Onu izlerken buluyordum kendimi.Gülüşünü nadir görür bu anı da kaçıramazdım.Elimde her zaman dijital fotoğraf makinemle gezer herşeyin resmini çekerdim.Ancak koleksiyonum Jeonguk'um ile doluydu.Hayalini kurduğum melek şimdi karşımda oturuyor,çekingence etrafa bakıyordu.Onu arabaya bindirmek için zor ikna etmiştim.Restorana girene kadar adeta yalvarmıştım.Sürekli ben bunlara layık değilim deyip duruyordu.Bilmediği bir şey vardı ki,dünyaları önüne sersem yine de yetmezdi.Kendini bu kadar pasif görmesine anlam veremiyordum.Fakir olabilirdi ama dünyadaki tek fakir o değildi ki.Kendini devamlı dünyadan soyutluyordu.
Onu alıştıracaktım.Ancak önce ikna etmem gereken bir durum vardı. "Jeonguk?" Baktığı menüden hızla başını kaldırdı.Bir saattir inceliyor ancak bir türlü karar veremiyordu.Masum yüzü tıpkı bir çocuğu andırıyordu.Yine konuşmadan "Hm?" Cevabını vermişti. "Bir karar veremedin mi istersen yardımcı olayım?" Kararsız bir şekilde bir bana bakıyor bir de dudağını ısırıp menüye bakıyordu.Sonra karar vermiş gibi "Uhm.Sanırım ben bir şey yiyemeyeceğim" dedi aniden.Anlayamamıştım. "Ne?Neden?" Yine minik dudaklarını ısırıp beni çileden çıkarıyordu.Neydi derdi anlayamıyordum ki. "Şey...ıhmm..hepsi çok pahalı" dedi üzgün yüzüyle.
Onun için pahalıydı evet ama onu yemeğe çıkaran bendim ve ben ödeyecektim.Neden bu kadar dert ediyordu. "Jeonguk saçmalama lütfen.İstediğini seç yoksa ben ikimiz için de karar vereceğim" Sonunda ikna olmuş gibi başıyla onayladı. "Tavuk strogonof? Yani şey kısacası Tavuk ve kremalı makarnaya ne dersin?" Önce bana bakıp sonra menüde söylediğim yemeğe baktıktan sonra gözleri şokla açıldı "250 won!Sadece makarna ve bir kaç parça tavuğa mı?" Gülmeden edemedim.Şaşırınca öyle tatlı oluyordu ki böyle yapmaya devam ederse onu ısıracaktım artık. "Sever misin onu söyle?" Ciddi olmaya çalışarak.Ancak dominant tavrım onu ürkütmüş olmalı ki kabul etti. "Beef wellington ve tavuk strogonof içecekler kırmızı şarap olsun lütfen!" Garson baş selamıyla yanımızdan uzaklaştı.
Yemekleri sipariş etmiştik ancak Jeonguk hala tedirgindi.Devamlı etraftaki masalara bakıyor başını eğiyordu.Bende onun baktığı yerlere bakınca bir kaç kişinin ona yüzünü buruşturarak baktığını gördüm.Bu eminim meleğimi çok incitmişti.Hırsla sandalyemden kalkıp sarışın kadına baktım "Hey!Neden buraya bakıyorsun?Yoksa sevdiğim adama hayran mı kaldın?" Kadın utanıp önüne döndü bir başkası daha bakınca "Şuan herkes önünü dönüp yemeğini yemezse olacaklardan sorumlu değilim!"
Restoranın müdürü telaşla yanıma gelip önünü ilikledi "Bir sorun mu var bay Kim?" Babamın saygınlığından dolayı beni tanıyan herkes önümde eğilirdi "Var evet!" dedim sakince.Adam aynı telaşla "Efendim sizi rahatsız eden nedir?" Diye sordu.Etrafa baktığımda herkes adam Bay Kim deyince tanımış olmalı ki önlerine hızla döndüler. "Müşterileriniz çok görgüsüz.Durmadan olduğum yere bakıyorlar!" Adam onlara bakıp tekrar bana döndü "Dilerseniz üst katı yalnızca ikiniz için kapayalım" Teklifi cazip gelmişti.Aslında onları burdan göndermeliydim ancak ikisinden de vazgeçtim. " Gerek yok!Anlamış olduklarını umuyorum!" Jeonguk'a döndüğümde şaşkınlık ve hayranlıkla bakıyordu ikimize.Kendime bir söz vermiştim.Onu kimsenin ezmesine izin vermeyecektim.
"Taehyung!Gerek yoktu buna" dedi kaşlarını eğerek.Korkutmuş muydum onu. "Asma şu güzel yüzünü" dediğimce şaşkınca baktı bana.Kendisine ilk defa kibar davranılıyormuş gibiydi.Eğer öyleyse o da benim ilk kibar davrandığım kişiydi.
Normalde kimseye taviz vermezdim.Yani daha doğrusu arkadaşlarım "Kaba herifin tekisin" diyordu.Kızların tekliflerini reddederdim hep.Bunun nesi kabalıktı.Zaten açıkça belli ediyordum erkeklerden hoşlandığımı.Bunu bildikleri halde gelip bana teklif açmaları onların aptallığıydı.Onları kibarca nasıl reddedebilirdim ki!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İs İt Love?
FanfictionSemeTae Fem JK "Benden nefret etmeyeceğine söz verir misin?" Bottom:Junkook Top: Taehyung Bu hikayeme başlarken umut doluyum umarım beğenirsiniz.Şimdiden teşekkürler.Herşey gönlünüzce olsun😊🥰❤️🌸 I LOVE YOU EVERYBODY🥺💜