Dila
Geçtiğimiz hafta iş çıkışı İdil'le buluşup sessiz bir ortamda yemek yemiştik. Tüm olan biteni açıklığı ile anlattığımda başta sakinlikle dinlemiş sonra annem ve Eylül gibi tepki vermişti. Tüp bebek yapmama gerek olmadığımı birini tanımamı ve sevmeye izin vermemi söyleyip inadımı kırmaya çalıştı. Tek başına çocuk büyütmek zor deyip deyip durmuş sonrada Taner ile evliliğinin güzelliklerinde bahsetmişti. Kahvelerimizi içerken başını olumsuz nidalarla sallayıp defalarca fikrimi etik bulmadığını belirtti. Attığım her tezi çürüten kuzenimi de ikna edememenin sıkıntısıyla eve dönmüştüm. Buna rağmen dün telefon açıp yanımda olmasını istediğimi söyleyip zırlarken bıkkınlıkla söylene söylene kabul etmişti.
Araba da yaygara koparan İdil kliniğin kapısında bir anda durgunlaştı. Odaya girdimiz an ki sessiz bekleyişi ise sanki kıyamet alametiydi. Bir bana bir Eylül'e bakıyor halen yaptığımızı onaylamayan şekilde gözleriyle bizi yiyip bitiyordu. Hemşire odadan çıkınca bizim içinde büyük bir tehlike baş gösterdi. Sesini yükselterek "Bunu yaptığınıza gerçekten inanamıyorum!" diyen İdil koltuğun üzerine oturduğunda halen kendine gelememişti. Sağ ayağını hiç durmadan sallıyor bir bana bir Eylül'e bakıyordu. Eylül sazı eline alıp:
"İdil ne var bunda adam sağlıklı. Güvenli bir liman"dediğinde İdil tek gözünü iyice kısarak
"Tamam söyle o zaman kim?"deyiverdi. Eylül sanki sıradan bir insanın dedikodusunu yapıyoruz gibi "Söyleyemem etik değil" diye yanıt verdi.
"Tanıdık biri mi peki?" diye işin başka boyutuna parmak bastığında ben de Eylül'ün yüzüne dikkatle baktım. Bir iki saniye düşünsede mimiklerinde en ufak bir değişim olmamıştı.
"Ya yok ne tanıdığı ıncığının cıncığı, bu bir mucize neden şimdi çomak sokuyorsun. Bu kız günlerdir iğne oluyor ilaçlar içiyor beslenmesine dikkat ediyor. Yumurtalar döllendi. Hepsi sağlıklı ilk etapta üç tane yumurtaya koyacağız. Şimdi de onları rahme yerleştireceğim" derken çok soğukkanlıydı. Bundan güç alarak yerimden kalkıp İdil'im oturduğu koltuğa yaklaştım. Yanına yerleştiğimde:
"Siz bütün bunları yaparken aklınız nerdeydi? Sen bu riski nasıl alırsın Eylül? Bu klinikte yapılan kayıt altına alınmayacak mı?"diye ardı ardına sorduğu sorulardan sonra elimi eline uzattım. Sakinleşmesi için sesimi olabildiğince azaltıp
"Panik olması gereken benim ama sen benden daha beter durumdasın. Merak etme her şeyi düşündük. Haklısın illegal ama Eylül arkadaşından rica etti ve ameliyathane bize verildi. İşlem yapılırken bir hemşire gerekli o da kendi çalışanı sorun yok yani" dedim. Derin bir nefes alıp bıkkınlıkla:
"Ben size diyeyim eğer ters bir durum olursa hepimizin başı ağrır. Caner bunu öğrenirse seni parça pinçik eder Eylül. Bu riski almaya değer mi? Ya sen sana ne demeli? Kafan yok mu Dila bu çocuk bir gün babam nerde demeyecek mi? Beni ikna turlarında başarız olmuştun. Sana onay vermemiştim şimdi geçmiş karşıma işlem yapılırken yanımda ol diyorsun. Siz beni zıvanadan çıkartmak için elinizden geleni yapıyorsunuz"dedi ve yerinden hızla kalkarken beni de onu tuttuğum elimden çekerek kaldırdı.
"Bu çocuk kimin Eylül? Kimin spermlerini kullandın?"
