Saatin yediye geldiğini fark edince ayaklandı ve odasına adımladı Hongjoong. Sabahkikerden daha rahat bir şeyler giydi.Fazlasıyla aç hissediyordu arabasının anahtarını cebine atıp evden çıktı. Derin bir nefes aldı ve Seonghwa'nın söylediklerini tekrardan hatırladı.
"Sungjin ölüm haberimi aldıktan sonra büyük ihtimal rahat durmaz o yüzden Younghyun'un yanında fazla bulunma."
Aldığı nefesi geri verirken merdivenlerden adımladı. Boğazında oluşan yumru artık yoktu. Sanki o gece yok olmuştu bir daha geri gelmemek üzere. Fazlasıyla rahatlamıştı.
Elindeki anahtarla arabayı çalıştırdı ve tüm düşüncelerine son vermek üzere sadece yola odaklandı.
***
Bara geldiğinde Younghyun'un çoktan gelmiş olduğunu gördü ve yanındaki bar sandalyesine oturdu. "Gelmişsin." Younghyun'un gereksiz sözcüklerinden bıkmışçasına cevap olarak gözlerini devirdi.
Hongjoong barmene gel işareti yaparak sipariş verdi. Younghyun çoktan ikinci içkisini kafaya dikmişti bile. "Seonghwa bana o gece her şeyi anlattı." Younghyun tahmin etmiş gibi ona döndü. "Ne düşünüyorsun peki?" sinsice gülümsedi kelimeleri dudaklarından dökülürken. "Ne kadar şerefsiz olduğunu."
Younghyun cevap olarak hafif bir kıkırdama bıraktı ortama. Hongjoong daha çok sinir olurken kendisini zor tutarak gelen içkisinden büyük bir yudum aldı. "Nasıl bu kadar umursamaz olabiliyorsun anlamıyorum."
"Joong. Konuyu kapatalım. Konuşmak istemiyorum." Hongjoong elindeki bardağı sinirden sıkıştırmaya başlamıştı. "Buraya seni kutlamaya geldik benim ne kadar umursamaz olduğumu konuşmaya değil."
Sinrle ayağı kalktı ve Younghyun'un yakasına yapıştı. Yüzlerini aynı seviyeye getirdi. "AŞIK OLDUĞUN KADININ OĞLUNU ÖLDÜRMEMİ İSTEDİN! AŞIK OLDUĞUM ADAMI ÖLDÜRMEMİ İSTEDİN! NE KADAR ACITTI BILIYOR MUSUN? O SİLAHI ONA DOĞRULTMAK BİLE NE KADAR SUÇLU HİSSETTİRİYOR BENİ BİLİYOR MUSUN? BİLEMEZSİN ÇÜNKÜ ASLA GERÇEKTEN AŞIK OLMADIN!"
Farkında olmadan yaşları gözlerinden dökülürken Younghyun ruhsuzca cevap verdi."Aşık olduğun adamı öldürdüysen sende en az benim kadar kalpsizsin Hongjoong." Hongjoong hırsla Younghyun'un yakalarını bıraktı ve bardan çıktı. "KALPSİZSİN KİM HONGJOONG." arkasından gelen bağırışı bastırarak arabaya bindi.
Ağladığını yeni fark ederek göz yaşlarını elinin tersiyle sildi ve arabayı çalıştırdı. İçindekileri söylediği için biraz olsun rahatlamış hissetti.
Arabanın karşılıklı iki penceresini de açtı ve soğuk rüzgarın içeri girmesine izin verdi. Rüzgar saçlarını okşarken nefesini düzene sokmaya çalıştı.
"Ben kalpsiz değilim Kang Younghyun..."
***
(4 ay sonra)
Oturduğu koltukta daha da yayılarak televizyonun sesini briaz daha açtı "Ünlü iş adamı Park Sungjin davalı olduğu Kang Younghyun'u öldürerek ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırıldı."
Sungjin akşam saatleri Younghyun'un evine girip işini bitirmişti. Hongjoong'un tahmin ettiğine göre aylardır bunu düşünüyordu Sungjin. Sadece icraata geçirmesi biraz zaman ve cesaret istemişti.
