İkili yemeklerini yedikten sonra Seonghwa bulaşıkları makineye yerleştirirken Hongjoong tezgahın üzerine oturmuş onu bekliyordu. Elinde kalan son tabağı da yerleştirip ellerini yıkadı ve sevgilisine yöneldi. "Uykun var mı güzelim?" Hongjoong dudak büzüp kafasını iki yana salladı.
"Pekii." Seonghwa konuştuktan sonra Hongjoong kollarını onun boynuna sardı. "Amaa eğer yorgun değilsen başka şeylere enerjim var." Seonghwa böyle bir tepki beklemediği için şaşırmıştı buna karşılık Hongjoong sinsice gülümsedi.
Seonghwa küçüğünün kalçalarını kavrayıp tezgahtan kucağına aldı ve koridorun sonuna doğru yürümeye başladı."Bakıyorum da Kim Hongjoong. Arsızlığın değişmeyecek sanırım." Hongjoong duyduğuyla tam kahkaha atacakken dudaklarında hissettiği dolgun dudaklarla neye uğradığını şaşırmıştı.
Seonghwa sonunda yatak odasına ulaştıklarında öpüşmeyi devam ettirip Hongjoong'u yatağa uzattı ve kendisi de üzerine yerleşti. Sonunda nefessiz kaldıklarını hissedip dudaklarını ayırdıklarında Seonghwa alnını küçük olanınkine yasladı. "Sana o kadar büyük bir zevk yaşatacağım ki Kim Hongjoong. O geceyi hatırlatamayacak bile."
Sözlerini bitirdikten sonra tekrardan derin bir öpücük bıraktı bağımlısı olduğu dudaklara. Vücutları yanıyordu. Aşkla, istekle ve özlemle...
Seonghwa öpücüklerini yanaklarından boynuna indirdi. Bu defa öpücükler beraberinde ısırıkları da getiriyordu. Boynunun iki tarafına da kendine ait izler bıraktıktan sonra Hongjoong'un köprücüklerini kapatan kıyafetini hafifçe aşağı indirdi. Dişlerini belirgin kemiğe geçirdiğinde Hongjoong'dan derin bir inleme kazanmıştı.
Onun inlemelerini duymak hayatta duyduğu en eşsiz sesleri Seonghwa'ya göre. Onun sesiyle içi daha da titriyor, daha da istiyordu Hongjoong'u...
Sonunda Hongjoong'un üstündekilerden kurtulup bri kenara fırlattı. Ortaya çıkan bembeyaz göğüsler ve pembe göğüs uçları bir nevi ağzının suyunu akıtıyordu. Tekrardan eğildi ama bu defa göğüs ucuna. Diliyle hafifçe oynamaya başladığında Hongjoong fazlasıyla sızlanıyordu. "S-seonghwa.." titrek çıkan sesiyle beraber Seonghwa bir elini boşta olan göğüs ucuna attı ve iki parmağı arasında sıkıştırmaya başladı. O devam ettikçe Hongjoong daha fazla sızlanıyordu. Dilinin yerini dişleri aldığında hafif ısırıklar bırakmaya başladı sertleşen göğüs ucunda. Son kez emip çekildiğinde gözleri onun istekle dolu gözleriyle buluşmuştu.
Soğuk parmaklarını altındaki bedenin kaslarında gezdirirken bakışlarına devam etti. ".. Yalvarırım içime gir. Sana ihtiyacım var... Seni içimde istiyorum. Lütfen.." Hongjoong kesik nefeslerle konuştuğunda kendi üzerini çıkardı. Daha sonra Hongjoong'un pantolonunu üstündekilere yaptığı gibi bir kenara attı.
Hongjoong'u belinden tutup kaldırdı ve yüz üstü çevirdi."Dizlerinin üstünde dur." Hongjoong dinleyip dizlerinin üzerine kalktığında girişinde hissettiği ıslaklık boşalmasına neden olabilirdi. Seonghwa dilini yavaş hareketlerle Hongjoong'un girişinde gezdirdikten sonra parmaklarını konumladı. Hongjoong ne yapacağını tahmin ederek zor da olsa kelimelerini toparlamaya çalıştı. "Ahh.. Hazırlamadan gir. Lütfen." Seonghwa istese de sormadan edemedi. "Emin misin?" Hongjoong kafasıyla onaylandıktan sonra kendi kemerini ve pantolonunu da çıkardı.
Kendini Hongjoong'un girişine konumladı ve hafifçe içine girmeye başladı. Bununla beraber Hongjoong'un inlemeleri çoğalmıştı. Seonghwa'nın penisi daha yarısına girmemişken bile canı fazlasıyla acıyordu ama bunu kendi istemişti. Seonghwa yarıya kadar girdiğinde hızlı soluk alış verişlerini düzene sokmaya çalıştı. "Hadi Seonghwa. Dayanamıyorum mmh."
Seonghwa sonunda tam anlamıyla içine girdiğinde büyük bir çığlık koparmıştı. Seonghwa yavaşça gelgitlerine başlayınca gözünden tek bri damla yaş düştü. Canı acıyordu ama onu fazlasıyla istiyordu.
"Fazla yanarsa canın söyle." Seonghwa sözlerini bitirip eğildi ve Hongjoong'un beline hafif ve rahatlatıcı bir öpücük bıraktı. Hongjoong hissettiğiyle rahatlamış bedenini biraz olsun serbest bırakmıştı.
Seonghwa hareketlerini hızlandırdığında Hongjoong'un acısı tamamen zevke dönüşmüştü. Kendini Seonghwa'ya ittirdiğinde Seonghwa daha da hızlanmıştı. Bir yandan gelgit yaparken diğer yandan bir eliyle Hongjoong'un penisinde ileri geri hareketler yapmaya başladı. "S-seonghwa. Geleceğim." Hongjoong hem yatağa hemde Seonghwa'nın eline boşaldıktan kısa süre sonra Seonghwa da onun içine gelmişti.
İkili aynı o geceki gibi kendilerini yorgunlukla yatağa attılar. Hongjoong'un terden alnına yapışmış saçları fark edince hafifçe kenara çekti ve küçüğünün alnına yumuşacık bir öpücük bıraktı. "Sevgilim... Artık bütün geceler bizim." Hongjoong duyduğuyla gülümsedi ve kendini Seonghwa'nın göğsüne gömerek gözlerini kapattı. Birbirlerinin kokularını en derinine kadar hissederek rahatça badenlerini serbest bıraktılar.
Kim bilir...Belki de her şeyin bir bedeli olmalıdır. Kimisinin masallar kadar güzel, kimisinin mutsuz biten hikayeler kadar fazlasıyla acımasız...
~Son~
Fazla gecikti farkındayım. Bunun için tüm okurlarımdan af diliyorum. Finali yapmak uzun zamandır aklımdaydı... Umarım okurken keyif alarak okumuşsunuzdur. Her zaman söylerim yazdıklarım benim için sorunlarımdan kaçma yerimdir. Bura da öyleydi bu yüzden finalleri pek sevmiyorum. Fazla duygusal yapıyor beni... Buraya kadar okuyan ve destek olan okurlarıma çok teşekkür ederim hepinizi seviyorum🐾🐾🐾🐾🐾🐾🐾🐾🐾🐾🐾🐾🐾🐾🐾🐾
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOVE ME OR LEAVE ME//SEONGJOONG
Action[TAMAMLANDI] "...Bebeğim beni sev ya da bırak bu gece..."