"Tanımazsın İdil" dediğinde kapı çaldı gelen hemşireydi. Hazırlanmam için beni içeri alması gerektiğini söylediğinde son kez İdil'e baktım. Başını onaylamıyorum der gibi sallarken yüzümü kederle büzdüm. Odadan çıkıp hemşire ile ameliyathaneye yürürken kalp atışlarım hızlandı. Tedirginlikten ellerim ayaklarım buz kesmesine rağmen yüzüm alev almış gibi yanıyordu. Eylül ben hazırlandıktan sonra yanıma gelecekti. Umarım İdil üzerinde biraz daha ikna edici konuşmalar yapabilirdi. Üstümdekileri çıkarıp sedyeye uzandıktan beş dakika sonra Eylül operasyonu yapacağı odaya girdi. Yanında İdil'de vardı, onu görünce inanılmaz sevindim. Hormonlarımın dengesizliğinin kurbanı olduğum şu günlerde gözlerim dolu dolu oldu. İdil sedye yaklaşıp saçlarıma dokunurken:
"Yalnız bırakmayacağım seni hiç bir zaman..." derken göz pınarları doldu. Bir damla yaş yanaklarından inmeye başladığında "Kesin duygusal zırvalıkları burada bir mucize gerçekleştireceğiz artık gülümseme zamanı..." dedikten sonra hemşire ile birlikte dışarı çıktı. Eylül'ün İdil'i nasıl ikna ettiğini bilmiyordum. Meraktanla biraz doğrulup
"Sana bir şey söyledi mi?"
"Ne gibi?"diye çok hızlı cevap vermesinden anlamıştım. Bilse durur ve düşünür yada kekelerdi. Ama çok net bir şekilde yanıt verince "Bebeğin babasının kim olduğu ile ilgili" diye açıklama getirdim.
"Tanımıyor sadece Türk vatandaşı olduğu için güven duyuyor. Temiz sağlıklı ve bir o kadar da yakışıklı olduğunu söyledi" dediğinde gülümsedim.
"Yakışıklı öyle mi? Bak sen nelere dikkat etmiş haspam" dediğimde kapı açılıp mavi ameliyat önlüğünü giyinmiş bir şekilde içeri girdi. Tam İdil'e gözümle Eylül'ü işaret ettiğimde gözlerini belertti ama geç kalmıştık.
"Kaşınızı gözünüzü oynatmayın. Sensin haspa hem İdil ben adama mı yakışıklı dedim?" diye tersleyerek sorduğu soruya İdil ellerini havaya kaldırarak "Valla ben de öyle demedim o öyle anlamak istedi" diye yanıt verdi.
"Kafayı mı yediniz temiz sağlıklı ve yakışıklı denince ne anlaşılıyor pardon?"diye söylenirken hemşire de müdahil olmuş ve "Bu terimleri spermleri için kullanıyoruz biz" demişti. Hepimiz gülmeye başladık. İdil Eylül'e bakıp gülerken ben ikisini de dikkatle süzüyordum. Bir ara onları izlediğimi fark eden Eylül başını çevirip göz kırptığında ona minnetle baktım. Canım arkadaşım benim için kendini büyük bir tehlikeye atmıştı. Tüm bunların farkındalığı ile yaklaşık bir aydır ne söylerse ne isterse yapmıştım. Çünkü dondurduğu spermler ile ancak iki yada üç kere dölleme işlemi yapabilirdi. Verilen ilaçları almış sağlıklı bir şekilde beslenmiş iğnelerimi zamanında yapmıştım. Hormon seviyelerim istenilen değerlere ulaşınca ilk denemede de yumurtalarım toplanmıştı. Döllenme işlemi için spermler, yumurtalarla bir araya getirilmiş normal seyirine bırakılmıştı. Başarılı olan embriyo gelişimden sonrada bu gün yerleştirme yapılacaktı. Heyecanla monitörün önüne geçtiğimizde İdil elimi sıkı sıkıya tuttu. Daha önce deneyimlemesem de kendimi doğum yapmak üzere gibi hissettim. Bana destek olan sevdiklerim saçıma yerleştirilmiş kırmızı bir başlık ile lohusa gibiydim. Eylül ellerini yıkadıktan sonra eldivenlerini giyip hemşiresi ile makinelerin yanına geldi. İçime yerleştirilen ultrason gezinirken bebeklerin rahim çeperinde yerleşeceği alan tayin edildi. Hemşire enjekte edilecek tüpü getirdiğinde gözlerim dolu doluydu. Onlar benim bebeklerimdi ve bir kaç dakika sonra içimde olacaklardı. Heyecanla boğazım düğümlenirken ellerim ve ayaklarım buz kesti. Yüreğimin atışı hızlanıp nefes alış verişim düzensizleşince Eylül "Sözün bitti yere geldik meleğim. Şimdi bebekleri içine bırakacağız ve sonra onların rahmine tutunması seninle kalmaları için dua edeceğiz" dedi. Sabırsızlıkla "Hadi Eylül yap şu mucizeyi"
An ve an monitörden izlediğim işlem sırasında İdil elimi hiç bırakmamıştı. Bir sıvı yoluyla içime yol alışlarını izlerken nefes dahi alamıyordum. Sonlara doğru geldiğimiz anda Eylül seslendi.
"Dila butona sende elini koy" dedi. İçim o denli titredi ki istemsizce ellerime baktım. Eylül gülümseyip yüzüme bakarken tedirginliğimi fark etmişti. "Hadi" diyen İdil'in sesi dolunca kulağıma elimi uzattım. Sanki kalbimin pompaladığı tüm kan, parmak uçlarıma hücum etmişti. Başımı önce Eylül'e sonra İdil'e çevirdim ikisinin de gözleri aynı benim gibi dolmuştu. Karnımın üstüne İdil'in elinin dokunuşlarını hissettiğimde son kez ekrana baktım. Sıvının tamamı boşalmış ve bebeklerim içime dolmuştu. Bu ana bu mucizeye tanık olmak öyle bir duyguydu ki heyecanla gözyaşlarım birbiri ardına akmaya başlamıştı. İkisinin yanaklarıma kapanarak ağlayışlarına hemşirenin sözleri son verdi.
"Doktor hanım prosedürleri siz mi anlatırsınız yoksa ben mi anlatayım?"diye sordu. Eylül yanaklarında ki yaşı sildikten sonra bana döndü.
"Bu klinikte bir oda ayarlandı. En az bir saat kadar dinleneceksin, sonra eve gidecek ve tuvalet ile yemek haricinde yerinden kıpırdamayacaksın. Banyo sıcak su yasak. Sana verdiğim ilaç varya bebeklerin tutunması için onu kullanmaya başlayacaksın. Bol bol dinlenip güzelce besleneme devam edeceksin. Sonrası yirmi bir gün sonra yapacağımız kan testine bağlı. Anlamadığın bir şey var mı güzelim?"diye sorduktan sonra hemşiresine döndü.
"Sen bir saat boyunca burada kal sonra izinlisin evine gidebilirsin. Benim bir tüp bebek operasyonum daha var hastanede ki ekip ile o işi halledip eve geçerim"deyip tekrar bana döndüğünde "Dila İdil ve Elif hemşire seninle kalacaklar benim gitmem gerekli. İdil seni eve bırakacak malum Caner ve Taner bu konudan kurtlanmamaları için dikkat etmemiz gerekli. Malum çalıştığımızdan gün içinde yanına gelemeyebiliriz. Ama bu yatma dinlenme durumu sadece iki gün lütfen ağır kaldırma atlayıp zıplama gerekirse dışarıdan yemek sipariş et. Ben seni sık sık aramaya çalışırım tamam mı?"dediğinde
"Tamam, söylediklerini harfiyen yerine getireceğim. Bir sıkıntı olursa seni ararım ama ikiniz de işinize gücünüze bakın. Dikkat çekmek istemiyorum telefonla durumu idare ederiz"dedim. Üstünedeki önlüğü çıkarıp beni öptükten sonra İdil'e yaklaştı.
"Bir saat sonra eve bırakmadan önce bir yerde yemek yiyin sonra üstünü değiştirip sadece dinlensin"deyip operasyon odasından dışarı çıktı.
Tekerlekli sandalye ile dinlenmek için odaya çıkmış orada bir saat uzandıktan sonra İdil'le önce yemek için bir restoran girmiş sonra eve gelmiştik. Üst kata çıkmamam için bir kaç parça eşya indirmiş salonun koltuğuna bir çarşaf serip pikemle yastığımı da yerleştirmişti. Su şişelerini sehpaya dizmiş canım bir şey çekerse diye de kuru yemiş paketleri bırakmıştı. Devamlı Eylül'ün söylediklerini tembihlemişti. Gözlerimi belertip yüzüne baktığımda "Bana bak ben Eylül'e benzemem döverim seni. Yerinden kıpırdama dendiyse kıpırdamayacaksın. Hiç şişinme" dedikten sonra yanaklarımdan öpüp evden çıkıp gitmişti. Bütün gün duygusal anlamda epey yorulmuştum. Mutlu bir olay ceryan etse de yinede halsizlik çökünce gözlerimi kapadım.
![](https://img.wattpad.com/cover/151667495-288-k353602.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN RENKLERİ
Fiksi UmumDizeler zihninden geçerken etkileyici bir parfüm kokusu doldu burnuna. Kokunun kimden geldiğini anlamak için etrafına bakarken ilk zilin çaldığını duydu. Hafta içi yapılacak özel maç nedeniyle bugün ilk iki ders takım idmanı vardı. Geç kalmamak için...