Önceki bölümde;
"Ay bu ne be gudubet gudubet, içim karardı yeminle! Bende çok üzüldüm patronun gitmesine ama kendisi demedi mi keyfini çıkarın diye? Kalkın elma toplamaya gidiyoruz!"
------------
"Noonaaaaaa!" Koşa koşa yanıma kadar gelip kulağımın dibinde bağırdı Hoseok. Ona döndüm, sürekli hareket ediyordu.
"Ne bağırıyorsun Hoseok!"
"Böcek, yeminle böcek." Güldüm ona. "Ne bekliyordun ki?" Bana şaşkınca baktı. "Buralar hep böceklidir."
"MADEM BÖCEKLİ EN BAŞTA SÖYLESANA NİYE SONRADAN SÖYLÜYORSUN NOONA. HİÇ GELMEZDİM!"
Kaşlarımı çattım ve ellerimi belime koydum. Başımdaki tatil şapkası düşüp duruyordu ve dakikada bir düzeltiyordum.
"YEMİN EDERİM GELMEZDİM YA!"
Yanımdan adım sesleri duydum. Jungkook elinde ısırılmış elmayla Hoseok'a bakıyordu. "Ne bağırıyorsun Hoseok?"
"Ya Jungkook Bey benim böcek fobim var ben buralara gelemem!" Elmasından bir daha ısırdı diğer elini de abimden aldığı gri eşofmanın cebine soktu. Abimde hiç böyle durmuyordu?
Hoseok onun bu umursamazlığına göz devirerek bağıra bağıra gitti. "Eve dönmek isteyen var mı!!!"
Jungkook'un bakışları bana döndü ve bir adım ileride duran tabureye oturdu. Ciddi ciddi karşımda elma yiyordu ve bakışları sadece benim üzerimdeydi. Ciddi bir ortam olsa gülerdim.
Kaşlarımla elmayı göstererek "Beğendin herhalde?" Dedim. Omuz silkti. "Severim böyle yerleri." Tek kaşımı kaldırıp ellerimi göğsümde bağladım. "Çok sinirli birisin ama canın isteyince iyi biri olabiliyorsun?"
Ayağa kalkıp yanıma geldi ve bitirdiği elmayı çöp poşetine attı. Sonrada elimdeki çuvala ağaçtan elma atmaya başladı. Bende onunla birlikte toplarken "Ben sinirli değilim, iş içinde ciddi ve otoriter biri oluyorum."
"Ama iş içinde de arkadaş canlısı olunabiliyor?"
"Bana ters o işler."
Bir müddet susup çuvalın yarısına kadar doldurduk.
"Ben bir şey soracağım," bakışlarım ona kaydı kafa salladım. "Sor."
Bir elma daha aldı yemek için. Sabahtan beri kaç elma yemişti acaba. Yanlız elma fena cırcır yapar, haberi var mıydı acaba."Niye üç yıl kadar işini bıraktın?"
Ona baktım, bana bakıyordu zaten. Bir cevap bekliyordu ve ben bunu duymak istediğinden emin değildim.
"Buradaydım." Dedim sadece. Fazla derine inmeye gerek yoktu."Tamam da niye üç yıl kaldın, mesleğine etki edeceğini bilmiyor muydun?"
Elma toplamayı bıraktım. Tamamen ona döndüm ve derin bir nefes verdim. "Biliyordum ama büyükannem zorladı."
"Niye zorladı?" Her cümlesini niyeyle mi kurmak zorundaydı.
Pes eder bir tavırla olduğum gibi yere oturarak bağdaş kurdum. Zaten yorulmuştum. O da önce bana bakıp sonra yavaşça yanıma oturdu ve sırtını bir o yana bir bu yana döndürdü.
"Büyükannem bana koca bulmakla meşguldü. O kadar gözü dönmüştü ki, bütün akranları ona torunlarını anlatıyordu. Ama büyükannemin tek varlığı bizlerdik, abim evlenmemekte kararlıydı geriye tek ben kalıyordum. Sadece arkadaşları düğün yapıyor diye kıskanıyor gibi hissetmiştim, birini bulabilse, direkt tanıdık tanımadık demeden evlendirecekti resmen. Bilemiyorum onu da anlamaya çalıştım ama sonuçta evlilik öyle kabullenip atacağım bir şey değil..." Sonra biraz durdum ve o zamanlar neler hissettiğimi tekrar hatırladım. Sırf hava atılmak için yapılmış manita gibiydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
あTozlu Raflar | J.JK&BTS
FanficRet ettiği kızın ertesi gün işe alındığından bi' haber olduğu belliydi. "Bo Ra Hae... demek işe alındın." Sinsice gülümseyip "Öyle oldu." "Benim! müdürü olduğum bir yerde." dedi ilk kelimeyi bastırarak ve gözlerini gözlerimle buluşturarak. "Ve, göre...