Bu sektör böyleydi insanlar birbirini öldürür, geriye kalanlar ise Hongjoong gibileri olurdu. O her şeyin farkındaydı sadece zamanının gelmesini beklemiş ve zamanı gelince kendini geri çekmişti.
Televizyonu kapatıp odasına adımladı. Hazırladığı valizinde eksik var mı diye son kez kontrol etti. Her şeyin tam olduğunu anlayınca giymek için ayırdığı kıyafetlerini üstüne geçirdi.
Siyah beyaz çizgili boğazlı ve ince bir kazak, koyu renk kot pantolon, kazağın üzerine gri penye bir mont, montun üzerine ise lacivert bir mont giydi. Hava son zamanlarda sonbaharın sonları olduğu için oldukça soğuktu. Uzun beyaz çoraplarını ve ayakkabılarını da giydikten sonra valizini sürüklemeye başladı. Kapıyı kilitleyip anahtarı çıkardı.
Evini karşı komşusuna satmıştı. Yaşlı kadın tek başına yaşıyordu ve ev sahibi ona evden çıkması için mühlet verdiğinde Hongjoong evi satmayı düşünüyordu zaten. Bu yüzden ona satmıştı. Zili çaldı ve kapı çok geçmeden açıldı.
Yaşlı kadın sıcak bir gülümseme sunduğunda Hongjoong konuşmaya başladı. "Gidiyorum. Anahtarı vermeye geldim. İstediğin zaman taşınabilirsin artık."
Yaşlı kadın Hongjoong'a sıkı bir sarılma verdikten sonra Hongjoong gülümsedi. "Dikkatli git ve kendine orda da dikkat et." Hongjoong başıyla onayladı ve son kez selam verip binadan çıktı.
Kapıda Wooyoung ve San'ı görünce arabaya bindi. Wooyoung çoktan ağlamaya başlamıştı bile. "Hey! Ağlama." Hongjoong konuştuğunda San sevgilisinin saçlarını okşadı.
"Orada iyi olacağınza emin misin hyung?" Hongjoong başını onaylayarak salladı. "Evet Woo. Özgür olduğuma göre artık rahat bir nefes almalıyım. Bura bana iyi gelmiyor biliyorsun. Zaten önceden planlanmış bir şeydi. Tek başıma karar vermedim."
San çoktan arabayı çalıştırmıştı. "Evet Wooyo hem buraya da gelirler tatillerde bizde oraya gideriz. Şimdi ağlamayı bırakıp arkadaşına güzelce veda et." Wooyoung burnunu çekince San ve Hongjoong gülmüştü. "Bir şey olursa ara beni mutlaka tamam mı? Tokyo'ya gidiyor olabilirsin ama burdan oraya gelemeyeceğimi düşünme." Woo'nun huysuzlanarak konuşmasıyla Hongjoong yanıtladı. "Tamam. Sende kendine dikkat et. San Woo'ya iyi bak bu bücür ben gittikten sonra ağlar bir sürü."
Hongjoong dalga geçtiğinde Wooyoung kaşlarını çattı. "Ederim Hongjoong. Bir sorun çıkarsa benim de haberim olsun elimden geleni yapmaya çalışırım." Hongjoong San'ı onaylayınca çoktan hava alanına ulaşmışlardı.
Üçü birden arabadan indi. Wooyoung Hongjoong'a kemiklerini kırmak istermişçesine sıkı sarıldı. "Gider ayak bir yerlerimi mi kıracaksın?" ayrıldıkların da San'a da sarıldı ve valizinin kulpunu kavrayıp arkadaşlarına el salladı...
***
Çok uzun süre sonra yb attım. Gecikme için çok çok özür dilerim. Sadece mental olarak iyi hissetmiyorum son zamanlarda. Umarım keyif alırsınız okurken.....
Hongjoong'un giydikleri :)))🤚🤚🤚
🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋🍋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOVE ME OR LEAVE ME//SEONGJOONG
Action[TAMAMLANDI] "...Bebeğim beni sev ya da bırak bu gece..."