Önceki bölümde;
Ne yani? Hala hırsızlık olmayan yerler var mıydı? Ve orası Ra Hae'nin büyüdüğü yer miydi?
-----------
Güzel bir baş ağrısıyla beraber uyandığımda güzel bir küfür ettim. O kadar çokta içmemiştim aslında(!) Kendi odamdaydım ve yanımda Lupe, Ji Yeon vardı. Doğru ya onların yatağını da benim yanıma sermiştim.
Lupe ayağını bir yere atmadan rahat uyuyamadığı için güzel güzel uyuyan Ji Yeon'un da rahatını bozmuştu. Havalar akşam soğuk sabahları sıcak olduğundan üstlerinin ikisi de açmışlardı. Odadan çıkmadan onların üstlerini düzelttim, akşam topuz yaptığım ama sabaha dağınık bir şekilde uyandığım saçlarımı kaşıya kaşıya çıktım.
Çıktığım gibi gözüm ara yerde diğer tarafını dönmüş yatan birine çarptı. İyi de ben herkesin yerini misafir odasına yapmıştım. Ama Min Hyuk horlama sesine hiç dayanamazdı belki o çıkmıştır gece buraya. Onunda üstünü örtmek için yanına gittim ve örtüye eğildim tam çekeceğim sırada yüzünü gördüm.
"LAAAN!" bağırmamla birlikte o da irkilip uyandı. "Siz ne zaman geldiniz Jungkook Bey?" sesim hayretler içinde çıkmıştı ve tonunu biraz düşürmüştüm.
Eliyle yüzünü ovuşturup "Gece." dedi. "Uyanıktınız." diye de ekledi. Hatırlamaya çalıştım ama en son halüsinasyon görmüştüm. Bir anda aydınlanır gibi sesler çıkardım. "Hee demek o halşinasyon değilmiş." kaşları çatıldı bir anda. "Ney?"
Evet bu kelimeyi söyleyemiyordum. "Her neyse, nerden esti bir anda buraya gelmek?" omuz silkip tekrar yattı, ben bu uysal hallerini uykulu olduğuna yoruyordum. "Taehyung ısrar etti."
Bende omuz silkip büyükannemin odasına gittim ama boştu. Gerçi o bu saatlerde hiç uyuyor olur muydu. Kalkmış komşusuyla laf yapmaya gitmiştir.
Abimin kapısını görünce biraz tekledim. Kapıyı açsam mı açmasam mı diye düşünürken bir anda o açtı. Beni görünce şaşırdı. "Günaydın?" dedi.
Kafa sallayıp bende ona dedim. "Bak Rara dün öyle demek istememiştim, hem niye diyeyim ki sana öyle bir şeyi." dudak büzüp bende "Biliyorum abi ben özür dilerim size haber etmem gerekirdi. Ama işsiz biri olduğumu bilin istemedim." dedi. Kafama vurdu "Aptal kız!" sarılarak az önce çıktığım ara yere gittik.
Abimin yüzü şaşırmış bir şekilde bu sefer bize dönük olan Jungkook'a kaydı. "Bu kim be, dün yoktu!" benden ayrılıp uyandırmaya gideceği sırada gözlerinin altındaki morluklara kıyamadım durdurdum abimi. "Dur abi dur. Bizim müdür, biraz inatçıdır da(!) Geç gelmiş." kıkırdadı abim. "Hadi sen çay koy bende büyükannemi bahçeden çağırıp geleyim. Bir kaç haftadır her gün gidiyor oraya." şaşırmıştım aslında. Genelde oraya gitmeyi pek sevmezdi ki.
Bahçemiz vardı evin az ilerisinde tarla gibi bir yer. Fazla büyük değil ama elmalarımız var orda sıra sıra. Abimle toplarız hep fazla çıkarsa satarız. Ama büyükannem pek sevmezdi oraya gitmeyi. Nedenini bizde bilmiyorduk.
Mutfağa geçip bolca su koydum. Zaten Yoongi bu çaydanlığın dörtte üçünü içerdi şimdi. Şirkette de sürekli ister dururdu benden. Buzdolabı dibine kadar doluydu. on-on beş tane yumurta çıkarıp onları bir tencere de kaynamaya bıraktım. Daha sonrasında bahçedeki masaya masa örtüsü götürdüm. Hava esse de güneşliydi böyle havalarda hiç sevmezdim içerde yemeyi. Zaten onun için yapmıştı bu masayı abim.
Örtüyü açıp hazırladığım kahvaltılıkları tek tek dışarıya taşıdım. İleriden büyükannemler gelirken gülümseyerek gözümü alan güneşle gözlerimi kısıp "Hiç evde durduğunuz yok Sang hanım." gelip o da omzuma vurdu. "Sus kız, asıl senin evde durduğun yok. Özlemişim senin kahvaltılarını cimcimem benim!" gülüşerek içeri girdik beraber. Onlar odalarına geçip daha temiz kıyafetler giymeye gittiler. Bende çaydanlık gibi sona kalan şeyleri de götürüp herkesi uyandırmaya gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
あTozlu Raflar | J.JK&BTS
FanfictionRet ettiği kızın ertesi gün işe alındığından bi' haber olduğu belliydi. "Bo Ra Hae... demek işe alındın." Sinsice gülümseyip "Öyle oldu." "Benim! müdürü olduğum bir yerde." dedi ilk kelimeyi bastırarak ve gözlerini gözlerimle buluşturarak. "Ve, göre...