Bölüm 25

157 11 0
                                    


Alaz

Mert Gelen Mesaj:

"Selam, benden bilgi almak seni pek mutlu etmez ama yine de haber vermek istiyorum. Dila Ankara'da ve hiç iyi gözükmüyor. Bu mesajı işinize karışmak için yazmadım sadece bilmen gerektiğini düşündüm"

Haftalar önce gelen mesajı yine açtım. Defalarca okumama rağmen halen bakmaya devam ettiğim ekran ondan aldığım son haberdi. Restorandan çıkıp otelin barına doğru yürümeye başladığımda Dila'nın ne yaptığını o gerzekten duyduğumdan beri adeta sinirden kudursam da elimden bir şey gelmezdi. Onu bırakıp buraya geldiğim için bana ne denli kızgın olduğunu tahmin ediyordum. Hele ki öyle bir gece yaşadıktan sonra, ama mantığım bile hormonlarım ve kalbimin ötesine geçmeye hüküm vermişti bir kere... Bir ay boyunca yaptığı her hamleyi bertaraf etmiş tüm çıkış yollarını kapatmıştım. Her duvara tosladığında farklı bir hamle yapmak için ayağa kalkmış yine yeniden bir çıkış yolu aramıştı. Her yaptığında özlemle sarılıp sarmalamak geçsede aklımdan yine kulaklarıma hastane odasındaki konuşmalar geliyordu. Bu yüzden fikrim kalbime karşı hep ketumdu. Onu evde bırakıp hiç bir şey söylemeden bırakıp gelmek benim içinde kolay olmamıştı. Teni tenime mühürlendiği anda yaşadıklarımızı geride bırakmak sadece onu değil beni de yıkmıştı. Barda bir masa bulup oturduğumda gelen viskimle birlikte telefonumun maillerini açtım. Gelen siparişleri kontrol ettikten sonra hepsini asistanıma yollamaya başladım. Bir kadeh bitip bir yenisi önüme geldiğimde arakama yaslanıp denizi izlemeye başladım. Gün geceye karışırken mehtap dalgalara resmini bırakıyordu. Yakamozun parıltıları piyanodan çıkan ezgilerle bir araya gelince dahada eşsizleşiyordu. Başımı çevirip piyano çalan kadını izlemeye başladım. Kendini müziğin ritmine bırakmış kapalı gözleriyle resmen tuşların üstünde nefes alıyor gibiydi. Böylesine bir tutkuyla çalışına etkilenerek dirseğimi masaya dayayıp yanağımı avucumun içine yasladım.

Ne kadar süre kadına daldığımı bilmiyorum ama bir ara gözlerini açıp bakışları beni buldu. Hafif bir tebessümle yüzüme baktığında içtenlikle gülümsedim. Dayalı dirseğimi indirip kadehime uzandığımda müzikte kesildi. İnce bir kadının ayaklarından çıkan topuk sesi oturduğum yere yaklaşınca başımı kaldırdım. Esmer tenli uzun boylu ve inanılmaz derecede dolgun dudakları ile harika bir güzelliğe sahip kadın karşımdaki sandalyenin sırtlığına elini koydu. Kırmızı oje sürdüğü parmakları kemikli ve incecikti. Piyanonun üzerinde dansını izlediğim parmakların tenimdeki etkilerini düşünürken bir anda

"Oturabilir miyim?"diye sorunca düşüncelerimden sıyrılıp akıcı bir İngilizce ile konuşan kadına başımla onay verirken yerimden kalktım. Sandalyeyi çekip karşıma geçtiğinde bende yerime oturdum. Yeşil gözlerindeki bakışlar ve dolgun dudaklarındaki gülümseme inanılmaz çekiciydi. Bacak bacak üstüne atıp hafifçe yana dönüp garsonu ince bileklerini zarifçe hareket ettirerek yanına çağırdı. Bir kadeh beyaz şarap söyledikten sonra bana doğru döndü.

"Buralı değilsin, seni ilk kez görüyorum" dediğinde yanıt verdim. Nereli olduğumu anlatmakla başlayan sohbet iş için burada olmama bağlanmış bir kaç soruylada onuda konuşturmuştum. Buğulu sesi kendini anlatırken ellerini tahrik edici bir şekilde kullanması içkinin etkisiyle beni benden almaya başlamıştı. Buna şimdi bir dur demezsem kendime saygımı yitirecektim. Kadehimde kalan son bir yudumu içtikten sonra nazikçe

"Yarın sabah çok erken kalkmak gerekli sohbetiniz harikaydı"deyip kalkmaya yeltenince masada duran elime elini uzattı. Parmakları tenime dokunduğunda başımı kaldırıp gözlerine baktım. Şuh bir edayla yüzüme bakarken

"Bence bu geceyi böyle bitirmek haksızlık olur"dedi. Açık sözlülüğü karşısında tebessüm ederken yerimden yavaşça kalkıp elimin üzerindeki eli avucumun içine alarak dudaklarımı yaklaştırdım. Nazik bir öpücük bıraktığım elini tekrar masaya bıraktığımda başımı kaldırdım.

AŞKIN RENKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin