu olsam da alacağım maaş yeterince azdı ve benim bunun yanında iş bulmam neredeyse imkansızdı. Hem o işe hem bu işe aynı anda yetişemezdim.
Kendime güç verircesine sırıtıp ellerimi yumruk yaptım. Ardından sadece benim duyabileceğim bir sesle "Tamam. Şükredip elimden gelenin en iyisini yapmalıyım." diye saçma ama doğru bir şekilde motive ettim kendimi.
Omzuma değen yumuşak bir el kendime getirmişti beni. Arkamı dönerek, çekingen ama bir o kadarda sevecen görünen bir oğlan; gözleri yok olasıya kadar gülümsüyordu.
"Yeni misin?"
Bende ona gülümseyip bedenimi tamamen ona döndürdüm. "Evet, öyleyim."
"Ben Park Jimin, memnun oldum."
"Bende Bo Ra Hae, memnun oldum."
Ellerimi elleri arasına aldı ve gözlerini kısarak üzgün bir hal aldı.
"Yenisin ve kendini garipsersin, normal şeyler bunlar. Buradaki insanlar fazla sert, biliyorum. Ama başarabilirsin Ra Hae. Sana inanıyorum."
O koltukta kıçını hareket ettirmeye üşenen isminin Jungkook olduğuna nerdeyse yüzde yüz emin olduğum gereksiz ne kadar gıcıksa, Jimin de o kadar yumuşaktı.
Konuşması burada yeni olmadığını, bayadır burada olduğunu ve bir şeyleri gözlemlediğini andırıyordu. Belki o da bu düzenden nefret ediyordu fakat ekmek parası için çalışıyor olabilirdi.
"Ah teşekkür ederim Jimin-shi. Profesyonel görünüyorsun. Ne zamandır burada çalışıyorsun?"
Şimdiye kadar şevkle tuttuğu ellerimi bıraktı ve şirkete şöyle bir baktı. Derin bir iç çekti ve "Yeniyim." dedi. Yaklaşık beş dakikadır yaptığımız boş konuşma ve onunla muhatap olduğum gerçeği bir tokat misali yüzüme çarparken, derin bir nefes verdim.
Pekala, bu yılım sorunlu geçecek gibiydi. Zira şirketin tamamı böyle insanlarla doluysa, kafayı yemeden ve bir insanın canına kıymadan buradan çıkamazdım.
"Pekala Jimin-ah, girelim mi?"
"Buyurunuz."
Şirkete girince bu katta hiçbir insan yaratığının olmadığını gördüm. Asansöre ilerledik ve üçüncü kattan buraya inmesini bekledik. Telefonuma gelen şirketin mesajı ile telefonu Jimin'e gösterdim. O da dışından okuyup asansöre bindi.
"Yeni çalışanları, saat 09.00'da dördüncü kattaki konferans salonuna bekliyoruz."
Bindik ve Jimin eliyle kapama düğmesine basarken, koridordan gelen bir bağırış ve koşma sesleri tam kapanmak üzere olan asansörün önünde kesildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
あTozlu Raflar | J.JK&BTS
FanfictionRet ettiği kızın ertesi gün işe alındığından bi' haber olduğu belliydi. "Bo Ra Hae... demek işe alındın." Sinsice gülümseyip "Öyle oldu." "Benim! müdürü olduğum bir yerde." dedi ilk kelimeyi bastırarak ve gözlerini gözlerimle buluşturarak. "Ve, göre...