Güz Çiçeği

667 61 41
                                    


Taehyung ile son konuşmasından sonra bütün benliğini yitirmişti.Herşey üst üste geliyordu.Dün aldığı haberle daha da yıkılmıştı.Kardeşinin doktoru hiç umut olmadığını kardeşinin tedaviye cevap vermediğini söylemişti.Apar topar hastahaneye,kardeşiyle görüşmeye gelmişti.

""Abi!Burada ne işin var?" Jeonguk bitkinlikle kardeşinin yanına gidip yatağına oturdu. "Ne demek ne işin var?Gelmese miydim?" Kardeşi Jeonghan,abisinden bile bitkin bir sesle "Şey hayır.Ama burası uzak sana gelmeseydin keşke.Yorulmuşsundur" Jeonguk bunca kahra,bunca yola kardeşi için katlanıyordu.Onun için hiçbirşeydi.Fakat kardeşi çabalarının boşa gitmesine sebep olacak şeyler yapıyordu. "Buraya neden geldiğimi çok iyi biliyorsun"

Elbette onun hakkındaki bütün gelişmelerden abisini haberdar ediyorlardı.Başını eğip parmaklarıyla oynadı güzel yüzlü çocuk. "B-biliyorum" Jeonguk ölüden de beyaz kardeşinin ellerine uzanıp
"Ahh!Bebeğim neden böyle yapıyorsun?Neden üzüyorsun abini?" Dedi üzüntülü sesiyle. Jeonghan bir çok şeyden sıkılmıştı.Abisini böyle görmekten bile kendini suçluyordu.Abisinin başına gelen herşeyin kendisinden kaynaklandığını düşünüyordu.

"Ne yapıyorum ki?"dedi bilmiyormuş gibi.Jeonguk sabırla konuşmaya devam etti.
"İlaçlarını düzenli almıyormuşsun?" Jeonghan sıkıntıyla oflayıp,
"Çünkü yoruldum abi!Anladın mı yoruldum!".Bu sözler Jeonguk'u incitiyordu.Kardeşinin yaptığının artık şımarıklıktan ötesi olmadığını düşünüyordu.Ancak kardeşi bencil ve şımarık biri değildi.O da abisinin çektiği işkenceye bir son vermek ve omzundaki yükleri hafifletmek istiyordu kendince bulduğu bir çözümle.

Henüz 16 yaşındaydı ve olup biten bir çok şeyi idrak etmiyordu.Olgun biri gibi düşünebilseydi abisi için ölmeyi değil,yaşayıp destek olmakla yükünü hafifletebileceğini düşünürdü.Öldüğü zaman abisinin de kahrından ölebileceğini tahmin etmiyordu.

"Ben yaşaman için bunca şeye katlanıyorum Jeonghan.Sen neden çabalamıyorsun?Yalvarırım abini seviyorsan çabalarımı boşa çıkarma!" Artık daha fazla dayanamayıp
"Seni düşündüğüm için pes ettim zaten.Sana yük oluyorum.Görmüyor musun günden güne eriyorum.Benim yüzümden gece gündüz çalışıyorsun.Şu haline bak benden bile zayıfsın!"

Jeonghan sonunda aklından geçerleri diline dökebilmişti.Jeonguk bu duyduklarına daha fazla katlanamadı ve hızlıca kardeşine sarılıp,uzun zamandır tuttuğu yaşlarını akıtmıştı kardeşinin omzuna. "Sen benim hayatta kalan tek ailemsin.Sen de gidersen ne yaparım hiç düşünmüyor musun güzelim?Yalvarırım sende bırakıp gitme beni"

Bir kaç haftadır doğru düzgün yemek yiyemeyen Jeonguk'un zayıf bünyesi iyice zayıflamıştı.Artık sabahları mide bulantısı ve kusmayla uyanıyordu.Sınıfına doğru yürürken durmadan midesinin bulanması ve başının dönmesiyle daha fazla dayanamayıp yere yığılmıştı.Başına toplanan kalabalığın arasında tanıdık bir yüzler de  vardı.Yoongi ve Jimin onu tanımıştı. "Bu Jeonguk değil mi?" Dedi Jimin.Yoongi başıyla onaylayıp "Ta kendisi!"dedi.

Yoongi yardıma gidecekken Rowoon'un geldiğini görüp vazgeçmişti.Ancak koşarak uzaklaşıp Taehyung'u bulmuştu.  "Dur nereye gidiyorsun?" Dedi Jimin nefes nefese.Yoongi cevap vermeden hızla uzaklaştı.Jimin de peşinden gitti.

"Taehyung!" Taehyung arkadaşlarıyla masada oturuyordu.Herkes bir şeyler konuşuyordu.Ancak Taehyung onlardan soyutlanmış gibiydi.
"Ne var ne oldu?" Dedi umursamazca.
"Jeonguk!!" Artık bu ismi duymak istemiyordu.Sıkıntıyla nefes verip
"Off banane ondan." Yoongi'nin rengi solmuş gibiydi.Taehyung hariç herkes merakla bakıyordu.
"Bayıldı Taehyung revire götürdüler?"İşte bu Taehyung'un ilgisini çekmişti.
"Ne? Nasıl" Dedi kaşlarını çatarak.
"Ne biliyim oğlum?Revirde şimdi" Taehyung yerinden fırlayıp hızla revire doğru yürümeye başladı.

İs İt Love?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin